SENDİKA
Hedef: Kadrolaşma ve Özelleştirme
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin yönetmelik Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
İktidar partisinin sevk ve idaresi altında bulunan Milli Eğitim Bakanlığı, yıllardır yandaşlarına göre kayırmacı bir sistem oluşturabilmek hiç durmadan düzenleme yapmaktadır. Söz konusu yönetmelik de eğitim kurumlarına yandaş yönetici atama hevesinin güncel örneğidir. Artık atamalarda liyakat ölçütü askıya alınmış, tek ölçü yöneticinin AKP’ye bağlılık derecesi ile AKP’nin yerelleştirmeci ve özelleştirmeci politikalarına hizmet edecek olması olmuştur.
Bugün de hukuku arkadan dolanarak “yöneticiyi öğretmene, veliye seçtiriyoruz” diyerek hem demokrasiyi hem de eğitimi katledeceklerdir. Yönetici atamalarında önce il müdürlerini, sonra ilçe müdürlerini görevlendirmeye başlayan Bakanlık şimdi de görevlendirdiği yöneticilerine okul müdürü seçtirmeye kalkışmaktadır.
Bugün öğretmeninden, velisinden, öğrencisinden tam not alan bir okul müdürünün alabileceği puan 40’tır. Bu müdürün göreve devam edebilmesi için gerekli olan puan ise 75’tir. Yani öğretmeninin, velisinin, öğrencisinin tam takdirini alan bir okul müdürünün dahi kaderi kendisini hiç tanımayan ilçe müdürü ve şube müdürlerinin elindedir.
Bugün ülke genelinde kadrolu tek ilçe müdürü yokken, hepsi görevlendirme olarak çalışmakta iken ve hepsi yandaş sendikanın ve iktidarın borazanlığına soyunmuşken onların değerlendirmelerinden objektiflik beklemek hayaldir.
Vekil ilçe müdürleri daha düne kadar sendikalarına üye toplamak için koştururlarken bugün müdürlük vaadiyle üye yaptıkları insanlara koltuk bağışlayacaklardır. Kaldı ki koltuklarını garanti altına almanın en önemli teminatı da bu olacaktır.
Yine Şube müdürlerini kendileri mülakatla dizayn etmişlerdir. Bu dahi yargıdan dönmüşken çerçeve yönetmelik iptali nedeniyle koltukları sağlam olmayan şube müdürlerinin değerlendirme yapması ne kadar sağlıklı olacaktır? Bugün ilçe müdürü, şube müdürü ataması yapmak için dahi mevzuatı bulunmayan bir Bakanlık bu kadrolara müdür belirleme yetkisi vererek amacını ortaya koymuştur.
İlk kez müdür olacaklar için de sözlü sınavı esas alan Bakanlık adeta benden olmayanın canı çıksın demektedir. Paralel yapı kisvesi altında her tarafı kuşatmaya çalışan ve MEB’e adeta kene gibi yapışan liyakatsizlik, kariyersizlik, kamu yararını da tehdit etmektedir.
Yönetmeliğin 31. Maddesinde, “4/8/2013 tarihli ve 28728 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.” denilmektedir. Yürürlükten kaldırılan yönetmelik “Atama ve yer değiştirme” yerine konulan yönetmelik ise “görevlendirme” yönetmeliğidir. Atama bir güvenceyi ifade ederken görevlendirme birilerinin iki dudağı arasına teslim olmayı ifade eder.
Hedef çok açıktır. Hedef, kamusal temel bir insan hakkı olan eğitimi, paydaş, katılımcılık ve yönetişim adı altında yerellere ve ardından şirketlere hizmet alım yoluyla peşkeş çekmektir. Bu açıdan bakıldığında ise hedef klasik kadrolaşma hedefini çoktan aşmıştır. Genel hedef eğitimin, GATS kapsamında hızla piyasaya açılmasını sağlamak, yerelleşme ve özelleştirme politikasına en iyi hizmeti sunabilecek CEO’ları görevlendirmektir.
Sonuç olarak eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır. Evrensel hukuk ve bu doğrultudaki uygulamalar düşünüldüğünde Eğitim-İş olarak Anayasa Mahkemesi’nden beklediğimiz, 13 Haziran’dan önce ucube kanunun birçok yönüyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı vermesidir.
Geçmişteki tecrübelerden ders çıkarmayanların sonu yine hüsran olacaktır. Bu nedenle MEB’e sayısız hukuki uyuşmazlığa sebep olacak objektiflikten uzak uygulamalardan kaçınmasını şiddetle tavsiye ediyoruz. Aksi durumda hukuk dışı her dayatmaya sendikamız hak ettiği karşılığı anında verecektir.
EĞİTİM İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU