SENDİKA
Dershanelerle İlgili Rapor MEB'e Sunuldu
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce sendikamıza gönderilen 31.12.2013 tarih ve 4072187 sayılı yazı ile istenen 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre faaliyet gösteren özel dershanelerin özel öğretim kurumlarına dönüştürülme çalışmaları ile ilgili sendikamızın görüşlerini içeren rapor hazırlanarak MEB’e gönderilmiştir.
07 Ocak 2014, Salı
TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL MERKEZİNİN GÖRÜŞLERİ
Kamuoyunu bir süredir meşgul eden dershanelerin kapatılması tartışmaları, ne yazık ki, hem öğrencilerimizin hem de bu dershanelerde görev yapan öğretmenlerimizin heba edilmesi ile sonuçlanacak gibi gözükmektedir. Eğitim dışı amaç ve sebeplerle dershaneleri kapatmak hem ahlaki, hem de vicdani değildir. Dershanelerin kapatılması konusu Türkiye’nin eğitim gerçekleri çerçevesinde tartışılması gerekirken, maalesef siyasi tartışmalarla gündeme getirilmektedir. Siyasi saiklerle ve siyasi hesaplaşmalarla eğitimin meseleleri tartışılmamalıdır.
Dershanelerin ve etüt merkezlerinin kapatılması, kapatılan dershanelerin özel okula dönüşmesi ya da iki yıl içinde açık lise olması; okul olan dershaneye çek ya da kupon modeli gibi öneriler üzerinde dikkatlice düşünülmesi gereken konulardır. Nitekim dershanelerin kapatılmasına rağmen, okullardaki ve halk eğitimdeki kursların devam etmesi çocuklarımızın takviyeye ihtiyaç duyacağının da açık bir göstergesidir. Türk Eğitim Sen olarak sürekli ifade ettiğimiz gibi, sınav ve elemeye dayalı bir sistem olduğu sürece yarış da olacak; dolayısıyla öğrenciler takviye yöntemlere ihtiyaç duyacaktır. Dershanelere olan ihtiyacın ortadan kaldırılması düşünülmeden, dershanelerin kapatılması, merdiven altıdershanecilik faaliyetlerine de zemin hazırlayacaktır.
Dershane tartışmalarının tamamen siyasi ve konjonktürel olduğu işbaşındaki siyasi iktidarın döneminde dershane sayısı 2 binden 4 bine çıkmış olmasından da açıkça anlaşılmaktadır. Bugünkü koşullarda dershanelerin kapatılmasının akıl, mantık, izan dışı olduğu görülmektedir. Yasal olarak faaliyet gösteren 4 bin dershanenin dışında, 2 bin de illegal faaliyet gösteren dershanenin varlığı da tüm kamuoyunun malumudur. Dershanelerin kapatılması sağlıklı işleyen bir yapının, tamamen illegal bir yapıya dönüşmesine yol açacaktır. Böyle bir durumda tamamen denetimsiz, ne yaptığı belli olmayan dershanecilik faaliyetleri ile karşı karşıya kalacağımız açıktır.
Dershanelerin özel eğitim kurumuna dönüştürülmesinin planlandığı bilinmektedir. Türk Eğitim Sen olarak öncelikle bu tercihin dershane sahiplerine bırakılması gerektiğine inanıyoruz. Yani isteyen dershane sahibi dershanesini özel okula dönüştürmeli, istemeyenler ise dershane olarak kalmaya devam etmelidir. Bu konuda bir zorlama olmamalıdır. Aksi tutum anayasal bir hak olan teşebbüs hürriyetine de aykırıbir tutum olacaktır.
Türkiye’de özel okulun bir ihtiyaç olup olmadığı ayrıca tartışılması gereken bir husustur. Çünkü ülkemizdeki mevcut özel okulların doluluk oranı yüzde 40 civarındadır. Özel okul ihtiyacı bulunsa mevcut okulların yüzde 100 kapasite ile çalışmasıgerekirdi. Öte yandan halkımızın ekonomik durumu göz önüne alındığında, bir miktar devlet katkısı sağlansa bile olsa özel okul masrafının karşılanamayacağıortadadır. Türkiye’de özel okulların fiyatı 10 bin TL’den başladığıdüşünüldüğünde, kamuoyuna yansıyan bilgilere göre 1500 TL devlet katkısı olsa bile geriye kalan 8500 TL’nin asgari ücretli, dar gelirli, memur, işçi gibi kesimler tarafından ödenebilmesi mümkün değildir.
Dershanelerin önemli bir istihdam kapısı olduğu, dershanelerde görev yapan öğretmenlerin ve diğer çalışanların, dershanelerin kapatılması ile işsizler ordusuna dahil olacakları da bir vakıadır. Kamuoyunda kapatılan dershane öğretmenlerinin sınavsız olarak MEB’de istihdam edileceği ile ilgili söylentiler dolaşmaktadır. Bir yanda yüzbinlerce öğretmen atama beklerken böyle bir uygulama kabul edilemez. Bunun düşünülmesi bile atama bekleyen öğretmenlerimize haksızlıktır. Dershane öğretmenlerinin MEB’e entegrasyonu atama bekleyen öğretmenlerle birlikte girecekleri KPSS sınavı ile olmalı, bunun dışında bir alternatif düşünülmemelidir. Dolayısıyla dershanelerin kapatılmasının yeni işsizler ordusu yaratacağı hesap edilmelidir.
Sonuç olarak,
1) Dershaneler kanunlarla kurulmuştur. Anayasamız da buna destek vermektedir. Anayasa’da mülkiyet hakkı vardır. Dershanelerin kurulması da mülkiyet hakkı olarak değerlendirilmelidir. Alınan tek taraflı karar, mülkiyet ve ticari teşebbüs hakkı gibi demokratik kazanımlara zarar verecektir.
2) Dershaneleri ihtiyaç olmaktan çıkarmak için eğitim sistemi içerisinde köklü tedbirler almak gerekmektedir. Dershaneleri ihtiyaç olmaktan çıkarmadan yapılacak kapatmalar, gerçek anlamda dershaneleri kapatmayacak, kayıt dışı ve korsan hale getirecektir. Halbuki yarış ortadan kalkarsa dershaneler de kendiliğinden kapanacaktır.
3) Dershanelerin, şu anda yapılmak istendiği gibi siyasi saiklerle kapatılmasıdurumunda, hem iç hukukunuzda, hem de AİHM’de ciddi davalarla muhatap olunacağıbilinmelidir. T.C. Devletinin kör dövüşü ve yanlış kararlar nedeniyle dershane sahiplerine milyarlarca TL ödemek zorunda kalabileceği de hesaba katılmalıdır.
4) Dershanelerin özel eğitim kurumuna dönüştürülmesi konusunda tercih dershane sahiplerine bırakılmalıdır. Yani isteyen dershane sahibi dershanesini özel okula dönüştürmeli, istemeyenler ise dershane olarak faaliyet göstermeye devam etmelidir. Bu konuda bir zorlama yapılmamalıdır.
5) Dershane öğretmenlerinin MEB’e entegrasyonu konusunda atama bekleyen öğretmenlerimize haksızlık anlamına gelecek uygulamalardan uzak durulmalı, bu öğretmenler atama bekleyen öğretmenlerle birlikte KPSS sınavına girmeli ve başarılı olanların ataması yapılmalıdır.