SENDİKA
Ek Ödeme Namusumuzdur Dediler Diyenler Namussuzdur
Yıllardır MEB bünyesinde çalışan ama başka kurumlara geçmeye çalışan memur, şef, yardımcıhizmetli personelin kurumdeğiştirme talebinin altında yatan temel gerçeği eşit işe eşit ücret politikasının olmadığı yazıp çizdik.
Memur-Sen toplu sözleşmede gündeme getirdiği talepler sayesinde tüm kamu kurumlarında çalışan GİH sınıfı personelin maaşları ek ödemelerde yapılan düzenleme ile üst sınırda eşitlenerek kurumlar arası dengesizlik giderildi. Eğitim öğretim ve bilim hizmet kolu çalışanları içerisinde önemli bir yer tutan GİH sınıfı personelin en önemli sorunu çözümekavuşmuş oldu.
666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyi gizlilik içerisinde hazırlayanve bir gecede yayımlayan Maliye bürokratları GİH sınıfı çalışanların sorunlarını çözerken öyle bir yanlışlığa imza attı ki kamuda en fazla çalışanın bulunduğu eğitim öğretim ve bilim hizmet kolunu adeta ateşin içine attı. Eğitim öğretim sınıfı çalışanlarını yani en büyük kitleyi çileden çıkaracak yeni düzenleme öğretmen ve öğretim elemanlarını eködemeden kapsam dışı tutarak kurum içi adaletsizliğe imza attı.
Kısacası emsalsiz meslek olan öğretmenliğin emsalini bulamadığını söyleyen maliye bürokratları ile onları teyit edercesine konuşanÇalışma Bakanı masayı işaret ederek, sorunun çözüm yeri olarak masayı gösterdiler.
Eğitim öğretim ve bilim hizmet kolu çalışanlarını temsil eden en büyük ve genel yetkili sendika Eğitim-Bir-Sen ek ödeme toplu sözleşme masasının birinci gündemi ek ödeme olacaktır diyerek kararlılığını belirtmekle kalmayıp sayısız eyleme imza tarak masaya gitti. Eğitim-Bir-Sen sorunun önemini vurgulamak için Ek Ödemeyi Söke Söke Alacağız söylemini kullanırken, Türk Eğitim Sen ise EkÖdemeyi Ya Alacağız Ya Alacağız afişleri yaparak kurum panolarını süsledi.
Toplu sözleşme masasında ilk defa eğitim çalışanlarının 18 sorunu birden çözülmekle kalmayıp 25 e yakın konu ise Kamu Personeli Danışma Kuruluna sevk edildi. Eğer KPDKnın ilk toplantısından sonra yapılan açıklamalar dikkate alınırsa 18 çözüme ilave olarak gelecek yeniçözümlerle birlikte bir yılda 25 sorun birden ortadan kalkmış olacak. Butarihi bir durum ve sendikaların önemini artıran en önemli gösterge olmuştur. 2001 ile 2011 arası yapılan bütün toplu görüşmelerde toplam 18 konunun bile çözüme kavuşturulamadığı bilindiğinde ilk toplu sözleşmenin ek ödemenin gölgesinde kalmış olsa bile ne denli önemlibir kazanıma imza attığı görülmektedir.
Toplu sözleşme masasında son ana kadar çözülmesine kesin olarak bakılan ek ödemenin, yerine eğitim öğretim tazminatından hazırlıkyapıldığı bilinildiği halde son gece masadan birden çekilmiştir.Nedenleri her geçen gün daha da netleşen bu konuyla ilgili Öğretmenlere Kariyer Basamakları Uygulaması için ayrılması planlanan meblağın miktarı göz önüne alındığında Başbakanı ikna için kullanılanargümanların galip geldiği anlaşılıyor.
Genel Yetkili sendika bu konuda iş bırakmayı seçerek 20 yıllık geçmişinde olmayan radikal bir karara da imza atmış oldu. İşbırakmakla kalmayıp Ankara Güvenparkta toplanan ve gün boyu oturma eylemi yapan Eğitim-Bir-Senin tavrı hükümeti adeta çileden çıkarmış oldu. Çünkü aynı Eğitim-Bir-Sen yüzünden toplu sözleşme masası ve Kamu Hakem Heyetinden imza çıkmadı. Tüm bunlar, işçilerin 3+3e razı olduğu bir dönemde 4+4e razı olamayan Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen tarafından gerçekleştirildi.
Bürokratik vesayetçi sendikacılık anlayışını reddeden Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen zorlu sürecin içinden ne pahasına olursa olsun çalışanları satmadan çıktı. İlk toplu sözleşmede mutabakat metnin imzalanması için uzlaşma sağlanamamışken, omurgalı duruşun resmini tarihkayıtlarına geçirirken psikolojik harp teknikleri uygulayarak bir iki yerde asılsız yorumlarla başlayan çirkeflik planı devreye sokuldu. Eğitim-Bir-Sen Ek Ödeme Namusumuzdur dedi diye başlatılan karalamakampanyası, söylenmeyen bir sözü söylenmiş gibi pazarlanarak devam ediyor.
Acı olan tarafı bu söylem o kadar yaygınlaştırıldı ki, bir memur konfederasyonu ek ödeme namusumuzdur yalanını gerçek kabul ederek yalın kılıç saldırmaya başladı. Ek ödeme konusunda asla namusumuzdur cümlesi kullanmayan bir kitle, kirli hesaplaşmanınmezesine dönüştürülmeye çalışılıyor.
Bir Eğitim-Bir-Sen yöneticisi olarak sendika yöneticilerimizin hiçbir zaman ek ödeme namusumuz sözünü kullanmadığını iddia ediyorum. Kulandı diyen ispatı ile birlikte bir adım beri gelsin. Ne yazık ki, bu tamamen terbiyesizlik ve kirli propagandadır
Ben buradan ek ödeme namusumuzdur denilmediğini iddia ediyor ve ek ödeme namusumuzdur dedi diyenleri ispata çağırıp, ispatlayamayanların yüzlerine tükürmeyi teklif ediyorum.
Yapılan ahlaksızlığın daniskasıdır. Ek ödeme yoksa hizmette yok, işte Ek ödeme yoksa işte yok diyen, elinden geleni ortaya koymaya çalışan Eğitim-Bir-Seni köşeye sıkıştırma adına her türlü ahlaksızlığa yönelenlere sesleniyorum.
Ek Ödeme Namusumuzdur dediler diyenler namussuzdur.
Başka söze gerek var mı?
Melih DURMAZ
Sendikacı / Eğitim Yöneticisi