SENDİKA
Eşofmanlı Eylem Eğitim Seni Karıştırdı.
Sendikamız Eğitim Sen bugüne kadar birçok eylemgerçekleştirdi. Kimi eylem kararları yanlış bulunduğu için eleştirildi. Kimi eylem kararları da doğru ve yerinde bulunduğu için hem katılım, hem de emek ve demokrasi mücadelesine katkısı nedeniyle hak ettiği değeri gördü. Ancak son dönemlerde yapılan ve örgütü yönetenlerin umut bağladığı öncülerin bile katılmadığı eylemler de sıkça görüldü. Yapılan eleştirilere de konjonktür denildi, AKP'nin yarattığı korku iklimi denildi, Sendikal hareketin alanımıza yansıyan geri düşüşü vs. vs. denildi. Öne sürülen nedenler tümüyle yanlış olmamakla birlikte, sorunun esasını oluşturmadığını biliyoruz. Burada bu esasları anlatacak değiliz, çok anlatıldı.
Anlatmak istediğimiz bu anlayışın bir devamı olarak, 5 Aralık'ta eşofman eylemi olarak tarihimize geçen(!) eylem ve yarattığı sonuçlardır. Eylem öncesinde yapılan tartışmaları bu eyleme dair kaygıları dile getirenlere karşı takınılan tutumu da burada anlatmaya gerek yok. O tartışmalar da tarihteki yerini aldı. Anlaşılan örgütümüz, böylesi eylem kararlarını almaya devam edecek. Ancak yeni eylem biçimimiz de belli oldu: Sivil itaatsizlik.
Biz 5 Aralık'a dönelim. 13-14-15 Aralık'ta yapılacak olan Eğitim Sen Genel Meclis toplantısının dahi beklenilmeden böylesi masabaşı kararlar almak, örgütümüzün yeni ve demokratik işleyişine örnek olmasının da üzerinden atlamamak gerekir. Karar süreçlerini değiştirdik, karar mekanizmalarını daha genişlettik, meclisler kurduk kelamının sadece söylemde kalacağını biliyorduk da, karar sahibi arkadaşlarımızın bu kadar kısa sürede bizi doğrulamalarını da beklemiyorduk. Kabul etmek gerekir ki bu konuda biz yanıldık(!)
Ancak teslim etmek gerekir ki bu eylem etkili ve kapsayıcı bir eylem olmuştur(!) AKP iktidarının da buradan bir görev çıkararak, sendikamızın açtığı yolda ilerlemesi muhtemeldir. Hatta bu eylem o kadar kapsayıcı oldu ki diğer sendikaları da etkileyerek onların da önüne yeni görevler koymalarına neden oldu. Eylemin yapıldığı 5 Aralık günü Eğitim Bir Sen Sendikası okul müdürlerine bir SMS geçti. SMS'te SN Müdürüm (TAVSİYEMİZ) Bugün okula eşofmanla gelen personele hiçbir tepki vs. vermeyelim. Darısı BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENLERE diyoruz Slm ve dua (Kısaltmalar ve büyük harf dâhil, SMS metninin orijinal halidir)
Eylem öncesinde yapılan uyarıları anlamak istemeyen her tartışma ve uyarıya önyargıyla yaklaşan arkadaşlarımız, aldıkları eylem kararı işte böylesine kapsayıcı(!) böylesine birleştirici(!) oldu. Eğitim Bir Sen ve AKP'nin, şimdi bu eylem kararını alan yöneticilerimizi tebrik etmesi gerekmez mi? İleriki günlerde Eğitim Bir Sen ve/veya AKP iktidarı Eğitim Sen'in açtığı bu yolda ilerlerse cevabımızın ve tutumumuzun ne olacağını şimdiden merak etmiyor değiliz. Karar sahiplerinin aldıkları bu tarihi kararla tarihe nasıl hesap vereceklerini sormaya da gerek yok. Laik ve demokratik eğitim mücadelesini başörtüsüne indirgeyen karar sahipleri dinsel sembollere karşı, eşofman giyerek basının karşısına geçmelerinin de oldukça laik ve oldukça demokratik bir yaşam biçiminin göstergesi olduğunu belirtmezsek haksızlık olur.
Sonuç olarak, üyeden kopuk hatta üyeye rağmen alınan masabaşı kararların doğal sonucunu yaşıyoruz. Tüm uyarılar bu sonuca ulaşmamak içindi. Dileyelim ki; üyelerinin uyarılarını anlamak istemeyerek kuyunun dibindeki kurbağa hikayesini haklı çıkaran karar sahipleri, gökyüzünün sadece kuyunun ağzından ibaret olmadığını anlamış olsunlar.
Şimdi başa dönerek sormak gerekmez mi: Eğitim Sen bu eylemi hangi talepler için ve neden yaptı?