SENDİKA
Kamu-Sen Toplu Sözleşme Taleplerini Açıkladı
1 Ağustos’ta başlayacak olan Toplu Sözleşme öncesi Türkiye Kamu-Sen’in talepleri Genel Başkanı İsmail Koncuk’un düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
23 Temmuz 2013, Salı
Kamu Sen Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Genel Başkan İsmail Koncuk, 2014 ve 2015 yılları için kamu çalışanlarına 10+10 zam verilmesini talep etti. “Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerimizi dört ayrı kategoride değerlendirdik” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk bu kategorileri;
- “Ek ödeme, özel hizmet tazminatı ve ek gösterge uygulamalarında ortaya çıkan adaletsizliklerin giderilmesi ve oranlarının artırılarak gerçek anlamda ücret adaletinin sağlanması,
- Kamu görevlilerinin kendileri ve ailelerinin insanca yaşaması için yetecek düzeyde ücret almalarını sağlamak amacıyla talep edilecek maaş artışları,
- Sendika üyesi olan kamu görevlileri ile üye olmayanlar arasında fark oluşturmak adına sendika üyesi kamu görevlilerine ödenen Toplu Sözleşme İkramiyesinin artırılması,
- Kamu görevlilerinin çalışma şartlarının düzenlenmesi ve iyileştirilmesi” olarak açıkladı.
Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği açıklamamıza, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir ve Genel Merkez Yöneticilerimiz de katıldı.
GENEL BAŞKAN İSMAİL KONCUK’UN YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR
Değerli basın mensupları,
Toplantımıza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı hepinize teşekkür ediyor; saygılar sunuyorum.
Bilindiği gibi Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerimizin tamamını bilimsel ve ekonomik gerekçelere dayandırıyoruz.
Bugüne kadar dayanağı olmayan, toplumsal geçerliliği bulunmayan hiçbir talebi toplumumuzun gündemine taşımadık.
2014 ve 2015 yıllarını içeren toplu sözleşme görüşmeleri için de gerekçeli taleplerimizi hazırlamış bulunuyoruz.
Bu taleplerimizi açıklamadan önce belirtmek istediğim bir konu var ki, Türkiye’de özellikle memur sendikacılığının temelini teşkil etmektedir.
Bugüne kadar ILO tarafından hazırlanarak ülkelerin onayına sunulmuş 200’e yakın sözleşme arasında yalnızca 7 tanesi insan haklarıyla ilgilidir.
İnsan haklarıyla ilgili 7 sözleşmenin ikisi ise çalışma hayatı, örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını içeren 87 ve 98 sayılı sözleşmelerdir.
Buradan anlaşılacağı üzere toplu sözleşme ve grev hakkı yalnızca iş hayatı ile ilgili bir olgu olmanın ötesinde, insan hakkı olarak tanımlanmıştır.
ILO uzmanlar komitesi de grev hakkının, sendika hakkının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamaktadır.
Dolayısı ile grev hakkı olmayan bir uygulama, tam anlamıyla bir sendikal özgürlük değildir.
Türkiye Kamu-Sen olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en önemli talebimiz, kamu görevlilerinin hakkı olan toplu sözleşmenin, grev ve siyasete katılma ile birlikte kullanılabilmesi yönündedir.
Bu bakımdan bu yıl gerçekleştirilecek olan toplu sözleşme görüşmeleri de bundan önceki dönemlerde olduğu gibi memurlarımızın en temel insani hakkı olan gerçek sendikal özgürlüklerden mahrum bir şekilde gerçekleştirilecektir.
Örgütlenme hakkını kullanmaları dolayısıyla görevlerinden el çektirilen, ekmekleriyle oynanan polis memurlarının olduğu bir ülkede, gerçekleştirilecek pazarlıklara bütün baskıların ve kısıtlamaların gölgesi düşecektir.
Demokrasilerde sivil toplum örgütleri hayati önem taşımaktadır.
Ülkemizde demokrasinin mümkün olan en geniş anlamıyla yerleşmesi için, toplumun karar alma sürecine dâhil edilmesi zorunludur.
Sivil toplum örgütlerinin varlık nedeni budur.
Daha fazla demokrasi diyerek yola çıkanlar; başta sendikalar olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artırılması, karar alma sürecine dâhil edilmesi ve yönetişim anlayışının geliştirilmesi için daha fazla gayret göstermeli, temel insani değer ve hakları ayakları altına alarak siyaseten yükselme sevdasından vazgeçmelidir.
