SENDİKA
Başbakan Noktayı Koydu; “Dershanesiz Türkiye”
Başbakan Sayın Erdoğan’ın gündeme dair değerlendirmelerini tüm Türkiye gibi bende merakla bekledim. Televizyon programında dershane konusunda tahliller, özellikle Başbakan’ın duruma ne kadar vakıf olduğu merak konusu idi.
Programın dershane bölümünün analizini yaptığımızda;
1- Dershaneler kesinlikle kapanıyor
Dershanelerin kapatmada geri dönüş olmadığı kesin. Hatta Haziran 2014 tarihinde bir şaşma yok. Başbakan’ın dershane yaklaşımının lokal bir olayla, borç ödeyemeyip intihar eden bir anneyle ilgili olmadığı ortada. Özellikle diğer tüm bakanlıklarda yapılan dönüşüm ve değişimlerin MEB’de yapılamamış olmasından mustarip. Kendi üç dönemi dolmadan MEB’de de bu dönüşümü gerçekleştirmek istiyor.
2- Dershane başarısı sanal.
Başbakan, dershanelere gidebilen öğrenci oranlarını okul türlerine göre vererek, fen ve sosyal bilimler liselerinde oranın yüzde doksan, teknik liselerde ise yüzde onbeş olduğunu ve zaten kazanması kuvvetle muhtemel öğrencilerin dershaneye gittiğini belirtti.
Başbakanın notlarında dershanelerin başarılarının sanal olduğu, gerçek başarı olmadığı yer alıyordu. Bu tespite katılmamak mümkün değil. Dershaneler işi kendi yaptıkları SBS da bitiriyorlar. Sıfır hatalı beş öğrenciyi bulan dershane başarılı dershane oluyor. Yani dershane, başarıyı öğrenciyi eğiterek değil, tespit ederek yakalıyor. Sonrasında teknik ve taktik pratikleri ile yarışa hazır hale getiriyor. Başbakan ifade etmese de dershaneleri hepten etkisiz sayamayız. Bize göre dershaneye iki yıl giden bir öğrenci için yüzde yirmilik bir başarı artırımı abartı değildir.
3- Öğretmen ve okullarımızın alınteri görmezden gelinemez.
Sayın başbakanın en doğru tespitlerinden biri bu olsa gerekir. Başarılı bir öğrencide, öğretmenlerimizin yıllarca verdiği emek hiç görülmez. Dershanenin verdiği üç aylık eğitim başarı olarak lanse edilir. Öyle ya derece yapmış bir öğrencinin yanında ben hiç okul öğretmenini ya da müdürünü görmedim. Varsa yoksa dershane. Elbette dershane olsun, ancak dershane de okulu yok saymasın. Başbakan alın teri noktasında samimi ise dershanelerin kapatılması projesine öğretmenlerin itibarının korunması adına radikal karalara ve yasal düzenlemelere de gitmek zorunda. Öğrenciyi öğretmenle karşı karşıya getirebilecek yönetmelikler ve uygulamar( alo 147 gibi) gözden geçirilip, gerekli düzenlemeler derhal yapılmalıdır.
4- Asgari ücretli köleler.
Başbakan siyasi tecrübesini ortaya koyarak, bizim başından beri ifade ettiğimiz eğitimin özelleşmesi projesini net şekilde ifade etmiştir. Daha önce ki tespitlerimiz; “Beni bu olayda asıl tedirgin eden durum; eğitimde hizmet alımına geçişin resmen başlıyor olmasıdır. Sayın Başbakan çıkıp meydanlarda ben eğitimi özelleştiriyorum, artık eğitimde hizmet alımına başlıyoruz deseydi kimse buna destek olmayacak, aksine ciddi tepkiler oluşacaktı. Ancak şimdi sadece dershane sahiplerinden tepkiler alırken, halktan ve öğretmenlerimizden destek almaktadır. Oysa gelinen nokta da “dershaneler kapanıyor” söyleminin altındaki acı reçetenin adı; eğitimde hizmet alımının resmen başlıyor olması gerçeğidir. Hemde bir taşla iki de değil tam üç kuş vurarak. Nasıl mı? Birincisi; dershane sistemini bitirilerek halk desteği alınmış olunacak. İkincisi;tek kuruş harcamadan binlerce derslik elde edilmiş olunacak.Üçüncüsü; eğitimde hizmet alımına geçerek, ne öğretmen alımı, ne eş durumu tayini, nede kadroyla, maaşla uğraşılacak. Bunu yerine, bir öğrencinin hâlihazırda devlete maliyet miktarı, dershanelere verilerek sorun çözülmüş olacak. Böylece devlet, hem derslik hem de öğretmen alımı ve maaşından kurtarılmış olacak. Basit bir ticaret mantığı ile ne okul arsası ne inşaat ne atanamayan öğretmen nede diğerleri. Öğrenci başına maliyet parasını ver, dertlerden kurtul. Evet devlet belki dertlerden kurtulacak ama çalışanları yeni dertler sarmalamaya başlayacak. Asgari ücretli köleler oluşacak.”
5- Dershaneler Eğitimde Fırsat Eşitsizliği Oluşturuyor
Dershanelerin ücretlerinin yıllık 2500 ila 20000 TL arasında olduğu ve bunun eşitsizliğe neden olduğu belirtilirken, özellikle köy ve kasabalarda dershane imkanı bulamayan öğrencileri bu eşitsizliğe örnek verdi.
6- Dershane öğretmenlerine mülakat
Yaklaşık elli bin dershane öğretmenini (şartların tutması halinde) mülakatla kadroya alınabileceği ifade edildi. Ama bunun teknik durumuyla ilgili somut bir şey söylenmedi. Gerek yaş sınırı gerek formasyon belirsizliğini koruyor. Tabi atama bekleyen öğretmen adayları ise bu çözümün neresinde belli değil.
SONUÇ: Dershane kapatılmasında geri adım artık hayal. Durumu en hafif hasarla atlatmak için MEB ciddi gayret göstermeli. Sendika, dernek, STK ve elbette dershane yetkilileri ile somut çözümler konuşulmalıdır. Çocuklarımız sınav sistemlerinin her yıl değişimine kurban edilmemeli. Gayri resmi dershane oluşumları gözden kaçırılmamalıdır.
Eğitim Bir Sen istanbul 1 nolu Şube Başkanı