SENDİKA
'Gün sertleşme ve kamplaşma değil, uzlaşma ve kenetleşme günüdür.'
Divan Başkanlığını Toç-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Öztürk'ün ve Katip üyeliklerini de Enerji Bir-sen 3 Nolu Şube Başkanı İbrahim Ocak ile Büro Memur-Sen 5 No'lu Şube Başkanı Yıldırım Akbaba'nın yaptığı seçimin sonucunda 81 Delegeden 72 sinin oy kullandığı, 1 oyun geçersiz sayıldığı 22 oya karşılık 49 Oy alan Mustafa Kır'ın yeniden Memur-Sen Ankara İl Başkanlığına seçildiği görüldü.
Hiçbir ayrımcılığın parçası ve lokomotifi olmadım.
Kır seçim sonrası delegelere hitaben yaptığı konuşmasında:Şüphesiz kongreler kalabalıkların toplandığı gövde gösterilerinin yapıldığı,sadece yeni yönetim oluşturmak için mutat bir prosedürün yerine getirildiği bir kurullar değildir. Kongreler; sendikal çizginin tartışılabildiği,eleştirilerin yapılabildiği,önerilerin sunulabildiği,düşünce farklılıklarının yadırganmadan ifade edilebildiği bir hesap verme organıdır.
Kongreler aslında Ayrışmak ve kamplaşmak için değil bütünleşmek ve kenetleşmek geleceğe emin adımlarla ilerlemek için büyük bir fırsattır. 10 Yılı aşkın yürüttüğüm Memur-Sen İl Başkanlığım ve 11 yıl yürüttüğüm Şube Başkanlığım döneminde hiçbir ayırımcılığın parçası ve lokomotifi olmadım. Hayatım boyunca kamu idaricilikleri dahil hiç bir görevin taliplisi olmadım. Bu seçimde de tüm sendikalarımızın şube başkan ve delegeleriyle görüştükten ve hakkımdaki besledikleri hüsnü kanaati öğrendikten sonra aday olmama ancak aday gösterildiğim takdirde sorumluluktan kaçamayacağımı ifade ettim. Bana güvenenlere şükranlarımı ifade ediyorum.
Haksızlık karşısında direnç gösteremeyen kurumlar, konjonktür el büyümenin ötesine geçemezler;
Bilindiği üzere özellikle İslam coğrafyasının büyük bir kesiminde en temel hak ve hürriyetlerin başında gelen yaşama hakkı olmak üzere ,mülk edinme, ırz ve namusu koruma,inanma ve inandığı gibi yaşama, düşünme ve düşündüğünü özgürce ifade edebilme, gelir dağılımından adalet ölçüsünde yararlanabilme ile karşılıklı rızaya bağlı olarak yapılan antlaşmalardan doğan insan haklarının ihlal edildiğine şahit oluyoruz.
Sendikalar kelimenin tam anlamıyla bir hak arama ve haksızlıkla mücadele etme kurumudur. Bu özelliği sinesinde barındırmayan, üyelerine aidiyet duygusu aşılayamayan, sayısal birlikteliği gönül birlikteliğine dönüştüremeyen sendikalar veya sivil toplum örgütleri konjonktürel büyümenin ötesine geçemezler. Özürsüz demokrasi kültürünün yerleşmesinde, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında, haksızlıkların ortadan kaldırılmasında yeterli güç oluşturamazlar.Memur-Sen ve Ona bağlı sendikalar olarak 850 binden fazla üyesiyle Türkiye'nin ve dünyanın sayısal anlamda en büyük yetkili sendikası ve sivil toplum örgütüdür.Ancak sayısal çoğunluğumuzun bilincinde olduğumuz kadar sorumluluğumuzun ağırlığının da bilincinde olmamız şarttır.
Gün sertleşme ve kamplaşma değil uzlaşma ve kenetleşme günüdür.
Bilindiği gibi 7 Haziran 2015 seçimlerinde çıkan sonuçlarını herkes körün fili tarif ettiği gibi yorumlamaktadır.Demokrasiye inananlar demokrasinin getirdiği sonuca da inanmak zorundadırlar. Halka güvenen ve inananlar halkın iradesine de inanmak ve güvenmek zorundadırlar. Gün kurumsal olarak, bireysel olarak nefis muhasebesi yapma günüdür. Gün hesaplaşma ve ayrışma, sertleşme ve kamplaşma günü değil geçmişinden ders alma günüdür. Gün son yıllarda sosyal,ekonomik,siyasal,demokratik ve özgürlük alanında elde ettiğimiz kazanımları kaybetmeme adına haklı bile olsa münakaşayı terk etme, tansiyonu düşürme uzlaşı yolunu seçme günüdür. Gün geçmişe takılı kalma değil, geleceği kurgulama günüdür. Hiç bir siyasi Parti sürekli muhalefette kalarak kavgadan beslenerek gününü gün etme hakkına sahip değildir. Kavgadan yana olanları, mızıkçılık yapanları, çözümsüzlük üretenleri bu milletin kendi kavgalarıyla baş başa bırakacağı asla hatırdan çıkarılmalıdır.
Bireylerin hayatında olduğu gibi milletlerin ve devletlerin hayatında da karanlık ve çalkantılı günler olabilir. Böyle zamanlarda kılıçları çekip taraf oluşturmak, tarafları kızıştırmak yerine ülkesini ve milletini seven her vatandaşın görevi ya hayır konuşmak ya da susmak olmalıdır.
