KAMU
Kamu kurumlarının memurları modern imha yöntemi
Memuriyete başlarken istenen evraklarla birlikte Mal Beyanında bulundum. Bu beyanımda Şubat/2012 de (memuriyete başlamadan önce) sözleşmesini yaptığım ve peyderpey taksitlerini ödediğim EMİNEVİM sözleşmesini bildirmedim. Çünkü bu bir borçlanma değil, tasarruf şekli olduğu için (çünkü ortada herhangi bir gayrimenkul, tapu vb. bir şey yok) mal bildirim beyanında bildirmedim. Buraya ödediğim taksit miktarı maaşımın 5 katına ulaştığında ek mal beyanı ile Şubat/2013 bildirimde bulundum. Burada bir kaç sorum olacak:
1- Eminevim'le yaptığım sözleşme mal bildiriminde belirtilmesi gereken bir husus muydu?
2- Aday memurlar mal bildirimi ve Ek Mal Beyanından ne kadar sorumludurlar?
3- Aday memurların yukarıdaki disiplin cezasını alması durumunda uygulanabilirliği var mıdır? (aday memurların kademe ilerlemesi yapılmıyor.)
Mal beyanı, memurların (aday veya asil) en fazla sıkıntıya düştükleri konuların başında gelmektedir. Kamu kurumunun iyi niyeti veya kötü niyetine göre uygulama değişmektedir. Özellikle de en fazla sıkıntı ek mal beyanında yaşanmaktadır. Birçok memurun Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik'te yer alan ince detayları bilmesini beklemek doğru bir yaklaşım değildir.
Bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde mal bildiriminin konusu maddeler halinde belirtilmiş ve burada yer alan mal bildirim konularının mal beyannamesi verilmesi gerekli olan sürelerde verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Genel mal beyan dönemi ise sonu (0) ve (5) ile biten yıların en geç Şubat ayı sonudur. Burada belirtilmeyen bir hususun beyana tabi olması söz konusu değildir ve kimse de beyanname isteyemez.
Yönetmelikte yer alan ek mal bildiriminin verilme zamanı
Bu Yönetmeliğin Ek mal bildirimi başlıklı 10 uncu maddesinde ise; '...mal varlıklarında önemli bir değişiklik olduğunda, değişikliği izleyen bir ay içinde yeni edindikleri mal, hak, gelir, alacak ve borçlara münhasır olmak üzere ek mal bildirimi vermek zorundadırlar. 8 inci maddede gösterilen mahiyet ve miktardaki malın iktisabı ile hak, alacak veya gelir sağlanması veya borçlanılması, mal varlığında önemli değişiklik sayılır.' hükmüne yer verilmiştir.
Yine bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde ise; memurların kendilerine ödenen net aylık tutarının beş katından fazla değer ve tutarındaki artışın beyan edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümler gereğince belirli bir tutarın altında yer alan mal varlıklarının beyan zorunluluğu da bulunmamaktadır. Çünkü, Yönetmelikle genel beyan döneminde gayri menkullerin tutarı dikkate alınmaksızın beyan zorunluluğu getirilmişken ek mal beyanında edinilen malın hem mahiyet hem de miktarının birlikte dikkate alınması gerektiğinden net aylık tutarının beş katından az tutardaki mal edinimlerinin beyan zorunluluğu bulunmadığını düşünüyoruz. Ancak, gayrimenkullerin ek bayanı konusunda tartışma olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Konuyu anlamayan bir amirin eline düşülürse durumun vahim olduğu bilinmelidir. Şayet Yönetmelik maddesinde geçen 'mahiyet ve miktardaki malın iktisabı' ifadesi 'mahiyet veya miktardaki malın iktisabı' şeklinde ifade edilmiş olsaydı, o zaman gayrimenkullerle menkuller ayrı ayrı dikkate alınmalıydı. Ancak, böyle bir ayrıma gidilmediği açıkça görülecektir.
Süresinde mal bildiriminde bulunmamaktan ne anlaşılmalıdır?
Yönetmeliğin süresinde mal bildiriminde bulunmama başlıklı 17 maddesinde zamanında bildirimde bulunmayanlar hakkında nasıl bir süreç izleneceği açıkça belirtilmiştir. Bu maddede görüleceği üzere, Devletin istihdam ettiği memurlarının peşine hafiye gibi düşmek ve işte seni şimdi yakaladım demek yerine unutma, mevzuatı bilememe veya tereddüt edilen konular gibi durumlarda kurumların veya soruşturmacının gerekli hatırlatmayı yapması ve belirlenen sürede de beyanda bulunulmaması halinde hem disiplin hem de adli yönden gerekli cezai işlemin yapılması gerekmektedir.
Yönetmeliğin geneline bakıldığı takdirde beyanname verilme sürelerinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen ayrıca ihtarda bulunulma müessesi getirilerek süre verilmesi ve bu süre sonunda da beyanda bulunulmamasının cezalandırılması cihetine gidilmesi cezai işlem uygulamadan önce yapılması gereken önemli bir iyi niyet göstergesi ve durumudur. İlgili Kanun ve Yönetmeliğin birlikte değerlendirilmesi halinde; beyannameler arasında karşılaştırma yapılması zorunluluğu bulunması ve mal varlığındaki artışların izah edilememesi halinde de yaptırım uygulanması önemli bir husustur. Aksi takdirde en tepedeki yöneticiden tutun da en alt unvandaki personele kadar bu yaptırımla karşılaşmayacak personel yoktur. Ancak, kamu kurumları zaman zaman bu yöntemi imha vasıtası olarak da kullanmaktadır. Zaten bu yöntemle imha edilmeyecek memur da yok gibidir.
Diğer yandan sizin durumunuzda olduğu gibi yapmış olduğunuz sözleşme gereğince oluşan borç-alacak ilişkisinin belirli bir tutarın altında kalması halinde beyan edilmesine gerek yoktur. Örneğin net aylık maaşı 3000 TL olan bir memur, her ay maaşından tasarruf ettiği tutarı herhangi bir finans kurumuna yatırsa ve bir müddet sonra da meblağ çoğalırsa bu tutarı ek beyanla beyan etmek zorunda mıdır? Elbette hayır. Çünkü, bu tutar ani bir artış olmadığı için mal varlığında önemli bir değişiklik değildir ve ek beyana da gerek yoktur.
Ancak, memur normal beyan döneminde veya ek beyan döneminde verilmesi gereken beyanı yukarıda belirtilen otuz günlük ek süre içerisinde kasten vermez ise, bu durumda açıkça bir disiplin suçunun işlendiğini ve buna karşılık olarak uygulanması gereken disiplin cezasının da 657 sayılı Kanunun 125/D-j maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olacağını kabul etmek gerekecektir. Diğer yandan disiplin cezası uygulamasında asil veya aday memur ayrımı yoktur. Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz üzere, adaylık döneminde alınan disiplin cezaları memuriyetin sona erdirilmesine yol açmaktadır. Ne diyelim herkes işini adam gibi yapar da yukarıdaki örnekteki memur bu saçmalığa kurban edilmez. (Yeni Şafak / Ahmet Ünlü)