KAMU
Bürokratların çetin imtihan konuları ve sınıfta kalanlar
Bırakın zor konuları bazen çok basit konulardan dahi sınavdan kalınabilmektedir. Hele beklenmedik ve kapasite üzeri yükselen makamlar buralarda kalmak için değişik sınav konuları oluşturmaktadır. Maddeler halinde imtihan konularını açıklayarak imtihanda ne kadar başarılı olunduğunu açıklayacağız.
Makam odaları ile imtihan
Bugünlerin moda imtihan sorusu makam değişimlerinde makam odalarının değişimidir. Hele ödenek soru yoksa, makam yükselmelerinde makam odalarının yenilenmesi ve tefrişatı klasik imtihan konusu olmaktadır. Makamı değişip de makam odasını değiştirmeyenler kendilerini kötü hisseder hale gelmektedir.
Makam katları ve odaları aynı zamanda memurların motivasyonlarını kırmanın da önemli bir aracıdır. Öyle her elini kolunu sallayan makam katına rahatça girememelidir. Memur bu kata çıkmanın ayrıcalık olduğunu hissetmelidir.
2015 yılında büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde doğrudan temin limitinin 50.385 TL’ye yükselmiş olması makam odası değiştirme hırsını daha da arttırmıştır. Ülkenin gelmiş olduğu refah seviyesi kamu kurumlarında kendini çok net bir şekilde göstermektedir. Yani bu tür harcamalarda ödenek sorunu olmadığı için ve doğrudan temin harcamalarında da ilan vb. süreç işlemediğinden bu imtihan konusunda oldukça rahat davranış sergilenmektedir. Sınav esnasında hocanın sınıfı terk ederek inisiyatifi öğrencilere bırakması halini düşünün. Manzara hemen hemen aynıdır.
Bazen doğrudan temin limiti yeterli olmadığı için böl parçala yöntemi sıklıkla kullanılmaktadır. Biz bunları anlatırken dikkatli okuyucularımızın bu anlatılanların tamamının kendi kurumlarında yapıldığı gözlerinin önüne gelecektir. Maalesef bu imtihan konusundan geçen bürokrat sayısı oldukça azdır.
Sekreter ve danışmanla imtihan
Bu imtihan konusu da oldukça çetindir. Makamlar yükseldikçe sekreter sayısının artması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bir de danışman çalıştırma hastalığı sari bir hastalık gibi yayılmaktadır. Bakan danışmanı olurda müsteşar, başkan, genel müdür vb. danışmanları olmaz mı? Elbette olacaktır. Çünkü, dönem profesyonellik dönemidir. Müsteşar her şeyi nasıl bilsin. Elbette ona konuları izah edecek bir danışman olmalıdır. Müsteşarın danışmanı olur da genel müdürün danışmanı olmaz mı? Tabii ki olacak. Genel müdür her şeyi bilemez. Ona sık sık bilgi notu hazırlayacak bir danışman olmalıdır ki konuları rahat kavrayabilsin.
Özellikle her işten anladığı için her göreve talip olan işportacı idareciler, sıklıkla danışman ve çok sayıda sekreter kullanırlar. Bunlar işten anlamadıkları için emrinde çalışan danışmanlar vasıtasıyla her konuda sürekli bilgi notu isterler. Yine amirlerine karşı yağcılıktan zaman bulup ta kendilerini yetiştirme zahmetinde bulunmadıkları için yaptıkları işlerden de anlamazlar. Ayrıca, yazı yazma kabiliyetleri de olmadığı için emrinde çalıştırdıkları danışmanlardan basit veya zor olan her konuyla ilgili sürekli bilgi notu isterler. Birde bunlar sürekli iş takibi yaparlar. Maalesef aranan yönetici tiplemesi sürekli iş takibi ve temsille zaman geçirenlerdir.
Haklarını yemeyelim bunların gözü son derece karadır. İmza atmaktan hiç korkmazlar. O yüzden amirleri bunları çok severler. Nasıl olsa teftiş vb. şeylerde kalktı sayılır, öyleyse korkmaya gerek var mı?
Makam araçlarıyla imtihan
Tasarruf tedbirleriyle ilgili 2007/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi'nde resmi araçların nasıl kullanılacağı çok net bir şekilde belirtilmiştir. Ancak, uygulamanın hiç de genelgede yer aldığı şekliyle olmadığı cümlenin malumudur ve kimsenin de bu konudan bir rahatsızlığı yoktur. Başbakanlık Genelgesi'nde ne yazarsa yazsın herkes bildiğini okumaktadır. Öyle bürokratlar var ki kamuya ait her şeyi kendi özel eşyasından daha titiz kullanır ve kullandırır. Üzülerek belirtmek gerekir ki kamuda bunların sayısı oldukça azaldı. Maalesef kamuda iyilerden ziyade kötüler emsal olmaya başladı.
