SENDİKA
Eğitimin Adı Var
Türkiye'de 1 Ekim 2015 yılına kadar dershanelerin kapatılmasının yasa ile kabul edilmesini, yasa da aynı zamanda Bakanlık içinde çeşitli üst düzey yönetim, merkez ve taşra teşkilatında çalışanlarının görevlerine son verilmesi ile MEB’in yeniden yapılandırıldığından söz edilmektedir.
Raportörler Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde okullaşma oranının arttığının görüldüğünü ancak bu artışın yeterli olmadığını belirtirken, kız çocuklarının okullaşma oranının düşük olduğunu ve eğitimde cinsiyet farkının devam ettiğini; bu durumun bazı bölgeler için önemli bir oransal farkın olduğunu belirtmektedirler.
Ayrıca raporda Türkiye’nin 176 üniversitesinde önemli kalite farklılığının olduğunu, üniversitelerin denetlenmesi için bağımsız ve tamamen işlevsel kalite güvencesi ve Akreditasyon Kurumu’nun henüz oluşturulmadığı belirtilmektedir. Yükseköğrenim için kararlaştırılan kalite güvence ajansı için hazırlıkların henüz başlamadığı belirtilmektedir.
TÖS’ÜN KONUYA İLİŞKİN VE GÖRÜŞLERİ
1- Müsteşar hariç bakanlığın merkez ve taşra çalışanlarının görevine son vererek bir anlamda bakanlığın hafızası sıfırlanmıştır. AB Komisyonu bu duruma sessiz kalmıştır. Ve bunu da “MEB’in yeniden yapılandırılması” olarak görmüştür.
2- Ders programlarının içeriğine ilişkin hiçbir yorum yapılmamıştır. Örneğin daha geçenlerde AİHM’in Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersine ilişkin verdiği karar hiç görülmemiş, AB Komisyonu zorunlu Din Dersi ve Ahlak Bilgisine ilişkin hiçbir değişiklik talep etmemiştir. Yine ders kitaplarının içerinin ırkçı, gerici, kadının çalışma yaşamında ikinci planda tutan anlayışına ilişkin hiç yorum yapılmamıştır.
3- Eğitime erişim ve eğitimden yararlanmada bölgesel farklılıklar olduğu OECD raporları ile belgelenmişken, raporda bu konuya ilişkin bir cümle dahi bulunmamaktadır. Öğrencilerin sınıf tekrarı ve okul terkleri hiçbir şekilde sorgulanmamıştır.
4- Yine okulların birçoğunda ikili eğitim yapılmakta olup tekli eğitime çok az okul geçebilmiştir. Bu durum hiç görülmemiştir.
5- Öğretmenlerin çalışma koşullarının yetersizliğine ise hiç değinilmemiştir. Öğretmen ücretlerinin birçok Avrupa ülkesinden geri olduğundan bahsedilmemiştir. Öğretmenlerin örgütlenmelerinde engeller aynen durmaktadır. Grev hakkı tanınmayan ve hükümet tarafından kontrol altında tutulan öğretmen örgütlerinden hiç bahsedilmemiştir.
Sonuç olarak AB Komisyonunun hazırladığı raporla Türkiye’deki eğitim ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığı görülmektedir. AB komisyonu Türkiye’de eğitim ile ilgili kim ya da kimlerden bilgi alıyorsa; bu kişi ve kurumları öncelikle değiştirmesini salık veririz.
Dikmen ONAT
TÖS Genel Başkanı