SENDİKA
'Bu Devlet Kimsenin Babasının Çiftliği Değildir'
“İstanbul çalınmadı, İstanbul fethedildi.”
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Mustafa Kavlu’nun açılış konuşmasından sonra söz alarak katılımcılara hitap eden Genel Başkan İsmail Koncuk, “İstanbul’un fethinin 562. yıldönümü nedeniyle kahraman ecdadımızı rahmetle anıyorum. Allah onlardan bin kere razı olsun” dedi.
Koncuk konuşmasında; “Son zamanlarda ‘biz Osmanlıyız’ diye ortalıkta gezenleri görüyoruz. Allah’a şükür biz de Osmanlıyız, Selçukluyuz ve bununla övünüyoruz. Ve yine Allah’a şükür ki Müslümanız Türk’üz… Fakat sadece Osmanlıyız demek yetmez, o kahraman ecdada layık olmak gerekir. Osmanlı nasıl İstanbul’u fethetti, bunu iyi anlamak ve ruhu yaşatmak lazımdır. Bizim ecdadımız, savaş zamanında dahi düşmanın bağına girdiğinde, yediği üzümün parasını asmasına bıraktı. İşte böylesi asil bir ruh, Müslümanın malını çalmak bir yana, düşmanın malını bile çalmayan, ona dahi saygı gösteren bir ecdat ancak İstanbul’u fethedebilirdi. O ecdat ki, Hz. Peygamber Efendimiz’in övgüsüne mazhar olmuş bir ecdattır. Fatih Sultan Mehmet Han ve onun güzel askerleri, Hz. Peygamber Efendimiz’in, yani yüce Allah’ın ‘bu dünyayı yüzü suyu hürmetine yarattım’ dediği iki Cihan Güneşi’nin İstanbul övgüsüne mazhar olmuştur.
Evet İstanbul çalınmadı, İstanbul fethedildi. Ecdadımız, İstanbul’un arsalarını birilerine peşkeş çekmedi. Allah için, İlay-ı Kelimatullah için ve bu millet için bir çağı kapatıp yeni bir çağı açtı. İstanbul, birileri tarafından bugün yağmalansın diye fethedilmedi. Bu sebeple Osmanlıyız demek yetmez. Osmanlıyız deme hakkını önce kazanacaksın. Ahlakınla, duruşunla, şerefli bir insan olarak önce hakedeceksin bu sözü söylemeyi. Osman Bey’i, Orhan Bey’i, Ertuğrul Gazi’yi, Şeyh Edebali’yi, Fatih Sultan Mehmet’i yani Osmanlıyı temsil ettiğini ifade etmek her babayiğidin harcı değildir. Ama bizler Osmanlıyız, Selçukluyuz ve çok şükür ki, Türk olarak yaratılmışız.”
“İlkeli, kararlı, cesur sendikacılığın tek adresi”
Türkiye Kamu-Sen’in Türkiye’nin en güzide STK’larından biri olduğunu belirten Koncuk; “Milletimizin hangi konuda bir rahatsızlığı varsa, o konuda tepki oluşturan, kamu çalışanlarının ekonomik sosyal hakları ile ilgili sözünü söylemekten esirgemeyen, korkmayan, gözünü kırpmayan bir sendikal anlayışın Türkiye’de tek temsilcisiyiz. Türkiye Kamu-Sen’i her zaman ilkeli, kararlı, cesur sendikacılığın tek adresi diye tanımladım. Bundan sonrada hep böyle bilinecek.” dedi.
“Bunların tepelerindeki ağa babaları ne derse desin, ne yaparsa yapsın bizim hala 450 bin üyemiz var. İnancı ve ahlakı yıkabilecek, fazileti yok edebilecek hiçbir anlayışı tanımıyoruz” diyen Koncuk; “Son 13 yılımıza bakıldığında, kimseden bir makam, mevki talebimiz oldu mu? Kesinlikle olmadı. Kimsenin malında mülkünde Allah’a şükür ki gözümüz olmadı. Kimse bizi bunlarla sorgulayamaz. 13 yıldır bize ikinci sınıf insan muamelesi yapan bir siyasal iktidar var. Biz bu muameleyi hak edecek ne yaptık? Müdürlükten atılmayı hak edecek ne yaptık? Bizim arkadaşlarımız müdür oldukları zaman okullarında yatarlar neredeyse. O kadar da görevine sadıktır ve sorumluluğunun şuurundadır. Binlerce arkadaşımız adeta infaz edildi. Müdür yardımcılığından, şube müdürlüğünden vb. alınan arkadaşlarımıza sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nda değil, bütün kurum ve kuruluşlarda şahit olduk. Mesela bakın hastanelere Türk Sağlık-Sen üye bir tane başhekimimiz kalmadı. Diğer kurumlar da bundan farklı değildir. Nereye gitseniz, bir işiniz olsa, hangi sendikanın üyesisiniz, diyorlar. Türkiye Kamu-Sen üyesi isen, önce sendikanı değiştir, diyorlar. Maalesef bazıları da üye oluyor. İktidar çevreleri tüm güçleri ile Türkiye Kamu-Sen’i yok etmeye çalışıyor. Türkiye Kamu-Sen’i yok edebilirler mi? Bunlar ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Bunların tepelerindeki ağa babaları ne derse desin, ne yaparsa yapsın bizim hala 450 bin üyemiz var. İnancı ve ahlakı yıkabilecek, fazileti yok edebilecek hiçbir anlayışı tanımıyoruz. Onun için Türkiye Kamu-Sen’in varlığı, hem kamu çalışanları için hem de evlatlarımızın geleceği açısından çok önemlidir. Biz bu konuda mücadelemizi yapacağız. Hastanede, postanede her kurumda bu ahlaki bu anlayışı görüyorsunuz.