Değerli basın mensupları,
Türkiye Kamu-Sen, 2014 ve 2015 yıllarını kapsayan 2. Dönem Toplu Sözleşme süreciyle ilgili olarak çalışmalarını tamamlamıştır.
Ancak bilinmelidir ki her şeyden önce memurlarımız yaklaşık 800 bin kilometrekarelik alana sahip vatanımızın en ücra köşelerine kadar hizmet götüren yegâne çalışanlardır ve ülkemizin her noktası, büyük şehirler kadar gelişmiş imkânlara sahip değildir.
Birçok kamu kurum ve kuruluşunun özellikle taşra teşkilatlarında, elverişsiz çalışma ortamlarında, yetersiz araç gereç ve kısıtlı kaynaklarla, görevini en iyi şekilde yerine getirmek için canını dişine takıp çalışan memurlar adeta unutulmuş durumdadır.
Bu durumdaki birçok memurumuzun sorunu ekonomik olmanın da ötesinde insanlık dramı boyutuna ulaşmıştır.
Bu masa, bu tür sorunların çözülebileceği tek yerdir. Ancak 4688 sayılı Kanunun yasakçı mantığı toplu sözleşme görüşmelerini yalnızca mali ve sosyal haklarla sınırlayarak memurlarımızın yer değiştirme, atama, yükselme, disiplin, unvan değişikliği gibi sorunlarını yok saymakta; memurların sorunlarını adeta masadan kaçırmaktadır.
Türkiye Kamu-Sen, her şeye rağmen kamu görevlilerimizin sorunlarının yalnızca mali ve sosyal haklarla sınırlandırılmasının önüne geçmek için toplu sözleşme görüşmelerinde bulunacak ve var gücüyle mücadele edecektir.
Toplu sözleşme masasında bizlerin sesini kısma, memurlarımızın geniş anlamda temsil edilmesini engelleme arzusunda olanlara rağmen Türkiye Kamu-Sen, üzerine düşen görevi yerine getirecek ve kamu görevlilerinin haklarını bütün imkânlarıyla korumaya ve geliştirmeye çalışacaktır.
Çok kıymetli basın mensupları,
Ülkelerin önlerini daha iyi görebilmek için enflasyon hedeflemesi yapması doğaldır.
Belirli konjonktürel dalgalanmalara bağlı olarak bu hedeflerin tutmaması da doğaldır.
Ancak; tüm çalışanlara enflasyon hedefi doğrultusunda ücret artışı yapıldıktan sonra çalışanların ve vatandaşların gerçek enflasyon karşısında kaderiyle baş başa bırakılması kabul edilemez.
Vatandaşlarımızın zorunlu olarak tükettiği mal ve hizmet fiyatlarındaki artışlar, memur maaşları için temel kabul edilen enflasyon oranının üzerinde gerçekleşmektedir.
Bu nedenle kamu çalışanlarının ücretleri mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışlar karşısında her yıl erimektedir.
Öyle ki 2013 yılının tamamı için enflasyon hedefi %6 iken; ilk 6 aylık gerçekleşme %4’ü bulmuş ve yıllık enflasyon hedefinin yine aşılacağı şimdiden kesinleşmiştir.
Yıllardır Avrupa Birliği’ne göre daha ucuz olmasıyla avunduğumuz ülkemizde gıda fiyatları son 10 yılda Avrupa’ya göre %20 daha fazla pahalanmış ve aramızdaki fark kapanma noktasına gelmiş ama Avrupa’daki memurlarla Türk memur arasındaki 2,5 katlık maaş farkı kapatılmamıştır.
2003 yılında vazgeçilen refah payı uygulaması nedeniyle kamu görevlilerimizin kaybı aylık 484 TL’ye ulaşmıştır.
Türkiye ekonomisi 2002 yılından beri reel olarak %77 büyürken memur maaşlarındaki erime %24’e ulaşmış; gelir dağılımı daha da bozulmuştur.
Bizler hakça bir paylaşım, adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
Amacımız kamu çalışanlarını açlık sınırından kurtarmak ve insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşturmaktır.
OECD ülkeleri içinde en zengin kesimle en yoksul kesim arasındaki uçurumun en büyük olduğu, gelir dağılımının en bozuk olduğu, yoksulluk oranının en yüksek olduğu ülke konumundan kurtulmak istiyoruz.
Görülüyor ki; kamu görevlilerinin maaşlarına yapılacak artışlarda hedeflenen enflasyon yerine açlık ve yoksulluk sınırının dikkate alınması, yapılan maaş artışlarına refah payı eklenmesi ve maaş artışlarında açlık ve yoksulluk sınırındaki gelişmelerin de göz önünde bulundurulması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu gelişmeler ışığında, bu yıl yetkililerden iyi niyetli yaklaşımlar bekliyor ve mazeret üretmek yerine çözüm üretmelerini diliyoruz.
