KAMU
Binlerce personelin mal bildiriminde doğru bildiği yanlışlar
Bu yanlışların yaptırımı çok ağır olduğu için memurların bu konuda çok dikkatli olması gerekmektedir. Bu konuda daha önce yazdığımız detay açıklamalara bakılmasını öneririz.
Bunun yanında bir de mal beyanıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar vardır. Bu yazımızda bu konuyu açıklamaya çalışacağız ve Başbakanlığın yıllardır üzerine düşen görevi niçin yapmadığını sorgulayacağız. Sorgularken de her zaman olduğu gibi yöntem önerisinden geri durmayacağız.
Kapalı zarf içinde verilen mal beyanları ne zaman açılır?
Mal beyannameleri kapalı zarf içerisinde verilir ve bu Yönetmeliğin amir hükmüdür. Ancak, bu beyannamelerin soruşturma ve kovuşturma dışında açılmayacağı ve kutsal bir emanet gibi kapalı zarf içerisinde ve özel dosyasında saklanacağı yönünde yanlış bir kanaat vardır.
Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik bu konuyu açıklığa kavuşturmuştur. Bu Yönetmeliğin Mal bildirimlerinin gizliliği başlıklı 15 inci maddesinde; “Mal bildirimleri, 6 ncı maddede belirtilen makam veya mercilerin ilgili birimlerinde, ilgililerin varsa sicil yoksa özel dosyalarında saklanır. Mal bildirimlerinin içeriği hakkında soruşturma ve kovuşturmaya yetkili merciler dışındakilere açıklama yapılmaz, bilgi verilemez.” hükmüne yer verilmiştir. 6 ncı madde ise Mal bildiriminin verileceği mercileri düzenlemektedir. Genel olarak beyannameler personel ve özlük işlerinin yürütüldüğü birimlerde ve özlük dosyasında saklanmaktadır.
Bu hüküm, kapalı zarf içerisinde verilen mal beyannamesinin hiçbir şekilde açılamayacağı ve kapalı zarf içerisinde muhafaza edileceği gibi bir algıya yol açmaktadır. Hal böyle olunca da kapalı zarf içerisindeki mal beyanı soruşturma veya kovuşturma olmadığı sürece açılamaz algısı yaygınlık kazanmaktadır.
Halbuki Yönetmeliğin Mal bildirimlerinin karşılaştırılması başlıklı 18 inci maddede; “Yeni ve ek bildirimler, 6 ncı maddede belirtilen yetkili merciler tarafından daha önceki bildirimler ile karşılaştırılır. 6 ncı maddenin (b) ve (c) bendlerinde belirtilen mercilerde toplanan mal bildirimlerinde yer alan bilgiler, Başbakanlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde, kamu kurumları bilgisayarlarında mevcut bilgilerle bilgisayar ortamında ve gizliliği sağlanacak şekilde karşılaştırılır. Yapılan karşılaştırma sonucunda gerçeğe aykırı bildirimde bulundukları veya haksız mal edindikleri, kaçırdıkları veya gizledikleri anlaşılanlar hakkında yetkili mercilerce Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm gereğince mal bildirimlerinin karşılaştırılması gerekmekte olup, bu durum zorunlu bir uygulamadır. Fiili duruma bakıldığında ise istisnalar dışında böyle bir karşılaştırmanın yapılmadığı ve yapılmasının da manuel uygulamalar nedeniyle imkansız olduğu görülecektir.
