KAMU
İMD adayları Bakan Faruk Çelik'e ulaşamıyor
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SAYIN FARUK ÇELİKE AÇIK MEKTUP
Sayın Çelik, Merhaba.
Sözlerime başlamadan önce belirtmek isterim ki size ulaşmanın bin türlü yolunu denediğimizden emin olabilirsiniz. Şimdi de bürokratik makam, prosedür ve ifadeleri bir kenara bırakıp, sokakta nasılkonuşuyorsam öyle ifade etmek isteyeceğim kendimi. Sözlerimi bayağı kabul etmeyip sonuna dek okumanız tamamen vicdanınıza ait bir yoğunluktur. Aksi durumunda eleştirmeyeceğim sizi ama beni dinlemeniz gerekir. Bütün bir halkın vekili olduğunuzu defalarca söylediniz. Bu sebeple halktan biri olarak,konuşma hakkını kendimde görüyorum. Bu mektubu okuduktan sonra basın yoluyla tarafımıza bilgivermenizi, birkaç satır bile olsa, rica ediyorum.
Önce, şu ulaşılmaz olma durumuna biraz değinmek isterim. Bizler gibi insan olan, dünya üzerinde kapladığı alan tıpkı bizler gibi iki bacağının bastığı yer kadar olan sizler, sahip olduğunuz nüfuz yüzünden bizden başkalaşıyorsunuz. Göreviniz icabı korunmanızı anlarım fakat hepimizi potansiyel suçluymuş gibi görüp size yaklaşmamıza engel olmanızı açıklamaz bu. Sizinle beş on dakika konuşabilmek için aylardır randevu alamıyor oluşumuz da bürokratik durumun cilvesi olsa gerek.
Her neyse, şimdi söylemek istediğim konu şahsımı daha fazla ilgilendiriyor. Nisan ayı idi. Bürokratlar, Siz ve Başbakanımızın katıldığı bir toplantıydı. 2 bin kişiyi istihdam ettiğiniz gündü. Bu göreve nail olan İş ve Meslek Danışmanlarını çok sevindirdiğiniz su götürmez bir gerçekti. O günü değerli kılan bir başka olay daha yaşandı ki; aylar önce benzer bir açıklama ile çok sevindiğimi kıyas ederek söylüyorum, orada bulunan 817 kişiyi çok daha fazla sevindirmişti. Başbakanımızın diliyle şöyleydi o güzel olan: Burada bulunan 817 kardeşimizi daha işe kavuşturuyoruz. Talimat verdim arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yapıyor. Bugün burada 2 bin değil, 2.817 kişinin istihdamını gerçekleştiriyoruz inşaallah. Siz o günü canlı yaşadınız, eğer hatıranız tazelenirse bizim banttan izlediğimiz heyecanı siz net bir biçimde anımsayacaksınızdır.
Başbakanın bu sözü vermesinden önce de biliyorduk ki zaten siz, İş ve Meslek Danışmanı sayısını 2012 yılı içinde 4 bine tamamlamak gibi bir planın içindeydiniz. Bu plana sadakatinizi, AK Partinin Olağan 4. Büyük Kongresi kitapçığında (43. Maddesinde) yineleyerek de göstermiştiniz. Bütün bu gelişmeler elbette ki bizi sevindiriyordu. Umut etmekten çok, umut denilen şeyi somut bir vakıa gibi elimizde tutuyorduk artık. Öyle ki, sizin ilk rahatlamanız nasıl oldu bilmiyorum ama bu bizi rahatlatan bir ilkti.
Peki, bizim için süreç nasıl başlamıştı? Azıcık değinmem şart.
Bildiğiniz üzere, İş ve Meslek Danışmanı Sertifika Sınavı, Mesleki Yeterlilik Kurumunun görevlendirmesiyle iki ayrı üniversitede oluyor. Bu üniversiteler, bu sınavları yıl içinde istedikleri kadar yapabilecek bir yönetmeliğe sahip. Yasal olarak bunun bir düzene oturtulması şart. Çünkü birazdan söz edeceğim mağduriyetin ana nedeni bu.
