SENDİKA
Darbelerin En Büyük Mağduru Gençlerdir
Genç Memur-Sen, 12 Eylül darbesinin yıldönümünde Ankara Radyosu önünde darbeyi protesto etti. Genç Memur-Sen Başkanı Eyüp Beyhan, "12 Eylül'le ilgili açılan davayı önemsiyoruz. Sonuçları ülkemiz ve genç kuşak için oldukça önemlidir. Biz, 12 Eylül'ün 33. yıldönümünde yaşananları yeniden hatırlatarak, tarihi hafızamızdaki kirli teşebbüslerin bir daha yaşanmaması için buradayız, açılan davanın takipçisi olacağız. Herkes unutabilir ama biz genç nesiller asla unutamayız, unutmamalıyız, unutturmamalıyız!" dedi.
Sendika adına açıklama yapan Başkan Eyüp Beyhan, bugün Ankara Radyosu'nun önünde basın açıklaması yapmalarının tarihi bir anlamı olduğuna dikkat çekti. Darbecilerin 27 Mayıs 1960'da, 12 Mart 1971'de ve 12 Eylül 1980'de darbe bildirilerini Ankara Radyosu'ndan okuduklarını hatırlatan Beyhan, "12 Mart muhtırası hariç darbe bildirilerini gece yarısı okudular, 27 Nisan e-muhtıra bildirisini internete saat 23.17'de koydular. Darbeciler karanlığı seviyor, çünkü aydınlıktan korkuyorlar. Darbeciler bildirilerini karanlıkta okuyor, çünkü milletten utanıyorlar, meşru bir iş yapmadıklarını biliyorlar. Darbeciler yaptıklarının hesabın darbe naraları attıkları mekan olan Ankara Radyosu'nun tam karşısındaki Ankara Adliyesi'nde veriyorlar. İlahi adalet böyle bir şeydir." diye konuştu.
"12 Eylül Genç Kuşağa Yapılmış Bir Darbedir"
Beyhan, şu ifadeleri kullandı: "12 Eylül bizce genç kuşağa ve geleceğine yönelik yapılmış bir darbedir. Bu darbe gerçek ve derin yüzüyle ülkemizin genç zihinlerinin daha 18-20 yaşlarında travmalarla malül bir kuşağa dönüşmesi için yapıldığına inanıyoruz. Çünkü ülkemizin 12 Eylül'den bir gün önceki Üniversite ve genç kuşak tablosuna baktığımızda dinamik, ülkenin geleceğine ilişkin kaygılar taşıyan, irade koyabilen bir kuşakla karşılaşıyoruz. Tüm darbelerde olduğu gibi bu darbede de gelecek genç kuşakların özgür ve kendi iradeleriyle ülke sorunlarına karşı inisiyatif alabilecek kişiliklerini travmatik hale getirilmek istenmiştir."
On yıllar boyunca genç kuşağın sağ-sol ve benzeri çatışma ve kamplaşmalarla bloklaştıran derin darbeci zihniyet, şartların olgunlaşması için binlerce gencin sokak çatışmalarında heba edildiğini aktaran Beyhan, gençlerin hapislerde çürütüldüğünü ve birçoğunu da masum olmasına rağmen darağaçlarında idam ettiklerini dile getirerek, bazı gençlerin yaşı küçük olduğu için darbeci terminatörlerce yaşları büyütülüp idam edildiğinin altını çizdi.
"12 Eylül'ün 33. Yıldönümünde Yaşananları Hatırlatıyoruz"
Bugün bu canilerin biyolojik olarak son kalıntıları yargı önünde hesap verdiğine işaret eden Beyhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak biyolojik kalıntılarının hesap vermesi yetmez, 12 Eylül'ün tüm izleri, mikro organizmalarına kadar ortadan kaldırılmazsa, yeniden canlanabilme ihtimal ve tehlikesi hala vardır. Onun için 12 Eylül'le ilgili açılan davayı önemsiyoruz. Sonuçları ülkemiz ve genç kuşak için oldukça önemlidir. Biz, 12 Eylül'ün 33. Yıldönümünde yaşananları yeniden hatırlatarak, tarihi hafızamızdaki kirli teşebbüslerin bir daha yaşanmaması için buradayız, açılan davanın takipçisi olacağız. Herkes unutabilir ama biz genç nesiller asla unutamayız, unutmamalıyız, unutturmamalıyız!
Çok uzun olmayan demokrasi tarihimiz hala darbelerin, muhtıraların kalıcı ve derin izlerini taşıyor. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan2007; özgürlüklerin askıya alındığı, antidemokratik süreçlerin yaşandığı karanlık dönemler… Bu kara dönemlerin bir daha yaşanmaması için, bugün davaları süren darbecilerin sivil ayağı, ekonomi ayağı ve medya ayağının da adalet önünde hesap vermesini istiyoruz."
Beyhan, büyük beklenti yıllardır özlemini duyulan demokratik bir anayasa ile darbeler döneminin tamamen kapatılması olduğunu belirterek, ayrıca darbeler döneminde yürürlüğe konan anti demokratik tüm kanun, kararname, tüzük, yönetmelik ve uygulamaların kaldırılması, darbelerin izlerinin silinmesi gerektiğini ifade etti. kaynak:memursen.org.tr