Adamlar övünüyorlar MEB’de 310 bin üyeye ulaştıkları için, Bir milyon üyeye de ulaşsanız bir anlam ifade etmiyorsunuz. Çünkü bunlar kartondan kuleler. Bizim gibi mücadelelerle bir yerlere gelmemişler. Bir fiske ile devrilecekler. Ben 8 Haziran tarihinden kendi adıma korkmuyorum, teşkilatım adına da korkmuyorum sadece milletim adına korkuyorum. Yanlış bir sonuç çıkmasından milletimizin geleceği adına, bu devletin ali menfaatleri adına korkuyorum. İnşallah o korkumuz sevince dönüşecektir. Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Ama sorumluluğumuzu en iyi şekilde yerine getirmemiz lazım.” dedi.
“Sen siyasi bir aktör değilsin ki! Sen tarafsızlık yeminini yapmış bir insansın”
Cumhurbaşkanının tarafsızlığını yitirdiğini söyleyen Koncuk; “Dün Sayın Cumhurbaşkanı Adana’ya geldi. 17:30 gibi miting yaptı imamlara mesaj çekmişler. Diyor ki mesajda; ‘saat 14.00 itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın mitingine katılmak üzere idari izinlisiniz’ yazıyor. Sen nasıl bir din adamısın? Sen şimdi ikindi namazını farz olmaktan mı çıkardın? Adana’da 16.32’de ikindi namazı kılınıyor. Hiçbir camide imam yok. Birkaç cesur imam kalmış olabilir. Bunu başka bir siyasi parti yapsa ya da başka bir siyasi partinin döneminde olsa ben neler söylenebileceğini düşünmek dahi istemiyorum. Ama bu dönemde her şey mübah oldu. Maalesef Sayın Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor. Oysa ki o makamdaki siyasi bir aktör değildir. Sayın Cumhurbaşkanı da namus ve şerefi üzerine tarafsızlık yemini yapmış bir insandır. Fakat üzülerek görüyoruz ki, sayın Erdoğan tarafsızlığını koruyamamaktadır.
Ülkemizin birikimleri heba edilmektedir. Türkiye’de iş nefsileşmiştir. Sadece kendi nefsi için yaşayanlar için hukukun ve insan haklarının kıymeti yoktur. Mevcut düzenin sahipleri için, sadece kendi değirmenine su taşıyacak köleler lazım. Mesele budur. Bu bir zillettir. Elhamdülillah Müslümanım, Türk’üm diyen hatta bırakın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin saygı değer bir vatandaşıyım diyen her bir fert açısından bu bir zillettir. Buna boyun eğmek, sineye çekmek de ağır bir zillettir. Ülkemiz adına üzülüyoruz, iyi şeyler olmuyor. Bakın işte Diyanet İşleri Bakanlığı siyasallaşmış hem de hiç olmadığı kadar siyasallaşmıştır. Biz eskiden de siyasi iktidarları gördük ama siyasallaşmanın bu kadar derin yaşandığı bir dönemi hiç görmedik. İnsanların bu kadar ayrıştırıldığı, ötekileştirildiği bir dönemi hiç görmedik.” dedi.
“Bu devlet kimsenin babasından kalmadı.”
Bu ülkenin şehit kanları ile vatan yapıldığına vurgu yapan Koncuk; “Biz vatanseveriz, varlığımızı adadığımız milletimizi çok seviyoruz. Allah’ın izniyle böyle doğduk böyle de öleceğiz. Değerlerimizi korumak için yılmadan mücadele vermek zorundayız. Ahlaksızlığa, namussuzluğa boyun bükemeyiz. Biz daha kötü dönemleri iliklerimize kadar yaşadık. Kimseye eyvallah etmedik. Egosundan başka hiçbir derdi olmayan, namussuz, hırsız bazı adamlar bu ülkede genel müdür, il müdürü olurken; bu ülkenin çalışkan ve onurlu insanlarına ikinci sınıf adam muamelesi yapılıyorsa ben bunu hazmetmem. Bu devlet kimseye babasından miras kalmadı. Bu ülke, şehit kanları ile vatan yapıldı. Ülkeyi v ekamu kurumlarını idare edenlere sesleniyorum: Hangi makamda olursa olsun herkes haddini ve yetkilerinin sınırlarını bilmek zorundadır. Sen orman kanunlarını uyguluyorsan birileri de sana orman kanunlarını uygular. Herkes aklını başına almalıdır.
Türkiye hukuk içerisinde kalsın. Türkiye kuvvetler ayrılığının sonuna kadar yaşandığı bir ülke olsun. İnsanların siyasi görüşlerinden dolayı yargılanmadığı, aşağılanmadığı bir ülke olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her bir vatandaşı mezhebi, meşrebi, siyasal anlayışı ne olursa olsun saygı değer kabul edilsin. İşte bunun mücadelesindeyiz” şeklinde konuştu