Her iki üniversite de 2 Eylülde(2012) sertifika sınavı yapacaklarını duyurmuşlardı. Bunu da yukarda bahsini ettiğim Nisan toplantısının video görüntüleriyle desteklemişlerdi (reklamlaştırmışlardı). O videoda 817 kişinin alınacağı kısmını vermemişlerdi, 2 bin kişinin bu toplantıda alındığını, yılsonuna kadar da 2 bin kişinin daha alınacağı dikkate sunuluyordu. Bunu, yazınsal bir dökümle de vermişlerdi. Bununla beraber bu üniversitelerden biri sınavı bir hafta ertelediğini, aynı maksatla da başvuru süresini bir ay daha uzattığını ekliyordu. Kendi payına bir gelecek kurmak isteyen genç işsiz üniversiteliler (bunlar biz oluyoruz) bunun bir fırsat olacağı fikrine iyice ikna olup yüzlerce lira verip başvurularını yaptılar. Sınava iki üniversite toplamında yaklaşık 5 bin kişinin girdiği ifade edildi ve sınavı yaklaşık yüzde yirmilik kısım, yani 1004 kişinin başarıyla geçtiği Mesleki Yeterlilik Kurumunca tarafımıza açıklandı. Bu hesaba göre, herkes atanacaktı. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz? Hani hiçbir çıkış yolunuz yoktur ya, hani rüyanızda aksakallı dede gibi bir şey çıkagelir ve size sırlı rakamlar söyler ve bir anda piyango konar ya başınıza, bu öyleydi. Piyango dediğime bakmayın, sözü sanatlı söylemeye çalıştım sadece. Yoksa biz, önce (bir kısmımız) kursa gitmiş, sonra (hepimiz) İŞKURun 700 küsur sayfa olan kitabına haftalarca çalışmış, uzun bir yolculuk ve büyük bir bütçe ile üç ayrı branştan yazılı sınav olmuş, yine iki ayrı pratik sınavı da (jüri karşısında video kaydı alınarak) başarıyla geçmiştik. Eşine az rastlanır bir gayrettir bu. Bunu buraya not almak zorundaydım.
Sınavı geçmiş olan 1004 kişi ile ataması yapılmamış 509 kişinin toplam sayısı 1.513 olmaktaydı (on aşağı on yukarı bu değeri etkilemez). Bu sayı ataması gerçekleşecek 2 bin kişinin bile olmadığını, mevcut sayının atanacağı inancını geliştirdi içimizde.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşekin 6 Kasım tarihli vize onayına göre 1.183 kişinin istihdam edilmesinin önünde hiçbir engel kalmamıştı. İlk olarak 1.183 rakamına anlam veremeyen arkadaşlarımız oldu. Ancak durumu heyecanla takip eden yüzlerce arkadaşımızın bildiği gibi bu iki üniversitenin tuzağına gelmiştik. Meğer yılsonuna kadar istihdamı düşünülen 2 bin kişinin içinden 817 kişinin ataması Haziran sonları ile Temmuz başları arasında gerçekleşmişti. Biz buna itiraz ettik tabi. Bu yola hep beraber çıkan 1.513 kişinin bir tekinin bile geride kalması düşünmediğimiz bir şeydi(hala öyle). Onlarsız atanmayı düşünemezdik (düşünemeyiz). Yarın bir arada çalışacağımız olası kişilere bu dayanışmayı göstermek boynumuzun borcuydu. Sonraki süreçte şikayet ettiğimiz için endişelenen üniversitelerden o malum biri, ilan sayfasındaki söylemini değiştirdi. Reklam videosunun üzerine bir not ilavesiyle yaptı bunu. 817 kişinin istihdamı gerçekleşti gibi pişkin bir çirkinlikle. Buna göre kendini aklamış olacaktı, güya. Lambadan cin çıkmadı daha. Ama azıcık müsaade edin o cini çıkaracağım elbet.
