KAMU
AYM'den Ek Gösterge Kararı
Öğretmen olarak görev yapmakta iken Bakanlık Müfettişliğine atanan ve bir süre bu görevde bulunduktan sonra yeniden öğretmen olarak atanıp daha sonra emekliye ayrılan öğretmene, 3600 ek gösterge üzerinden ödenen emekli aylık ve ikramiyesinde hata yapıldığı gerekçesiyle, borç çıkarılması üzerine Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru reddedildi.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulan olayda;
-Başvurucu, 29/7/1965 tarihinde öğretmen olarak göreve başlamış, 7 nci derecenin 3 üncü kademesinde görev yapmakta iken 26/9/1978 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına 2. sınıf Bakanlık müfettişi olarak atanmış.
-Müfettiş olarak görev yapmakta iken 1/4/1980 tarihinde 5 nci derece 2 nci kademe intibakı esas alınarak yeniden öğretmen olarak atanmış ve 18/7/2003 tarihinde isteğiyle emekliye ayrılmış.
-Emekli öğretmene, 35 yıl 9 ay 14 gün hizmetine karşılık tespit edilen 1 inci derece 4 üncü kademede (+3600) ek gösterge intibakı üzerinden ikramiye ödenmiş ve emekli aylığı bağlanmış.
-Emekli öğretmenin emekli tahsis dosyasında yapılan inceleme sonucunda, 2. sınıf Bakanlık müfettişliği görevinden sonraki ilk atamasının 1 ila 4 üncü derece kadrolara yapılmayıp, 5 inci dereceli öğretmenlik kadrosuna yapıldığı gerekçesiyle, ek göstergesi (+3000)’e düşürülmüş, bu işlemin sonucu olarak da başvurucuya fazla ödenen ikramiye farkı olan 6.482,70 TL ile 15/4/2006 ila 30/9/2007 tarihleri arası aylık farkı olan 4.510,59 TL borç çıkarılmış ve başvurucunun 2007 yılı Ekim ayı maaşından başlamak üzere 1/4 oranında tahsilata başlanmış.
-Emekli öğretmen, işlemin hukuka aykırı olduğu, görev yaptığı sırada hak kazandığı yüksek ek göstergenin tarafına uygulanması gerektiği, ek göstergesi düşürülse dahi Danıştay içtihatları uyarınca işlemin tesis edildiği tarihten geriye doğru en fazla 60 gün için borç çıkarılabileceği gerekçeleriyle iptal davası açmış. Davaya bakan İdare mahkemesi işlemde hukuka aykırılı bulmazken, temyiz başvurusu üzerine Danıştay Mahkeme kararını onamış. Emekli öğretmen bu defa konuyu Anayasa Mahkemesine taşımış.
Bireysel başvuruya ilişkin yapılan değerlendirmede, özetle;
**Başvuru konusu olayda, başvurucu, ek göstergesinin düşürülmesinin mevzuata aykırı olduğunu, kazanılmış hakkına dokunulmayacağını, olayda açık hatanın bulunmaması nedeniyle Danıştay içtihadı uyarınca fazla yapılan ödemelerin işlem tarihinden geriye doğru 60 günü aşanları için borç çıkarılamayacağını, bu durumun idari istikrar prensibine aykırı olduğunu, 17 yıl boyunca aylık ve buna bağlı parasal haklarının bakanlık müfettişi için uygulanan ek göstergelere göre belirlendiğini ileri sürmüş, İlk Derece Mahkemesi ise, müfettiş olarak görev yapan başvurucunun, 1, 2, 3 ve 4. dereceli kadrolara atanarak sınıf veya görev değiştirmediğinden +3600 ek gösterge rakamından yararlandırılmasının olanaksız olduğunu, aylıklarına Eğitim Öğretim Sınıfı 1. dereceden aylık alan öğretmenler için öngörülen +3000 ek gösterge uygulamasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiş ve 5434 sayılı Kanun’un 121. maddesi ile ek 30. maddesinde yer alan özel düzenlemeler uyarınca borç çıkarma işleminden geriye doğru beş yıllık süre için fazla yapılan ödemelerin geri alınabileceğine karar vermiştir.
**Başvurucu yersiz ödemelerin dava açma süresi içerisinde alınabileceğini iddia etmekte ve bu konuda Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarih ve E. 1968/8, K. 1973/14 sayılı kararma dayanmakta olup, anılan kararda; idarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceğini, bu istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresi içinde mümkün olduğunu, dava açma süresi geçtikten sonra geri istenmesinin mümkün olamayacağı belirtilmiştir.
Danıştayın yukarıda belirtilen kararının, fiilen çalışan memurlar hakkında olduğu, başvuruya konu olaydaki emekli ikramiyesi ve emeklilik aylığı yönünden ise 5434 sayılı Kanunun 121. maddesinde açık düzenleme bulunduğu ve Derece Mahkemelerinin bu düzenleme uyarınca yapılan fazla ödemenin geri alınması konusunda karar verdiği görülmekle, söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının hem normlar hiyerarşisi hem de kapsam bakımından başvuru konusu olaya uygulama olanağının bulunmadığı değerlendirilmiştir.
**Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemeleri kararlarının bariz takdir hatası veya açık bîr keyfilik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
denilmiş ve neticede Anayasa Mahkemesi emekli öğretmenin “Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiasının” açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, 12/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verdi.
Anayasa Mahkemesinin söz konusu Kararı için tıklayınız …