SENDİKA
İş Cinayetlerine ve Taşerona Direniş
Türkiye işçi sınıfının sendikal hak ve özgürlüklerini elde etmek için başlattığı büyük direnişin 44. yılındayız. 15-16 Haziran işçilerin, sendikalarını seçme özgürlüğü için sınıf dayanışmasını ortaya koyduğu; direniş, mücadele ve dayanışma ruhunu taçlandırdığı tarihtir.
44 yıl önce bugün büyük bir kararlılıkla sahip çıkılan haklar, ne yazık ki, 12 Eylül faşist darbesinin karanlığında gasp edildi. Bugün, hala 12 Eylülcülerin hazırladığı yasakçı sendikal yasalarla, çalışma hayatında büyük bir ayıp sürdürülmeye devam ediliyor. 12 Eylül’le hesaplaştıklarını söyleyenlerin, eğer bu niyetleri gerçekse, öncelikle Türkiye’yi, 12 Eylül yasaklarından kurtarmalıdırlar.
Türkiye, dünyada, sendikal hakların en yoğun biçimde ihlal edildiği ülkeler arasındadır. Demokrasinin en önemli ölçütü, emekçilerin hakları için özgürce örgütlenebilmeleri, kendi geleceklerine ait kararları alabilmeleridir. Sendikasız demokrasi; grevsiz ve toplu sözleşmesiz sendika olmaz. Hükümet ve kamu çalışanları arasında yürütülen son toplu sözleşmedeki başarısızlığın temel nedeni de budur.
Yapılması gereken İLO koşullarına uygun, anti demokratik maddelerden arınmış, çalışanların demokratik, meşru eylem ve etkinliklerini engellemeyen, içerisinde “grev ve toplu sözleşme” olan bir sendika yasasının çıkarılmasıdır. Ancak, AKP iktidarının böyle bir niyeti söz konusu değildir.
“İleri demokrasi” sözünü ağızlarından düşürmeyen siyasal iktidar, yarattığı sömürü ve baskı düzeni ile üreten kesimin emeğine saldırmaktadır. Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir. Özellikle yüzlerce işçi kardeşimizin yaşamlarına malolan Soma katliamı sonrası AKP iktidarının emek düşmanı politikalarına dur demenin zamanı gelmiştir.
Artık emekçilerin hak gasplarına tahammülleri kalmamıştır. Bugün yaşadığımız bu sürece karşı durmanın yolu ise dün olduğu gibi 15-16 Haziran ruhuyla mücadele etmekten geçmektedir. Emekçiler, bugün içinde bulunduğu sürece karşı yanıtını, tarihini hatırlayarak, tarihini yeniden yaratarak verecektir.
Tüm emekçileri, 15-16 Haziran direnişinin ışığında insanca bir yaşam için örgütlü mücadeleye çağırıyoruz. Türkiye, alnına sürülen bu lekeyi -emek ve demokrasi düşmanlığı lekesini- bir an önce silmelidir.
TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA SELAM
Türkiye işçi sınıfına selam!
Selam yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selam!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.
Türkiye işçi sınıfına selam!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.
Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selam!
Paranın padişahlığını,
karanlığını yobazın
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selam!
Türkiye işçi sınıfına selam!
Selam yaratana!
Nazım Hikmet
EĞİTİM İŞ SENDİKASI