SENDİKA
'Eğitimi Dini Kurallara Göre Biçimlendirmeye Son Verilmeli'
Türkiye`de siyasi iktidar eliyle eğitimin ve toplumsal yaşamın dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamalar eğitimin bütün kademelerinde ve günlük yaşamın her alanında etkilerini arttırmayı sürdürmektedir. Siyasi iktidarın, "dindar nesil" ve "muhafazakâr yaşam tarzı" ifadeleri ile somutlaşan, eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne uygun bir nesil yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik açık bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu durumun son örnekleri Batman Sason`da anasınıfı öğrencilerini camiye götürme girişimlerinde ve Erzincan`da öğrencileri imam hatibe yönlendirmek amacıyla yapılan anket uygulaması ile görülmüştür.
Sason Kaymakamlığına bağlı ilçe müftülüğünün "camiler ve din görevlileri haftasında anasınıfı öğrencilerinin camilerle buluşturulması ve imam hatipler eşliğinde ana sınıfı öğrencilerinin 16 Ekim Perşembe günü camilere götürülmesi" için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü`ne yazılı talepte bulunmuş, Sason Kaymakamı Tekin Dündar`ın olur ibaresi ve imzası ile onay verilmiştir.
Henüz oyun çağında olan, somut ve soyut düşünce yetileri gelişmemiş olan anasınıfı öğrencilerinin "camiler ve din görevlileri haftası" nedeniyle cami gezisine götürülmeye çalışılması, 4-6 yaş grubundaki bu çocukların zihinsel gelişim özellikleri dikkate alındığında son derece sakıncalı bir durumdur.
Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek ve çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için en küçük bir adım atmayanların, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda henüz gelişim çağının başında olan anasınıfı öğrencilerinin din görevlileri eşliğinde camilere götürülmek istenmesi asla kabul edilemez. Bu durum, eğitim sistemini dini kurallara göre biçimlendirmeye çalışanların bunu yaparken hiçbir sınır ya da kural tanımadığının kanıtı niteliğindedir. Çocukların eğitiminden ve kişisel gelişiminden endişe duyan hiçbir öğrenci velisi, hiçbir eğitimci ileriki yaşlarda çocuklarda farklı kişilik sorunları ortaya çıkarma ihtimali taşıyan bu tür uygulamalara onay vermemelidir.
Türkiye`de yıllardır bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanları birbirine karıştırılmaktan vazgeçilmelidir. Eğitim Sen olarak, çocuklarımızın siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için kullanılmasına sessiz kalmamız mümkün değildir. Anasınıfı öğrencilerinin camiye götürülmesi basit bir ziyaret olmayıp, iktidarın "dindar nesil yetiştirme" uygulamalarından birisidir. Eğitim sisteminde "tek din, tek mezhep" yaklaşımına dayanan bütün uygulamalara son verilmeli, halkın dini duyguları hiçbir kişi ya da kurum tarafından asla istismar edilmemelidir.
Sason`da anasınıfı öğrencileri cami gezisine götürülmek istenirken, "Erzincan İmam Hatip Mensupları ve Mezunları Derneği" tarafından, MEB`e bağlı okulların 5. Sınıfında okuyan öğrencilere bir anket uygulayarak, okudukları okullarda imam hatip sınıfları açılmasını onaylayıp onaylamadıklarını sormuştur.
2014-2015 eğitim-öğretim yılından itibaren Türkiye`nin her yerinde normal ortaokullar içinde imam hatip sınıflarının açıldığı bilinmektedir. İmam hatip okullarına yeterli başvuru olmamasına rağmen, normal okullar içinde imam hatip sınıfları açılması uygulaması gerek öğrenciler gerekse veliler tarafından kaygı ile karşılanmakta ve böylesi dayatmalara karşı öğrenci velileri çeşitli eylemler yapmaktadır.
Erzincan`da 5. Sınıf öğrencilerine uygulanan anket ile ülke çapında fiilen hayata geçirilen ve hiçbir yasal dayanağı olmayan normal okullarda imam hatip sınıfların açılması uygulamasının, önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaştırılmak istendiği anlaşılmaktadır.
Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında fiziki donanım ve altyapı sorunları olmayan okulları imam hatibe çeviren MEB, seçmeli din dersleri uygulamaları, okulda mescit açılması zorunluluğu ve 5. Sınıftan itibaren kız öğrencilerinin başını örtmesi gibi uygulamaları ile bütün okulları fiilen imam hatibe çevirmekle yetinmemektedir. Öğrencileri imam hatiplere yönlendirmek için hazırlandığı çok açık olan böyle bir anketin bakanlığın bilgisi dışında okullarda uygulanması mümkün değildir. Erzincan`da uygulanan bu anket, MEB`in öğrencileri imam hatiplere yönlendirmek istediğinin somut belgesidir. Eğitim sistemini ve okulları dini kurallara göre düzenleme uygulamaları, siyasi iktidarın yıllardır "arka bahçesi" olarak gördüğü imam hatip okullarına yönelik "pozitif ayrımcılık" her fırsatta karşımıza çıkmaktadır.
Eğitim Sen Milli Eğitim Bakanlığı`na çağrımız, Türkiye`de her konuda ve her alanda yaşanan ayrımcı uygulamaların, en azından toplumun geleceğinin şekillendiği okullarımızda yapılmaması, eğitimde hiçbir şekilde böylesi yönlendirmelere izin verilmemesidir. Türkiye`de hiçbir okul türü diğerlerine göre ayrıcalıklı olmamalı, bakanlık politika geliştirirken ve bu politikaları uygularken tüm öğrencilere, öğretmenlere ve eğitim kurumlarına eşit mesafede yaklaşmalıdır.