Gezi eylemleri sırasında Eskişehir’de polisler ve eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın davasının Kayseri’de görülen duruşmasında alınan karar vicdanları sızlatmıştır.

“Oğlumun hayatının bedeli bu kadar mıydı? Bu kadar ucuz mu? Bu mu adaletiniz?” diye haykıran Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz’a hak vermemek mümkün müdür? Bu karar, AKP’nin “Yeni Türkiye”sinde adaletin nasıl katledildiğini, insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Gezi eylemlerinde “polis destan yazıyor” diyen Erdoğan’ın Ali İsmail Korkmaz'ın katillerinin yargılandığı gün “Esnaf gerektiğinde askerdir, alperendir, kahramandır, polistir, hakimdir” şeklindeki sözleri üzerine davanın sanığı, “Cumhurbaşkanı Gezi için darbe diyor. Ben darbenin bastırılmasında görev aldım” diye kendini savunabilmektedir. Yargıçlar ise savunmasız bir gencin kafasına tekmeler atarak, öldürene kadar döverek darbeyi engellemek isteyen katillere iyi hal indirimleri yapmışlardır.

Bu karar, yargıya duyulan güvenin ve saygının zedelenmesine, tarafsızlığına gölge düşmesine yol açmıştır. Böylesi bir uygulama, iktidarın keyfiyetine dayalı güç kullanımına dayanmakta ve genelde yargıyı, özelde insan hak ve özgürlüklerini boyunduruk altına almaktadır.

Bugün gelinen noktada yargının, siyasal iktidarın arka bahçesi haline getirilmesi yönünde yürütülen çalışmalara hukuki bir zemin sağlama kaygısı; yargının, yine kendisi aracılığıyla bertaraf edilmesine yol açmış ve Türkiye’de hukukun üstünlüğüne, tam bağımsız ve güvenilir bir yargının tesis edilmesine zarar vermiştir. Yargıyı kuşatma altına alan, Türk yargıçları ile savcılarının görev ve sorumluluklarını tartışılır hale getiren anlayış, bugün adaleti katletmiştir.

Eğitim-İş olarak, siyasi güçlerin yargının kararlarını kendi çıkarlarına göre yönlendirme gayreti içinde olmasını endişe ile karşılıyor, katillerden ve katilleri koruyan AKP iktidarından hesap sorulana kadar mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.

EĞİTİM İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU