SENDİKA
Eğitim Bir-Sen: YETMEZ, AMA EVET!
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan “Demokratikleşme Paketi” içeriğinde yer alan yasal idari düzenlemelere konu edilecek hususları takdirle karşılamakla birlikte bazı unsurların yetersiz olduğu kanaatindeyiz.
Paketin içeriğinde yer alan kamuda başörtüsü yasağının kısmen kaldırılması, andımızın kaldırılması, Dini vecibelerin yerine getirilmesinin engellenmesinin ceza kapsamına alınması, nefret suçunun cezasının artırılması, kişisel verilerin korunmasına yasal düzenleme getirilmesi, özel okullarda farklı dil ve lehçelerin önünün açılması, toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı kimi düzenlemelerin kaldırılacak olması, yardım toplama konusunda kısıtlamaların kaldırılması gibi alanlarda yasal ve idari düzenleme yapılacak olması temel insan hak ve hürriyetleri özellikle ifade, eğitim-öğretim ve örgütlenme hürriyeti noktasında son derece olumlu ve önemlidir. Bu hususta temel hak ve hürriyetleri genişletici mahiyette her türlü adımı alkışlayarak gerekli desteği sağlayacağımızı belirtmek isteriz.
Ancak haklı bir kısım beklentilerimizin karşılanmadığını da üzülerek dile getirmeyi ve bu hususlarda da bir düzenleme yapılması irade ve niyetini görmek istediğimizi dercetmeyi bir borç biliyoruz.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesinde kadın kamu çalışanları için getirilen kısıtlamaların kaldırılacağını ifade etmiştir. Erkek kamu çalışanları yönünden kamu hizmetinin sunumunda kişinin kendisinin belirleyeceği kılık-kıyafeti seçme özgürlüğünü sağlayacak bir düzenleme öngörülmemesi bir eksikliktir.
12 Eylül askeri darbesiyle iktidarı devralan Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanıp 1982’de onaylanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliği, Anayasa’da teminat altına alınan temel hak ve özgürlüklere, ülkemiz tarafından kabul edilmiş uluslar arası sözleşmelere, anayasada ve uluslarası sözleşmelerde ifadesini bulan eşitlik, ayrımcılık yasağı gibi evrensel hukukun temel ilkelerine aykırı hükümler taşımasına rağmen insan onurunu hiçe sayan yasaklarıyla ve hukuka aykırı neticeleriyle birlikte maalesef halen yürürlüktedir. Gerek 657 Sayılı Kanunda, gerekse diğer bir başka kanunda, kamu görevlilerinin kılık kıyafetlerine yönelik hiçbir düzenleme mevcut değildir. Anayasanın 13’üncü maddesinde yer alan “temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” hükmüne rağmen söz konusu Yönetmelik kaynağını hiçbir kanundan almaksızın hüküm ifade etmeye daha doğrusu terör estirmeye devam etmektedir.
Bu itibarla kamuda kılık kıyafet sorununun nihai çözümü, sadece bir yönetmelik maddesinin değiştirilmesi meselesi olmayıp, tüm kamu çalışanlarını kapsaması açısından bahsi geçen Yönetmeliğin bütünüyle ortadan kaldırılması ve bunun yanında bu ve benzeri düzenlemelerle belirlenen kılık-kıyafet hükümlerine aykırı davranmayı disiplin suçu sayan 657 sayılı Kanunun 125/A-g maddesi ile ek 19’uncu maddenin de yürürlükten kaldırılmasıdır. Toplumun değer yargılarını hiçe sayarak kendi düşüncesini dayatmayı hak görenlere karşı da 657 sayılı Kanunda, kamu personelinin kendi tercihleri doğrultusunda belirledikleri kıyafetle kamu hizmeti sunabilmelerine imkân tanıyacak ve yönetmelik gibi idari düzenlemelerle yasak getirilmesini engelleyecek, özgürlüğün teminatı bir düzenleme gerçekleştirilmelidir. Anayasal güvenceye alınmalıdır.
Aynı şekilde kadın kamu çalışanları için getirilmesi düşünülen bu düzenlemeden emniyet, TSK mensupları ve hâkim-savcıların istisna tutulmasının mantığını ve gerekçesini anlamakta zorlandığımızı ifade etmeliyiz. Ayrımcılık, görevi ne olursa olsun hiçbir vatandaş istisna tutulmazsa, önlenebilir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun kamu çalışanlarının mesai saatlerinin Cuma günlerinde Cuma namazı vakitlerine göre düzenlenmemesini, anayasada güvence altına alınmış din ve inanç özgürlüğüne müdahale anlamına geldiğini belirterek Cuma günleri için Cuma namazı göz önüne alınarak mesai saati düzenlenmesini tavsiye ettiği bir ortamda, kamu çalışanları için Cuma namazı vaktinde mesai saatlerinin düzenlenmesine yönelik idari düzenleme ile aşılabilecek bir tedbirin öngörülmemiş olmasını bir eksiklik olarak görüyoruz.
Siyasi partilere üye olma yönündeki yasakların kaldırılması yerinde ve doğru bir uygulamadır. Ancak bu uygulamanın, yürüttüğü kamu görevinin niteliği gereği siyasi partilerin idari, mali ve hukuki denetimi konularda görev alanlar hariç tutulmak üzere tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde genişletilmesi, tüm kamu görevlilerine siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma hakkı getirilmesi noktasında tezahür etmesi gerektiği kanaatini taşıyoruz. Ayrıca memura grev hakkının tanınması gerektiğini belirtmek isteriz.
Yine Kamu Denetçiliği Kurumunca okullarda zorunlu karma eğitim uygulamasının kaldırılması noktasında tavsiye kararı aldığı bir ortamda, karma eğitim zorunluluğunun kaldırılması hususunda, Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan karma eğitim esasının kaldırılmasına yönelik bir düzenleme olmaması, eğitimin demokratikleştirilmesi noktasındaki beklentiyi boşa çıkarmıştır.