SENDİKA
Eğitim Sen'den DHKP-C'ye Destek Veren Açıklama
İstanbul Çağlayan Adliyesinde dün gerçekleşen rehine eylemi sonrasında polisin gerçekleştirdiği operasyon nedeniyle rehin alınan Cumhuriyet Savcısı ve iki eylemci hayatını kaybetmiştir. Dün akşam saatlerinde gerçekleşen operasyonun hayat kurtarmak amacından uzak olması her açıdan düşündürücü bir durumdur.
Yaşanan bu üzücü olay sonrasında siyasi iktidar temsilcileri tarafından yapılan "operasyon başarılı" değerlendirmeleri, günlerce tartışılan ve polise açıkça infaz yetkisi veren İç Güvenlik Yasasının neden ve ne için çıkarıldığını göstermiştir.
Bugün sabah erken saatlerden itibaren polislerin çok sayıda ilde ve üniversitelerde gerçekleştirdiği operasyonlar ile resmen bir "cadı avı" başlatması, iktidarın iç güvenlik yasasını uygulamak için neden sabırsızlandığının somut ifadesidir.
Irak‘ta rehin alınan Konsolosluk görevlileri için IŞİD çeteleri ile aylarca "müzakere" yürüten siyasi iktidarın, "Berkin‘i vuran polislerin isminin açıklanmasını" isteyen eylemcileri 8 saatlik görüşme sonrasında operasyon düzenleyerek öldürmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Demokratik olduğunu iddia eden bir devletin görevi, en temel insan hakkı olan "yaşam hakkına" saygı göstermektir. Ancak dün yaşananlar, devletin yaşatmak yerine yine öldürmeyi tercih ettiğini göstermiştir.
IŞİD çeteleriyle aylarca pazarlık yapan, tutuklu IŞİD üyelerini salıvermeyi bile kabul eden siyasi iktidarın, kaçma ihtimalleri olmayan ve Berkin Elvan`ın katillerinin açıklanması halinde savcıyı serbest bırakacaklarını ilan eden eylemcileri öldürmesi, operasyonun hangi amaçla yapıldığına ilişkin soru işaretlerini arttırmaktadır.
Dün gerçekleşen operasyon bütün ayrıntıları ile incelenmeli, gerçekler bütün yönleri ile açığa çıkarılmalıdır. Yasalaşması talimatı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen ve nasıl uygulanacağı dün açıkça görülen İç Güvenlik Yasası derhal iptal edilmeli, tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu olay bütün yönleri ile araştırılarak aydınlatılmalıdır.