KAMU
Emekliye Yargıtay'dan kötü haber
Ankara'da yaşayan Recep P., bir kamu bankasının Sincan şubesi ile 4 Şubat 2010'da kredi kartı üyelik sözleşmesi imzaladıktan sonra sırasıyla 29 Nisan 2010'da 8 bin lira, 27 Ocak 2011'de 5 bin 500 lira ve 28 Aralık 2011'de 6 bin 200 lira bireysel kredi çekti. Banka şubesinin kendisine verdiği sözleşmeyi imzalayan Recep P., emekli maaşını da aldığı bankada kredi kartı borcu nedeniyle maaşına bloke konulduğunu öğrenince konuyu yargıya taşıdı.
Ankara 2. Tüketici Mahkemesi'nde kamu bankası aleyhine alacak davası açan Recep P., hesabına konulan blokenin kaldırılmasını talep ederek, 3 bin 450,62 liranın davalıdan tahsilini istedi. Davalı banka avukatı mahkemede yaptığı savunmada davacı tüketicinin takip borçlusu olduğunu hesabında bloke olmadığını öne sürdü. Mahkeme, blokenin kaldırılmasına, bilirkişi incelemesi sonucu fazladan kesilen 3 bin 450,62 liranın davacıya iadesine karar verince hüküm, davalı bankaca temyiz edildi. Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, manifesto niteliğinde bir karara imza attı.
Emekli maaşına bloke konulmasına dair imza vermiş
Davacı tarafından imzalanan sözleşmelerde ve aynı tarihli alınan taahhütnameler ile borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı bankaya verdiğinin hatırlatıldığı kararda, SGK'dan aldığı maaşının kesilmesine kredinin geri ödemelerinin maaşı üzerinden yapılmasına da muvafakat ettiği belirtildi. Davacının sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamadığının vurgulandığı Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Bankada bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır. Davalı banka sözleşme hükümlerine göre kesinti yapmıştır. Hemen belirtilmelidir ki davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez."
'Banka; borcunu ödeyebileceğine güvendiği için kredi vermiştir'
Bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğunun kabul edilemeyeceğinin dile getirildiği Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararında, "Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Hal böyle olunca mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. İzah edilen sebeplerle davalının temyiz isteğinin kabulüne hükmün davalı yararına bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" denildi.