Biz 1.183e bile razı olmamış, 200-250 kişilik ek bir istihdam ile herkesin atanmasını istediğimizi defaatle size, başında olduğunuz kuruma, Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa, Maliye Bakanlığına, milletvekillerine, gazetecilere ve sesimizi duyurabileceğimiz herkese, tüm iletişim kanallarını kullanarak ifade etmek istiyorduk, bir kısmında başarılı da olduk. Sesimizi hem basında hem Parlamentoda duyurduk. Amaçladığımız başlıca husussa şahsınızdan randevu almaktı, olmadı. Size ulaşamadığımız için, size en yakın olduğunu düşündüğümüz veya ulaşması en kolay olan kişilerden randevu almaya çalıştık. Nihayet Sayın Hüseyin Çelikten olumlu bir cevap aldık. Ve kendi aramızda gönüllülük esasına göre seçtiğimiz 5 arkadaşımızı durumu olduğu gibi izah etmeleri için Ankaraya yolladık. Sayın Hüseyin Çelikin bilgilendirmelerine bakacak olursak; her şey yolunda, endişeye mahal yok idi. Aslında hiçbir şey yolunda olmadığı gibi endişenin de orta mahallindeydik.
Çünkü yeni bir hadise daha cereyan etmişti. Meğer atamasına bir madde ile engel olunan 509 kişilik atanamamış bazı kişilerin açtığı dava kazanılmış ve yargı 817 kişilik atamayı durdurma kararı almıştı. Çünkü hukuken uygun bulmamıştı böyle bir atamayı. Zira yargı önünde olduğu gibi kamu önünde de herkes eşittir. Memuriyete girişte de bu eşitlik esas alınmalıdır. Nasıl endişe etmeyelim ki biz atanacağımıza neredeyse eminken, yılsonuna da gelmişken, İŞKUR il müdürleri toplantısında da atama tarihleri, ilan koşulları vesaire konuşulurken biranda tarafınızdan yapılan açıklamayla alnımızın orta yerinden vurulmuştuk. Yeni bir tasarı yapılmıştı, meğer tasarıya göre 817 kişinin ataması saklı tutulacak, geriye kalan 523 kişinin tamamı da (isteği doğrultusunda, başvuru yaparak) 2010 KPSS puanına göre iş başı yapacaktı. Hepsi bu.
Hepsi bu muydu?
Bu, 523 kişinin atama sorununu çözmediği gibi yeni bir mağduriyet doğuruyordu. Şu lambadaki cini birkaç adımda çıkartmak lazım artık:
1- Hal-i hazırda 2012deydik, ek madde ile 2010 puanına göre sadece bir kısım kişi alınacaktı. Gerisinin durumu şimdilik belirsiz bırakılmıştı.
2- Gerçi meclis bütçe görüşmelerinde, Sayın Alim IŞIKın sorusuna cevaben konuşmanızda aynı yasa ile geriye kalanların da alınacağını söylediniz ama bu tasarı da durumumuzu aynılaştıran bir yan olmadığı gibi alınacağımızı belirten bir söz veya tarih de yoktu. Oysa 523 için 20 günlük bir sürenin tasarı geçer geçmez başladığı vardı. Aynı anda alınmayacağımız çok belliydi.
3- 2010 puanı ile 817 kişinin atandığı sırada son alınan kişinin KPSS puanı (İŞKURun sayfasında mevcuttur) 79 idi. Başvuru yapma hakkı kazanan 523 kişinin başvurusuna müsaade edilmiş olsaydı, en kötü ihtimalle (herkesin puanını 79a eşit tutsak bile, kadro yetmeyeceği için) zaten bu puanın altında olanlar atanamayacaktı. Ama şimdi durum böyle değil.
