SENDİKA
Eğitim Sen: Öküz Altındaki Buzağı Hâlâ Duruyor!
AKP iktidarı döneminde, önceki iktidarlardan çok daha yoğun bir şekilde toplumsal yaşamın her alanında sansürcü ve yasakçı uygulamalar hayata geçirilmiştir. TV dizilerinden, ders kitaplarının içeriğine kadar hemen her alanda karşımıza çıkan tektipleştirici yaklaşımın zaten sorunlu olan Türkiye demokrasisini ne kadar "ileri" taşıyacağı açıktır.
Türkiye`de örgütlenme ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engeller artarak sürerken, geçtiğimiz haftalarda Milli Eğitim Bakanlığı`na bağlı okullarda okutulan 10. sınıfa yönelik edebiyat kitabında Yunus Emre`nin "Aşkın Aldı Benden Beni Bana Seni Gerek Seni" isimli şiirinden bir dörtlüğün Talim Terbiye Kurulu tarafından "sakıncalı" bulunarak resmen sansür edildiği hatırlanacaktır. Eğitimde sansür uygulamalarının sadece Yunus Emre ile sınırlı olmadığı her geçen gün ortaya çıkmaktadır.
Okul kitaplarında şiirleri sansürlenen Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal`ın ardından dünyaca ünlü yazar John Steinbeck`in "Fareler ve İnsanlar" kitabını sakıncalı bularak "ahlaki olmayan bölümler içerdiği" gerekçesiyle sansüre uğraması dikkat çekicidir. Benzer bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığının (MEB), 100 Temel Eser listesi içinde yer alan "Şeker Portakalı" kitabını derste ödev olarak okutan bir öğretmene kitabın müstehcen olduğu gerekçesiyle soruşturma açıldığı basına yansımıştır. Son olarak karşımıza çıkan bu iki olay, Türkiye`de eğitim sisteminin 21. yüzyılda nasıl bir zihniyet ile karşı karşıya olduğunun görülmesi açısından dikkat çekicidir.
Yaptıkları her icraat ile öncelikle kendisi gibi düşünmeyenleri yok sayanlar, Yunus Emre gibi büyük bir kültür değerinin sözlerini bile sansürleme cesaretini nereden ve kimden almaktadırlar? Ömer Hayyam`ın rubaisini Twitter`da paylaşan Fazıl Say`ın dine hakaretten` yargılanması, Yazar İskender Pala`nın, Neşet Ertaş`ın türkülerinin bir kısmında müstehcenlik` unsurları yer aldığı iddiasıyla o türkülere yasak getirilmesini istemesi ve son olarak dünya klasikleri içinde yer alan "Fareler ve İnsanlar" kitabına sansür uygulayarak, "Şeker Portakalı" kitabını okutan öğretmene "müstehcenlik" gerekçesiyle soruşturma açanlar bu cesareti nereden ve kimden almaktadırlar?
Toplumu bir bütün olarak kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirmek isteyen, bunun karşısında duran herkesi, her gücü ezmek, baskı altına almak ve sindirmek için tüm imkanlarını seferber eden, okullarda bile okutulan kitaplara sansür uygulayarak "tek tip" toplum yaratmak isteyenler, bu amaçlarına asla ulaşamayacaklardır.
Eğitim başta olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaşanan yasakçı ve sansürcü uygulamalar II. Abdülhamit ve onun "istibdat devri"ni fazlasıyla anımsatmaktadır. Gazetelerde çıkan karikatürlere, eleştiri yazılarına bile tahammül edemeyerek tazminat davası açan bir zihniyetin, ders kitaplarında Yunus Emre`yi ve Kaygusuz Abdal`ı sansürlemesi, dünya klasikleri arasında olan kitapları yasaklaması, II. Abdülhamid dönemini bile geride bırakan bir baskı düzenin oluşturulmaya çalışıldığının kanıtıdır.
Eğitim Sen olarak eğitimde ve diğer alanlarda yaşanan bütün sansür ve yasaklama uygulamalarına karşı tüm eğitim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi, bu uygulamalara tepki olarak "Fareler ve İnsanlar" ve "Şeker Portakalı" kitaplarını sahiplenip okumaya ve yasakçı zihniyeti protesto etmeye çağırıyoruz.