KAMU
Devletin Memur Açığı Var!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre; 2001 yılında 2 milyon 201 bin civarında olan kamu kesimi istihdamı, 2012 yılının sonunda yüzde 46'lık artışla 3 milyon 215 bin kişiye yükseldi. Akşam'da yer alan habere göre 2001 yılında kamu istihdamının toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 10,2 iken, 2013 yılı başında bu oran yüzde 13'e çıktı. Bu rakamlar ve oranlar aslında şunu gösteriyor; özellikle son beş yılda her beş kişiden biri devlet tarafından işe alındı. Kamudaki istihdam artışı özellikle 2011 ve 2012 yıllarında hız kazandı. Son beş yılda devlette işe giren 185 bin kişinin 174 bini, yani yaklaşık yüzde 94'ü son iki yılda işe girmiş. Son iki yılda devletin daha çok istihdam yaratmasının birtakım sebepleri var. Bunlardan en önemlileri; hükümetin son ekonomik krizin etkilerini kamuda istihdam yaratarak bir nebze olsun önlemeye çalışması ve toplumsal baskı karşısında 'KPSS mağdurları', 'atanamayan öğretmenler' gibi sorunları ortadan kaldırmayı hedeflemesi.
2.7 milyon olmalı
PEKİ, kamuda bu istihdam artışı devam eder mi? Bu sorunun yanıtı aslında rakamlarda gizli. En son Devlet Personel Başkanlığı'nın kendi internet sayfasında yayınladığı 17 Şubat 2013 tarihli istatistiklere göre; bugün dolu memur kadrosu 2 milyon 52 bin kişi. Aslında bu sayı 2 milyon 702 bin kişi olmalıydı. Yani, yine devletin kendi yayınladığı istatistiklere göre halen 650 bin kişilik boş kamu görevlisi kadrosu var.
Avukat alınmıyor
SON beş yıl ortalamalarına baktığımızda en fazla Milli Eğitim, Emniyet ve Diyanet kadrolarında artış olduğu görülmekte. 2013 ve 2014 yıllarında, diğer kadrolara da atamaların yapılacağı ve böylece memur sayısının artacağı tahmin ediliyor. Memur kadroları açısından en şanssız olanları 'avukatlık' ve 'genel idare hizmetleri' sınıfları. Devletin toplam 2500'e yakın avukata ihtiyacı varken, bu kadrolar boş ve doldurulmuyor. Ancak asıl trajik durum, genel idare hizmetleri sınıfında yaşanıyor. Bu grup içerisinde toplamda 675 bin kadro var bunun sadece 396 bin küsuru doldurulmuş. Boş kadro sayısı 279 bin rakamına ulaşmış.
Doluluk oranı yüzde 76
ŞU anda devletin memur kadrolarında yüzde 76 oranında doluluk söz konusu. Bu doluluk oranının, içinde bulunduğumuz yıl yüzde 85'lere kadar çıkacağı tahmin ediliyor. Kadro doluluğu en yüksek grup, eğitim ve öğretim hizmeti içinde yer alanlar, öğretmenler ve yüksek öğretim hocaları. Bu grupta kadroların doluluk oranı yüzde 94.
Personel gideri zirvede
BU rakamlar, kamu personel sistemindeki dönüşümü de özetler nitelikte. Kadrolu devlet memuru sayısı artarken, kamudaki işçi ve sözleşmeli personel sayılarında gözle görülür azalmalar var. Bütçe giderleri içerisinde 2009'un 12'nci ayında yüzde 8'lik payı bulunan kamu personel giderleri, 2012 yılı sonunda yüzde 24'e ulaştı. Bu oran 2006 yılından bu yana en yüksek seviyede.
279 bin kişilik kadroya 722 kişi atanırsa sorun olur
ATAMA mağduru olanlar genellikle idari hizmetler sınıfına girme koşulunu sağlayan gençler. Tahminlere göre, halen 350 bin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu genç, işsiz durumda. Genel idari hizmetler sınıfına girmeleri gereken bu gençler için en son kasım ayı atamalarında sadece 722 kadro verildi. Oysaki boş kadro sayısı 279 bin. Bu gençler şimdi isyan ediyor. Haklı olarak bu kadar boş kadro varken, neden yalnızca 722 kadro veriliyor sorusuna cevap arıyorlar.
Sürekli işçi sayısı azaldı
KAMUDA çalışan sözleşmeli sayısı son 10 yılda artış gösterdi. Bu dönemde sözleşmeli personel sayısı 92 bin kişi arttı. 2009 sonrasında ise, sözleşmeli personel sayısındaki artışın yavaşladığı görüldü. Kamuda "sürekli işçi" pozisyonunda çalışanların sayısında son on yılda azalma var. 2001 yılında 276 bin işçi varken, bu rakam 2012 yılının sonunda 152 bine geriledi. Bu azalmanın da devam edeceği beklenebilir.
Çocuklu kadınlar için erken emekliliğin kapısı aralandı
Doğum borçlanmasında konuşulanlar hayata geçirilirse kadınlara erken emeklilik kapısı açılacak
SON günlerde doğum teşvikleri çok konuşulmakta. Çalışma Bakanlığı kanadında doğum teşvikiyle ilgili önemli bir gelişme önümüzdeki günlerde gündemi meşgul edebilir. Konu 'doğum borçlanması'yla ilgili. İhtimallerden ilki sigorta öncesi yapılan doğumların da borçlanma kapsamına alınması. Böylece sigortalı kadınlarımız için daha fazla prim kazanmanın önü açılır ve daha erken emekli olmaları gündeme gelebilir. Bir diğer husus da çocuk sayısı ile emeklilik tarihi arasında ilişki kurabilecek düzenleme. Bu düzenlemeye göre doğum borçlanmasında sadece iki doğumun borçlanması şartı kalkabilir, 3 - 4 doğum için bile borçlanma yolu açılarak daha fazla prim kazanılması söz konusu olabilir. Ayrıca aynen askerlik borçlanmasında olduğu gibi, borçlanılan gün sayısı kadar sigortalılık başlangıcı öne çekilebilir.
Mevcut sistem nasıl işliyor?
SİGORTALI kadının doğumu borçlanabilmesi için doğumun işe başladıktan sonra yapılması şart. En fazla iki doğum (1.440 gün) borçlanılabiliyor. Bir diğer koşul da doğumlar arasında iki yıl geçmesi gerek.
Prim günü artacak
KONUŞULANLAR hayata geçerse hen prim kazanılması hem de sigortalılığın öne çekilmesi kadınlarımızın erken emekli olmalarını sağlar. Çocuk sayısı-emeklilik ilişkisi bu düzenlemelerle ortaya çıkacak. Şartlar esnetilerek erken emekliliğin önü açılacak