Genelgeye göre, bırakın genel müdürler ve eşitlerinin hizmet aracıyla sabah akşam görev yerine gelip gitmesini, Genelgede ikametgahları ile görev yerleri arasındaki sadece sabah-akşam geliş ve gidiş yapacak unvanların her birinin birer makam aracı birer de makam şoförü bulunmaktadır. Hatta hizmet araçları bazı bürokratların çocuklarının servis aracı olarak dahi kullanılmaya başlanmıştır. Kimsenin mevzuattan çekindiği filan da yoktur.
Bazı makam sahipleri kendilerini o kadar ağır hissetmektedirler ki yerli araçlar bu kişileri taşıyamaz hale gelmiştir. Bu makam sahiplerini Audi A-6 marka araçlardan başkası taşıyamaz hale gelmiştir. Üzüm üzüme baka baka karardığı için de kamu kurumlarının üst düzey bürokratları açık yasağa rağmen bir yolunu bularak lüks araçları makam aracı olarak kullanmaktadırlar.
Bu konudaki suiistimali önlemek için çıkarılan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği dahi çare olamamıştır. Bu tebliğe göre, kurumlar mali kaynaklarının değerlendirilmesinde faiz veya kâr payı dışında ayni ya da nakdi herhangi bir menfaat temin edemez. Bu kadar açık ifadeye rağmen kamu bankaları bürokratlara hala lüks araç temin etmeye devam ediyorlar.
Kurum yöneticileri başka kurumların yöneticilerinin araçlarına bakarak Destek Hizmetleri Daire Başkanlarına aynı araçlardan istediklerini belirtirler. Formül bulmak destek daire başkanlarının işidir ve formül bulamayan gider. Her zorluk, sınırları zorlayarak çözüm buldurur. Çözümün hukuki veya gayri hukuki olmasının hiçbir önemi yoktur. Maalesef bu imtihan konusundan geçen bürokrat sayısı da oldukça azdır.
Temsil harcamasıyla imtihan
Belirli makamlarda bulunan kamu görevlilerinin temsil ve ağırlama harcaması yapması kaçınılmazdır ve bu konuda kimse suçlanamaz ve kınanamaz. Zaten makul ölçülerde yapılan bu harcamalara kimsenin bir şey dediği de yoktur. Ancak, öyle kamu kurumları var ki bunların kullandığı temsil ve harcama giderleri dudak uçuklatabilmektedir. İşte sıkıntı bu tür kurumlarda ortaya çıkmaktadır. Şayet bir kamu kurumundaki temsil ve ağırlama harcaması bakanların kullanmış olduğu temsil ve ağırlama harcamasından kıyaslanamayacak şekilde fazlaysa bu konuya el atılması kaçınılmazdır.
Kamu kurumlarındaki en belirsiz konulardan birisi maalesef temsil ve ağırlama harcamalarıdır. Bu konuda kamu kurumlarının çıkardıkları yönetmeliklerde bazı ifadelere rastlıyoruz ama bunların son derece yetersiz olduğu görülmektedir. Halbuki bu konuda detaylı bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu bilinen bir gerçektir. Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun temsil giderleri ve yönetmeliği başlıklı 179'uncu maddesi gereğince Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın yaklaşık 49 yıldır çıkarması gereken bir yönetmeliği çıkarmaması da ayrı bir garabettir.
Bu çerçevede kamu kurumlarının bütçeleri içerisinde temsil harcamaları önemli bir kalem tutmaya başlamıştır. Özellikle kendi bütçelerini kendileri yapan kurumların bütçelerinde bu harcamalar önemli bir yer tutmaya başlamış ve temsil ve ağırlamanın yanına bir de tanıtım ilave edilerek harcamalar kamufle edilmeye çalışılmaktadır. Zaman zaman konuyla ilgili olarak milletvekilleri tarafından verilen soru önergelerine verilen cevaplara bakıldığında ölçünün nasıl kaçırıldığı açıkça görülmektedir. Basına da yansıyan soru önergelerine verilen cevaplar konunun üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini açıkça göstermektedir.
Mevzuatın amir hükmü olmasına rağmen Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı'nın görevini yerine getirmemesi neticesinde bu harcamaların nasıl yapılacağına ilişkin ciddi bir esas ve usul olmaması bu konudaki başıboşluğu ortaya çıkarmaktadır. Bizim gibi ülkelerde ciddi bir yoksul kesim olduğu dikkate alındığında niçin bu konuyla ilgili ciddi bir mevzuat düzenlemesi yapılarak bu konudaki usulsüzlüklerin önüne geçilmediği de, üzerinde durulması gereken önemli bir soru işaretidir. Bu sınav konusundan da geçen bürokrat sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Yaptığımızdan ve yapmamız gerekip te yapmadığımızdan da sorumlu olduğumuz imtihan bir an olsun aklımızdan çıkmamalıdır. Unutulmamalıdır ki her anımız imtihandır vesselam. Yeni Şafak Ahmet Ünlü