Bu noktada Türkiye Kamu-Sen olarak taleplerimizi dört ayrı kategoride değerlendirdik.
Bunlardan birincisi; ek ödeme, özel hizmet tazminatı ve ek gösterge uygulamalarında ortaya çıkan adaletsizliklerin giderilmesi ve oranlarının artırılarak gerçek anlamda ücret adaletinin sağlanması,
İkincisi; kamu görevlilerinin kendileri ve ailelerinin insanca yaşaması için yetecek düzeyde ücret almalarını sağlamak amacıyla talep edilecek maaş artışları,
Üçüncüsü; sendika üyesi olan kamu görevlileri ile üye olmayanlar arasında fark oluşturmak adına sendika üyesi kamu görevlilerine ödenen Toplu Sözleşme İkramiyesinin artırılması,
Dördüncüsü ise kamu görevlilerinin çalışma şartlarının düzenlenmesi ve iyileştirilmesidir.
Buna göre;
Memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner sermaye, ek ders, fazla mesai, ikramiye gibi tüm ödemelerin emekli keseneğine dâhil edilerek, emekli olacak memurların yaşadığı mağduriyetler giderilmelidir.
Kamu görevlilerinin emekli ikramiyesi için öngörülen 30 yıl sınırlaması kaldırılmalı, bu yolla her çalışanın çalıştığı süre ile orantılı olarak emekli ikramiyesi alması sağlanmalıdır. Emeklilerimizin de gelir dağılımdan adil bir pay almasını sağlayacak uygulamalara geçilmeli, emeklilere de aile yardımı ve çocuk parası verilmelidir.
Tüm kamu görevlilerinin ve emeklilerinin maaşlarına 1 Ocak 2014’ten geçerli olmak üzere %10, 1 Temmuz 2014 ‘ten itibaren de ilaveten %10 zam yapılmalıdır.
2015 yılı içinde aynı şekilde tüm kamu görevlilerine ve emeklilerine birinci ve ikinci aylık dilimlerde ayrı ayrı %10’ar (%10+10) maaş artışı yapılmalıdır.
Yılda iki kez dini bayramlar öncesinde tüm kamu görevlilerine 843 TL tutarında “Bayram İkramiyesi” ödenmelidir.
Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personele de ek gösterge verilmelidir.
Ek gösterge uygulamasındaki adaletsizlikler giderilmelidir.
Yardımcı Hizmetler sınıfındaki personel Genel İdare hizmetleri sınıfına geçirilmelidir.
Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan memurlara eğitim durumlarına göre yükselebilecekleri derecelerin kadrosu verilmelidir.
Özel hizmet tazminatında yaşanan adaletsizlikler giderilmeli, özel hizmet tazminat oranları unvan bazında eşitlenerek tüm memurlar için yükseltilmelidir.
Ek ödeme sorunları giderilmelidir. Özellikle dünyanın tüm ülkesinde en yüksek maaş alan öğretmen ve öğretim görevlilerinin, bu kararnameyle Türkiye’de neredeyse en düşük maaş alan kesim haline getirilmesi kabul edilemez. Bu çerçevede, kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunu oluşturan 700 bin öğretmen başta olmak üzere, KİT personeli, din görevlisi, hekim dışı sağlık personeli, posta dağıtıcısı, araştırmacı, polis, subay, ast subay, profesör, doçent, yardımcı doçent, araştırma görevlisi gibi ek ödeme artışından faydalanamayan kamu görevlilerinin ek ödeme oranları 25-75 puan artırılmalıdır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan uzmanlar arasında oluşturulan kariyer uzmanlığı- normal uzmanlık, merkez-taşra uzmanları gibi farklılıklar giderilmeli, aynı unvanlı personelin özlük hakları eşitlenmelidir.
Kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan personel için mahrumiyet yeri ödeneği getirilmelidir.
Öğretmenlerde olduğu üzere doktor, akademisyen gibi kamu görevlilerinin, vatani görevlerini hizmetine ihtiyaç duyulan bölgelerde yapması sağlanmalı, asker öğretmen uygulaması benzeri, asker sağlık görevlisi, asker akademisyen uygulamasına geçilmelidir.
Kadro verilmeyen 4-C çalışanları ile vekil imam, hemşire, aile sağlığı merkezi çalışanları ve üniversite mezunu işçiler de kadroya geçirilmelidir.