4- Bu haliyle 523 kişinin atanması ve 1.183 kadroya ekleme yapılmaması belki de onlarca hatta belki yüzlerce arkadaşımızın haksız yere atanamamış olmasına sebep olacaktır. Arzumuz bu değil.
5- İŞKURdan ayrılan 184 öğretmenin bu pozisyonları boş bıraktığını Sayın Nusret YAZICInın kendisi bir toplantıda kameralara karşı açıkladı.
6- Öyle sanıyoruz ki 523 kişi olduğu söylenen atanamamış İş ve Meslek Danışmanı Adayının bir kısmı da başka kurumlara atanmıştır. Bunu SSK dökümlerini inceleyip 657 sayılı kanuna tabi olması durumunda 4a veya 4bli olmaları halinde anlayabileceğimizi takdirlerinize sunuyorum. 500 kişinin incelenmesinin 1 günden az olacağı da açıktır.
7- Biz öteki kurumlara atanmış kişilerin net sayısını tespit edemedik ancak 100-200 kişi (ortası kabul edelim, 150 kişi) olduğunu tahmin ediyoruz. Bu da aslında toplamda bekleyen kişi sayısının (1513 değil de) yaklaşık olarak (150 düşüyoruz)1363 kişi olduğunu gösterir.
8- Maliyeden çıkan (1.183 kişilik) vize ile İŞKURdan öğretmenlik kadrosuna atanıp (184 kişilik) pozisyonu boş bırakanların toplamının matematik karşılığı 1.367yi verecektir.
9- Yani aslında tek bir alım ile herkesin alınması bütün mağduriyetleri bitirecektir.
Tek bir alımın yapılmasındaki zorunluluk nedir?
1- Eğer geçici maddeye göre alım olursa, bu kez geride kalan 1004 kişiye tıpkı 523 kişiye müsaade edilmediği gibi bir tercih haksızlığı yapılmış olacaktır.
2- Tercih yapamama, aylarca beklemekte dirayetli olmayanlar için eziyetten başka bir şey değildir.
3- Muhakkak ki tek umudu bu atamalar olan bazı arkadaşlarımız, tekrar mahkemeye başvuracaktır ve bu süreci bizim için de içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır. Çünkü bizden sonra gelecek olanları da bu bekliyor olacaktır. Bu İŞKUR ve bakanlığınız için kısır döngüye dönüşecektir.
4- Halbuki sayı çok yeterliyken herkesi bir alımda istihdam ederseniz, hem söz verdiğiniz gibi 2012 bitmeden 4 bin kişilik istihdamı gerçekleştirmiş olacaksınız hem de bizi, istesek de istemesek de içine düşeceğimiz hüzün boşluğuna itmemiş olacaksınız.
5- 523 kişiden bazı arkadaşlar o kadar emindi ki istihdam edileceklerinden, 2012 KPSS sınavına bile girmediler, bazıları girdi fakat düşük puan aldılar. Bu sebeple, baraj puanı gözetmeden hepimize tercih hakkı vermenizi yeni bir mağduriyetin oluşmaması için rica ediyoruz. Israr ediyoruz.
6- (Son olarak şunu demek istiyorum. Biz Eylül ayında sertifika almış 1004 kişiyi Maliye Bakanlığından vize çıkmasına rağmen bekletmenizi anlayamıyoruz. Mademki, bizim tasarıyla bir bağımız yok. O halde bizi bekletmenizin bir anlamı da yok. Atamalarımızı yapın. Tasarı geçince de geriye kalan 523 kişiyi atayın. Bu sorunu bir haftada çözebilecek pozisyondasınız.)
Her zaman bize destek olan, sesimizin duyurulmasına katkı sunan Sayın ARIKAN başta olmak üzere tüm www.memurlar.net çalışanlarına Teşekkür ediyorum
İŞ VE MESLEK DANIŞMANI ADAYI (1513 KİŞİDEN BİRİ)