KAMU
Emeklilikte YAŞA TAKILANLAR-TORBA YASA
08.09.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu çıkartılırken, bu kanuna eklenen ve İşsizlik Sigortası ile hiçbir ilgisi olmayan maddeler ile sigortalıların çalışma ve emeklilik hakları kökten değiştirilmişti.
Bu kanun ile emeklilik için istenen süre ve gün şartlarına, kadınlar için 58, erkekler için 60 yaş şartı eklenmiş ve eklenen bu yaş şartları kademeli olarak 1976 yılına kadar geriye dönük olarak uygulanmasına karar verilmişti.
Onbinlerce insanımızı kaybettiğimiz 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden yaklaşık 1 hafta sonra çıkartılan bu kanunun altında imzası olan, o zamanki meclis üyelerinin basına yapmaya devam ettiği açıklamalardan anladığımız kadarıyla;
Bu kanunun hazırlayıcısı TBMM değil, Dünya Bankası ve İMF olmuştu. TBMM’nin kanuna dahli sadece milletvekillerinin hazırlanan bu kanunu onaylamaları yolu ile olmuştu.
Bu kanun Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık tarihine kara bir leke olarak geçecek lanetli bir kanundur. Lanet, daha kasım 2002 de yapılan ilk seçimlerde işlemiş, bu kanunu çıkartan meclisteki siyasi partilerden (toplam 5 parti) hiçbirisi tekrar meclise girememişti.
Vatandaşlarımız artık hemen hergün yaptıkları eylemler nedeniyle Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın kimler olduğunu biliyor. Ancak hala bilmeyenler için tek bir cümle ile açıklayayım;
08.09.1976 – 08.09.1999 tarihleri arasında sigortalı olan erkekler ile, 08.09.1981 – 08.09.1999 tarihleri arsında sigortalı olan kadınların tamamı Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın doğal birer üyesidir.
Tarihsel süreci ve yasanın neden lanetli olduğunu daha sonra detaylı bir şekilde yazmayı düşünüyorum. Aslında bu süreci makale şeklinde yazabilmek; kişi, kurum ve kuruluşları layık oldukları yerlere oturtabilmek adına oldukça zor. Belkide “Yasanın Laneti” konusunu gelecek nesillere aktarılabilecek. tarjikomik bir roman şeklinde yazarım.
Şimdilik asıl konumuza dönelim..
Bilindiği üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uzun süredir, milyonlarca vatandaşımızı doğrudan etkileyen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu üzerinde bazı değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Sosyal Güvenlik Torbası diye bilinen bu yasalarda yapılacak değişiklikler konusunda halkı önceden bilgilendirmeye çalışan bizler de, medya kanalları ve ulaşabildiğimiz etkili yetkili kişilerden aldığımız yarım-yamalak bilgileri en kısa zamanda sizlere ulaştırmaya çabalıyoruz.
“Geriye dönük” olarak işletilen bir yasanın mağduru olduklarından, yasalarda yapılabilecek bir değişiklikte ilk olarak hatırlanması gereken kesim hiç kuşkusuz en fazla hak kaybına uğramış olan Emeklilikte Yaşa Takılanlar’dır. Hatırlanacağı gibi, bir gecede yapılan bir değişiklikle 10 milyon sigortalının emekliliği 1 ila 17 yıl arasında ötelenmişti.
Düşünsenize;
İşe giriş bildirgeniz sigortaya veriliyor ve bu bildirgenin ne işe yaradığını sorduğunuzda, “25 yıl çalışırsanız emekli olacaksınız” deniyor. “25 yıl da geçer mi..” diye düşünerek uykuya dalıyorsunuz..
Sabah uyandığınızda, siz uyurken “Vekil” seçerek sizi temsil etmesi için meclise gönderdiğiniz kişilerin çalıştığını ve neye parmak kaldırdığını bilmediği, geriye dönük işletilecek bir yasa değişikliği nedeniyle, 25 yıl değil 42 yıl sonra emekli olabileceğinizi öğreniyorsunuz..
4447 sayılı yasa çıktığında toplam 12 milyon sigortalı vardı. 1976 öncesi işe başlayan erkekleri ve 1981 öncesi işe başlayan kadınları çıkarırsak, geriye kalan 10 milyon sigortalı bu yasadan doğrudan etkilenmiştir. Geçtiğimiz 14 yılda bu 10 milyon sigortalının 5-6 milyonunun emekli olduklarını düşünürsek geriye 4 milyon kadar sigortalının kaldığını tahmin edebiliriz.
