GAZETEKAMU / ÖZEL HABER

Sendikalar için15 Mayıs tarihi yaklaştıkça her yıl olduğu gibi bu yıl da ilginç şeylerin olacağını düşünüyordum. Bu yılın ilginci ne olabilir diye düşünürken kahveli-karamelli ve kakaoluları gördüm. Bu kadarı da fazla denilebilecek cinsten şeyler oluyor.

Sendikaların son viraja girdiği günlerdeyiz. Bu günlerin rutinleri arasında özellikle bir sendika tarafından kendisinden istifa edenlere yönelik“usul hatası yüzünden istifanız gerçekleşememiştir” türünden yazılar yazılması, masalara imzasız bildiriler konması, yalanla gerçeğin birbirine karıştırılıp kirli propaganda yapılması gibi yöntemler kullandığı biliniyor. Bu yıl bir yenisi daha eklenmiş görünüyor. O da organize işler ve geçici evlilik.

Ben bu evlilikten sağlıklı çocuk olacağı kanaatinde değilim. Hayatta tek varlık sebebi Eğitim-Bir-Sen’le mücadele olan bir sendikanın ulusalcı ve hatta solcularla geçici nikâh kıyması ve karşılıklı flört bu kadarı da fazla dedirtiyor. Etrafımdaki iş yerlerinde görev yapan bazı çalışanların bir birlerine omuz verecek kadar yakınlaştıklarına ve geçici nikâh kıymalarına tanık oldukça gelecek adına ümitlendiğimi[!] belirtmeliyim. Bir tarafta kılık kıyafet serbestliği için zor durumda kalınca sadece bir iş kolunda (kerhen) karar alan bir sendika, diğer tarafta valiliklere “yönetmeliğe uymayanlara gereğini yapmazsanız biz sizin için suç duyurusunda bulunacağız” diyen bir sendika, öbür tarafta ise “eyvah irtica” yaygaralarından medet uman ve adeta “varlığım KCK’nın varlığına armağan olsun” diyen sendika… Pardon yanlış oldu. Benim bir tarafta, diğer tarafta ve öbür tarafta dediğime bakmayın aslında üçü bir arada ve aynı tarafta. Kahveli-karamelli ve kakaolu yani üçü bir arada…

‘Hadi canım sende’ demeyin. Azıcık kafanızı kaldırın ve görün. Şu ortak düşmanı bir halledelim sonra mahsuplaşır ve hesaplaşırız türünden ensest ilişkilerden bahsediyorum. Etrafımda bazı kişilerin istifa edip geçici bir süreliğine başka yere geçtiğini görünce şaşırdım. Bu konularla ilgili olanlara; “benim gördüğümü sizde görüyor musunuz” dediğimde “düşmanımın düşmanı dostumdur” politikasını mı diye cevapladılar. Evet, onu kastediyorum deyince bir arkadaş “cemaatin sendika kurmasından dolayı üyelerinin bir kısmını cemaat sendikasına kaptıran Eğitim-Bir-Sen’in zayıflamış olma ihtimali üzerine ufak bir omuzla Eğitim-Bir-Sen’e yetki kaybettirilebilir diye omuzlaşılıyor” tespitinde bulundu. Konuştuklarımız ve şahit olduklarım benim için hakikaten şaşılacak bir durumdu.

Facebook’a girdim ve Eğitim-Bir-Sen’li bir yönetici ile yazıştım. Ben böyle şeylere şahit oluyorum bu sizinde gözlemlediğiniz bir şey mi dedim. “Evet, aynı tespitler bize de ulaşıyor. İstifa ve üye formlarına ulaşmak şu an için mümkün olmuyor ama 15 Mayıs’taki tevkifatlardan bunları tespit edecek ve gerekirse kamuoyuyla paylaşacağız” diyerek şunu ekledi. “Hocam, bu saatten sonra geçici olarak istifa edip diğer sendikaya geçenlerin tevkifatlara etkisi olmayacaktır. İstifalı üyeliklerde 14 Nisan tarihi son gündü. Bu dediğiniz yöntemi 14 Nisan’a kadar uyguladılar. Trabzon’dan, Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi’nden, İzmir’den ve birçok yerden bu bilgiler bize aktı. Siz şaşırmış olabilirsiniz ama biz buna şaşırmıyoruz. Referandumda aynı noktada kalıcı olarak buluşanların 14 Nisan öncesi geçici olarak buluşmalarına neden çok şaşırdınız ki” türünden değerlendirmeler yaptı. Ne yalan söyleyeyim ben şaşırdım. Erbakan; “biz ve diğerleri” söylemi kullanırdı. Ben de Eğitim-Bir-Sen ve diğerleri gibi bir ittifak görüyorum. Başkasına doğal gelebilir ama bana tuhaf geliyor kardeşim.

Hükümet de kalkmış çözüm süreci için tarafları bir araya getirmeye çalışıyor. Bence gereksiz bir uğraş.  Taraflar zaten bir araya gelmiş.

Kahveli-Kakaolu ve Karamelli yani üçü bir arada

Mehmet Öztunç

Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.