Huzur ve barışın sağlanmasında konuştuğumuz dil ve üslup çok önemlidir. Bütün bela ve musibetlerin baş müsebbibi kullandığımız dil ve üsluptur. Dil kalbin aynası olduğu gibi iyiliklerin ve kötülüklerin yaygınlaşmasına alet, kardeşliğin ve düşmanlığın oluşmasına da sebeptir. Buradan bütün siyasi partilerimizi,sivil toplum önderlerimizi, basın mensuplarımızı ve tüm vatandaşlarımızı duyarlı olmaya uzlaşı kültürü sağlamada katkı sunmaya çağırıyorum. Bir an önce sağlık ve uyumlu ülke sorunlarını önceleyen bir hükümetin kurulmasını temenni ediyorum.
Sorunda bizdedir. Çözümde bizdedir.
Etrafımızdan ve özellikle İslam coğrafyasında yaşananlardan ibret almak zorundayız. He şeyden çok kardeşliğe ihtiyacımız var . Savaşarak vuruşarak,hakaret ederek aşağılayarak kardeşlik olamaz. Nasıl yaşarsanız. Öyle inanırsınız. İslam coğrafyasında olup bitenler bu gün canımızı acıtmıyor. Suriye'de yüz binlerce insanın öldürülmesi,milyonlarca insanın yurtlarını terk ederek dilenci konumuna düşürülmesi yüreğimizi sızlatmıyor. Halkın yüzde 52 den fazla oyuyla seçilen Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve arkadaşlarının müebbet hapse ve idama mahkum edilmesi Müslümanları kıyama sevk etmiyor. Birbirimizden uzaklaşarak,birbirimizin dertleriyle dertlenmeyerek Müslümanlıktan değil insanlıktan uzaklaşıyoruz. Bu gün çözüm batının kalleşliğinde değil,Müslümanların kardeşliğindedir.Sorunda bizdedir. Çözümde bizdedir.
Hakkı üstün tutan, güçlüyü değil; haklıyı güçlü gören anlayış şiarımız olacaktır.
Biz Memur-Sen olarak, kuruluşumuzdan günümüze kadar Kaba kuvveti salt çoğunluğu, imtiyazı, çıkarcılığı hak sebebi saymayan, Hakkı üstün tutan güçlüyü değil, haklıyı güçlü gören hak anlayışından yana olduk. Salt muhalefet etme, kendinden olmayanları potansiyel tehlike görme yerine çözüm bendedir, sorumluluk bana aittir diyen üreten ve çözüme ortak olan hizmet sendikacılığını benimsedik.
Hiçbir iktidarın, güç odaklı kurumların yandaşı ve paydaşı olmadık. Doğru kimden gelirse gelsin doğrunun yanında, yanlışı kim yaparsa yapsın yanlış yapanın karşısında durmaya devam ettik. Süreç nasıl işlerse işlesin bundan sonra da bu özelliğimiz asla değişmeyecektir.
Bizim dışımızdakiler temel hak ve özgürlüklerin gaspı için mücadele verirken biz her türlü hak ve özgürlük gaspının karşısında durduk. Tam bağımsızlık, gölgesiz demokrasi ve hakça bölüşümden yana olduk. Kamunun hak ve menfaatlerini dillendirme yönünde ortak ses ve kamunun vicdanı olmaya çalıştık. Süreç nasıl işlerse işlesin yine bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğiz.
Bu ülkenin hem mozaiği hem çimentosudur.
Memur-Sen her çeşit farklı dünya görüşüne mensup kamu çalışanlarını bünyesinde toplayan, farklı görüşleri kültür zenginliği sayan, dünya görüşü ne olursa olsun herkesi bağrına basan bir anlayışı benimseyen sivil ve milli bir sendikadır. Bu ülkenin hem mozaiği hem çimentosudur.
Sendika olarak bu dönem çeliklenme dönemimiz olacaktır. Memur-Sen Olarak Ankara'da 67.326 üyemiz ve tüm sendikalara ait 59 şubemiz vardır. Şubelerimizin zorunlu organları ve ilçe temsilciliklerimiz ile birlikte bu rakam 3000 sayısını bulmaktadır. Sendikalarda asıl ruh haksızlıklar karşısında direnç gösterme ve toplu hareket edebilme ruhudur. Eyleminiz yoksa sendikacılığınızda yoktur.
Önce sendikalarımız kendi şubeleri ve genel merkezleri arasında,sonra şubeler diğer sendika şubeleri arasında başlamak üzere iletişim gücümüzü geliştirmek ve bir bedenin uzuvları gibi,bir binanın tuğlaları gibi kenetlenmek zorundayız. Sivil toplum örgütleri ile bütünleşmek ve ortak hareket etme zeminini oluşturmak zorundayız. Bu sorumluk Memur-Sen olarak bizim omuzlarımızdadır.
Diğer taraftan artan enflasyon ve artan döviz karşısında dar ve sabit gelirli kamu görevlilerinin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda planlı ve programlı bir şekilde eylemlerimiz ve uyarılarımız sürecektir. Biz Bunun bilincindeyiz.Desteklerinizden dolayı tüm şube Başkanlarımıza ve delegelerimize ve sayın divana teşekkür ediyorum.[email protected]