Yaşa takılanlar geçtiğimiz aylarda Sn. Bakan Faruk Çelik Bey ile görüştüler. Sn. Bakan, Sn. Başbakan’ında bu kişilerin mağduriyeti hakkında bilgi sahibi olduğunu söyledi. Kendisinin de bu kişilerin haklı olduğuna inandığından bakanlık bürokratlarına, bu mağduriyeti nasıl giderebilecekleri konusunda çalışmaları talimatını verdiğini açıkladı.
Bürokratların çalışmaları Nisan 2013 başlarında bitti.
Bu çalışmalar sonucu yapılan hesaplamalara göre;
Geriye dönük yaş şartı kaldırılırsa, ilk etapta 300 bin kişinin emeklilik hakkını elde edebileceğini, bunların SGK’na yaklaşık maliyeti de aylık 200 milyon lira civarında olacaktı.
Ancak..
SGK değil, Dünya Bankası ve İMF bürokratları ile aynı zihin yapısına sahip olan Maliye Bakanı, bu çalışmayı duyar duymaz, eline hesap makinasını almıştı.. 5 milyonX1.000 tl = 5 milyar sonucunu bulmuş ve bu çalışmaya şiddetle karşı çıkmıştı.
Bunun üzerine SGK uzmanları tekrar çalışmış ve eğer yaşa takılanlar aylıklarından, bekleyecekleri her yıl için %2-3 civarında bir kesintiyi kabul ederlerse, uzun dönemde (10-15 yıl gibi) SGK’nun bu işlemden zarar etmeyeceğini, hatta karlı bile çıkabileceğini kanıtlamışlardı.
Konu gruplarda çok tartışıldı. Sonunda yaşa takılanların çoğunluğu da bu kesintilere ikna edilmişti..
Ancak..
Maliye Bakanı, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da desteğini alarak tekrar ortaya çıktı ve bu konunun kapatıldığını net bir dille açıkladı..
Tabii ki ben dahil hiçbir vatandaşımız SGK’nun emekli maaşlarını bile ödeyemediği o eski günlere dönmesini kesinlikle istemiyor. Yine de ortada herkes tarafından “haklı” oldukları kabul edilmiş önemli sayıda mağdur insanımız olduğunu görmezden gelemeyiz.
Bu insanların yaş ortalaması 45-50 civarında ve çoğu işsiz. Her 4 gençten birinin işsiz olduğu ülkemizde bu insanların 50 yaşından sonra yeni bir işe giremeyecekleri de bilinen bir gerçek.
Üstelik konu uzmanlarının yaptığı hesaba göre, SGK uzun dönemde hiçbir zarara uğramayacak.
Hem zarara uğrayacak bile olsa; geçiş döneminin bütün yükünü sadece bu insanların omuzarına yüklememiz insafsızlık olur. Ne kadar önemli bir sosyal sorunu çözebileceği düşünüldüğünde, aylık 200 milyon lira Türkiye gibi bir ülke için imkansız bir rakam değil.
Sorun, kısa bir dönem için 2 milyar lira civarında bir kaynak bulabilmekte.
Bence, yaşa takılan bu 300 bin kişiyi emekli etmek için maliyeden yeni bir kaynak çıkışına gerek yok. Bu kişilerin yıllarca çalışarak “İşsizlik Fonu”nda biriktirdiği 70 milyar lira para var. İşçinin alınterleriyle biriktirilen bu kaynağın, ülkenin ekonomik projelerinde değil, bu kaynağı birktirenlerin sosyal yaraların sarılmasında kullanılmasının bence de “Hak” ça da hiçbir sakıncası yok..
Yapılması gereken;
Hazırlandığı söylenen torba yasa ile, 4447 sayılı yasanın geriye dönük olarak işletilen “kademeli yaş” maddesi, hiçbir yeni şart konulmaksızın iptal edilmesidir. Bu durumda 300 bin kişi, eğer isterlerse hemen emekli edilecek; Geriye kalacak olan 4 milyon civarındaki mağdur ise, işe girdikleri tarihte kendileri için istenen 20-25 yıllık süre ve günlerini tamamladıklarında emekli olabileceklerdir.
Sonuç olarak;
Hangi gerekçe ile olursa olsun, devletin çıkardığı yasaları geriye dönük olarak işleterek vatandaşlarını hak kaybına uğratmasının kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Geçmişteki siyasiler bu yasayı çıkartarak hata yapmıştır. Halkımız da bu hatalarının bedelini kendilerine en ağır şekilde ödetmiştir. Hak, hukuk, adalet kavramlarını öne çıkartarak iktidara gelmiş olan bu günkü hükümetin, “Bal tatlı çıktı, biraz da biz yiyelim..” deme hakkı yoktur..
“Hak Yemek” o kadar ağır bir suçtur ki, hesabını ne bu dünyada ne de ahirette veremezsiniz..
Kenan Keskin