KAMU
Bölge farkı memurun aldığı maaşa ne kadar etki eder?
Özellikle Teknik Hizmetler Sınıfı ile Sağlık Hizmetleri Sınıfı'nda görev yapan personellerin maaşlarına Kalkınmada Öncelikli Bölgelere göre ödenen ek tazminat nedeniyle önemli tutarda maaş farkı sağlanmaktadır. Ek tazminatların hangi unvanlı personele ve hangi tutarda ödeneceği yan ödeme kararnamesinde tespit edilmiştir.
Yan ödeme kararnamesinin ekinde yer alan Kalkınmada Öncelikli Yörelerin dereceleri 7 bölgeye ayrılmıştır ve tazminatlar bölgelere göre farklılık oluşturmaktadır.Buna göre; Sağlık Hizmetleri Sınıfı'nda görev yapan uzman tabiplere 7. Bölge için ödenen ek tazminat 9500*0,079308*%90 = 678 TL, pratisyen tabiplere ise 9500*0,079308*% 50 = 376,7 TL tutarındadır.
Veteriner hekimlere 7. Bölge için ödenen ek tazminat ise 9500*0,079308*% 70 = 527 TL tutarındadır. Yine Teknik Hizmetler Sınıfında görev yapan mühendislere 7. Bölge için ödenen ek tazminat ise 9500*0,079308* % 35= 263,6 TL tutarındadır. Bu hizmet sınıfında çalışanlara ödenecek azami ek ödeme tutarı en yüksek devlet memuru maaşının % 70’i oranındadır.
Ek tazminat ödemesinde en düşük tazminat 1. Bölge için en yüksek tazminat ise 7. Bölge için belirlenmiştir. Yani bölge derecesi yükseldikçe ödenen ek tazminat oranı da yükselmektedir. Benzer ödemelerin niçin başka hizmet sınıfları için belirlenmediği sorusunun sorulması gerekmektedir. Ümit ederiz ki bu soruyu soranlar çıkar.
Düşük ücretli memurlara yapılan haksızlık hala çözülmedi
Daha önce bu konuyu gündeme getirmemize rağmen hala bir adım atılmamış olması üzüntü vericidir. Konuyu tekrar açıklayalım.
Düşük ücretli memurların bazı ödemelerinden yapılan kesintiler 666 sayılı KHK ile devam ettirilirken yüksek maaşlı personelden kesilmemeye başlandı. Halbuki 666 sayılı KHK ile yüksek unvanlı personelin maaşında ciddi iyileştirmeler olmuştu. İsterseniz bu işin nasıl olduğunu açıklayalım.
657 sayılı Kanun'un 152’nci maddesinde devlet memurlarına ödenen zam ve tazminatlar detaylı bir şekilde açıklanarak zam ve tazminatlardan hangi kesintilerin hangi hallerde ve ne oranda kesileceği düzenlenmiştir. Bu çerçevede maddenin ortak hükümler bölümünde ise şu ifadelere yer verilmiştir.
“Bu zam ve tazminatlara hak kazanmada ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. Ancak;
a) Sağlık kurulu raporu üzerine verilen hastalık izinleri,
b) Kanser, verem ve akıl hastalıkları gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığa yakalananların kullandığı hastalık izinleri,
c) Hastalıkları sebebiyle resmi yataklı tedavi kurumlarında yatarak tedavi gördükleri tedavi süreleri,
hariç olmak üzere bir takvim yılı içinde kullanılan hastalık izin süreleri toplamının 7 günü aşması halinde, aşan sürelere isabet eden zam ve tazminatlar % 25 eksik ödenir.”
Bu hükme göre, devlet memurlarının bir takvim yılı içerisinde kullandıkları hastalık izni süreleri toplamının 7 günü aşması halinde, aşan sürelere isabet eden zam ve tazminatlar % 25 eksik ödenmektedir.
Hal böyle iken 666 sayılı KHK ile birlikte düşük ücret alan memurlar hakkında yukarıdaki hüküm uygulanırken yüksek ücret alan memur hakkında ise yukarıdaki hüküm uygulanmamaktadır. Çünkü, 666 sayılı KHK ile yüksek ücret alan memurların maaş hesaplama yöntemi kökten değişmiş ve bunların maaşlarını ücret ve tazminat göstergeleri belirler hale gelmiştir.
Bunların aldıkları sağlık raporları nedeniyle zam ve tazminatlarında kesinti olsa dahi zam ve tazminatların maaş ödemesine etkisi kalktığı için bir anlamı olmayacaktır. Böyle olunca da yüksek ücret alan memurlar hastalık raporu alsalar da maaşlarında herhangi bir kesinti olmamaktadır.
Örnekle açıklamak gerekirse VHKİ olarak görev yapan bir personelin bir yıl içerisinde almış olduğu sağlık raporlarının 8 inci gününden itibaren zam ve tazminatları % 25 eksik ödenirken, Genel Müdür olarak görev yapanların maaşlarının hesaplama yöntemi 666 sayılı KHK ile değiştiğinden Genel Müdürlerin almış olduğu raporlar nedeniyle maaşlarında herhangi bir kesinti olmayacaktır. Bu durumun adalet duygusunu zedelediğinde şüphe olmasa gerektir. Ümit ederiz ki bu durumu düzeltecek birileri çıkar.
40 yıl kamu konutunda oturan memur var mıdır?
Bu köşede, bazı memurlara yıllarca lojmanlarda oturma imkanı verilirken gariban memurların nasıl mahrum edildiğini izah etmeye çalıştık. Ancak, bir arpa boyu mesafe alamadık.
Birçok kamu personelinin çok sayıda evi olmasına rağmen evini kiraya vererek görev tahsisli lojmanda oturmaktadır. Lojmanların amacı evi olmayan memurlara imkân sağlayarak onların mağduriyetlerinin bir nebze olsa da giderilmesini sağlamaktır. Ancak uygulamada çivinin çıktığını ve amaç dışı uygulamaların istisnadan ziyade esas olduğunu görüyoruz. Daha da vahimi ise bu durumun rahatsızlık oluşturmamasıdır. Eğer bir memur, 40 yıl lojmanda oturabilirken diğer memurların bu imkandan memuriyeti boyunca yararlanamaması bir rahatsızlık oluşturmuyorsa diyecek bir şey olmadığını düşünüyoruz.
Lojmanda oturamayan düşük gelirli memurlara konut yardımı verilmeli
Şayet kamu vicdanını bu kadar rahatsız eden mevzuatta değişiklik yapılarak çözüm getirilmezse lojmanda oturamayan ve evi olmayan düşük ücretli memurlara konut yardımı yapılmalıdır. Evi olduğu halde lojmanda oturarak kendi evini kiraya veren memurlara böyle bir hak verilmesi ve hiç kimsenin de bu durumdan şikayetçi olmaması en azından vicdan sahiplerinin vicdanını yaralar diye düşünüyorum. Yeni Şafak Ahmet Ünlü