Mal beyanlarını karşılaştırmayan müsteşarlar sorumludur
Yönetmeliğin Sorumluluk başlıklı 7 nci maddesinde; “6 ncı maddede belirtilen merciler, mal bildirimlerinin süresi içinde verilmesini sağlamakla sorumludurlar. Bu merciler mal bildirimlerinin verilmesini izlemek için birim veya personel görevlendirirler. Ayrıca, müsteşarlar, merkez teşkilatları ile varsa bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli her düzeydeki kamu personelinin mal bildirimlerinin verilmesi, verilen mal bildirimlerine ilişkin olarak 18 nci madde uyarınca gerekli inceleme ve karşılaştırmaların yapılmasını sağlamak ve bu çerçevede yapılacak çalışmalar sonucunda, gerekli görülen hallerde personelin mal bildirimleri hakkında ilgili denetim birimlerince inceleme yapılması için girişimde bulunmak veya konuyu Cumhuriyet başsavcılıklarına bildirmekle görevli ve sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükme göre müsteşarlar bu işlerin yaptırılmasından bizzat sorumludurlar. Bu işlerin yaptırıldığını iddia etmek ise imkânsıza yakındır.
Başbakanlık, mal bildirimlerinin karşılaştırılması için 1999 yılında yönetmelik değişikliği yaptırmış ve yaklaşık olarak 2000 yılında geliştirilen bilgisayar programı vasıtasıyla da kamu personelinin mal bildirimlerini bu programa kaydettirmeye çalışmıştı. Ancak, harcanan büyük bir emeğe rağmen sistemden gerekli verim alınamamış ve program çöpe atılmıştı. Çünkü, kurgu yanlış yapılmış ve emek yoğun uygulamanın imkansızlığı kısa sürede ortaya çıkmıştı. Acı ama gerçek bu.
SGK basit bir yöntemle bunu başarmıştı
Bu konuda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı örnek bir uygulama başlatmış ve 2010 yılı beyannamelerini bilgisayar programı üzerinden almıştı.
SGK çıkarmış olduğu bir genelge ile her personelin vermek zorunda olduğu mal bildirimlerini intranet ortamında gizliliği sağlayacak bir şekilde bilgisayar ortamında almıştı. Personel, kendisine verilen şifre ile mal bildirimini intranet ortamında bilgisayara girerek kaydediyor ve aldığı bilgisayar çıktısını zarfa koyarak personel servisine veriyordu. Çıktı alındığı zaman kayıt işlemi gerçekleşiyor ve personel istese dahi bu bilgiye bir daha ulaşamıyordu. Çıktı alma zorunluluğu ise Yönetmelik gereği yaptırılıyordu.
Bu uygulama sayesinde hem mal bildirimi karşılaştırması kolay bir şekilde sağlanıyor hem de gizlilik ihlal edilmiyordu. Ayrıca işlem, manuel doldurulan beyanname yerine bilgisayar ortamında hazırlanan beyanname ile personel tarafından gerçekleştirildiği için hiçbir personel istihdamına da gerek duyulmuyordu.
Daha sonra bu örnek uygulama Benchmarking ile Emniyet Genel Müdürlüğünde uygulanmaya çalışılmıştı. İşte Başbakanlığın yıllardan beridir yapmak isteyip te yapamadığını SGK başarılı bir şekilde gerçekleştirmişti. Hazır bir örnek varken Başbakanlığın bu uygulamayı kamunun tamamına yaygınlaştırması gerektiğini düşünüyoruz. Bence bu uygulama incelemeye değer, ya sizce?
Başbakanlık, 3 milyon kâğıttan tasarruf sağlattırabilir
SGK’nın yapmış olduğu uygulamayı kamunun tamamına yaygınlaştırarak 2015 yılı Şubat ayında beyanname vermek zorunda olan milyonlarca kişinin beyannamesini bu yöntemle alabilirsiniz. Şayet yönetmelikte yapacağınız küçük bir değişiklikle ıslak imza ile beyanname verilme zorunluluğunu da kaldırırsanız en basit hesapla 3 milyon kâğıttan tasarruf sağlarsınız. Yazma, çizme, emek ve diğer tasarruf kalemlerini hiç dikkate almıyorum. Tekrar soruyorum, bu yöntem incelemeye değer mi? Ahmet Ünlü Yeni Şafak