Kamuda istihdam yapısını değiştiren, iş güvencesini yok eden 4-B ve 4-C statüsünde personel çalıştırma, vekil ebe, vekil imam, sözleşmeli öğretmen gibi esnek ve güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmelidir.
Fazla mesai ücreti, çalışanın normal çalışması karşılığında aldığı saat başı ücretten az olmayacak şekilde artırılmalıdır.
Ortalama memur maaşının yıllık toplam tutarı dikkate alınarak gelir vergisi tarifesinde yeni düzenleme getirilmeli, özellikle sözleşmeli personelin yaşadığı vergi adaletsizliği giderilmelidir.
Yerel yönetimlerde çalışanların maaşlarının zamanında ödenmesi sağlanmalıdır.
Başta aile yardımı ve çocuk parası olmak üzere tüm sosyal yardım ve ödemeler yükseltilmeli; tüm kamu görevlilerine giyim, kira, evlenme, ulaşım, doğum, ölüm ve eğitim yardımı Uzlaştırma Kurulu’nun daha önce verdiği kararlara uygun şartlarda ödenmeli, sosyal devlet ilkesi gerçek anlamda hayata geçirilmelidir.
4/C’li ve değişik adlar altındaki sözleşmeli personelin de sosyal yardım ve ödemelerden faydalanması sağlanmalıdır.
Ek ders ve nöbet ücretleri artırılmalı, kamu kurum ve kuruluşlarında fiilen öğretmenlik yapan personele de ek ders ücreti, nöbet tutan tüm personele nöbet ücreti verilmelidir.
Tüm kamu görevlilerinin işçilerde olduğu gibi yemeklerden ücretsiz yararlanması ve yemek hizmeti sunulmayan işyerlerinde yemek ücretinin nakit olarak ödenmesi sağlanmalıdır.
Vatani görevini yapmak üzere ya da doğum yapması nedeniyle ücretsiz izne ayrılan kamu görevlilerinin sosyal güvenlik primleri kurumları tarafından yatırılmaya devam etmeli, söz konusu personele izinleri süresince maaşlarının ¼’ü oranında destek ödemesi yapılmalıdır.
Aile birliğinin sağlanması temel alınmalı, eş durumu, sağlık ve öğrenim özrü önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Bayramlarda ve hafta sonlarında tatil yapamayan kamu çalışanlarının çalışma şartları yeniden gözden geçirilmelidir.
Mobbing uygulamasına maruz kalan personelin korunmasına yönelik yasal düzenleme yapılmalıdır.
Doğal afet halinde bu bölgelerde görev yapan personele bir maaş tutarında ikramiye verilmelidir. Bu kimselerin talepleri halinde başka bölgelere tayin hakkı da verilmelidir.
18 yaşını dolduran çocuklarımızın öğrenimlerine devam edememeleri durumunda ödemek zorunda kaldıkları Genel Sağlık Sigortası Primi uygulamasına son verilmeli, yaş sınırı yükseltilmelidir.
Engelli personelin daha kolay hizmet üretebilmeleri için görevleri ile ilgili gerekli araç ve gereçler alınmalı; engelli personele engel durumunu artıracak görevlendirme yapılmamalıdır.
Bu talepler ışığında Türkiye Kamu-Sen’in 2014 yılı için kamu görevlilerine uygulanacak zam ve tazminatlar konusundaki mali talebi; ikramiyeler ve ücret adaletinin sağlanması için talep ettiğimiz kısmi artışlar ve sosyal yardımlar hariç, en düşük dereceli memur maaşı için 325,73 TL; ortalama memur maaşı için 420,31 TL’dir.
Değerli basın mensupları,
Kısaca genel bir değerlendirme yaparak, özetlemeye çalıştığım taleplerimizin karşılanması, memurlarımızın yıllardır biriken sorunlarının çözülmesi için büyük bir adım olacaktır.
Taleplerimiz, geçerli temellere dayanan, son derece makul ve karşılanabilir bir şekilde hazırlanmıştır.
Gereken ciddiyet ve azim gösterildiğinde, tüm taleplerimizin karşılanacağından eminiz.
Taleplerimizin karşılanmaması için tek engel, siyasetçilerin ekonomik tercihi olacaktır.
Kamu görevlilerini mutlu etmek, siyasetçilerin göstereceği iradeye bağlıdır.
Ekonomik tercihler, vatandaşlarımızı mutlu etme ve geliri adil paylaşma yönünde kullanılırsa kamu görevlilerinin yüzü bir nebze olsun gülecek ve zedelenmiş olan itibarı iade edilecektir.