SENDİKA
Araştırma Görevlilerinin Mağduriyeti Giderilmelidir
Araştırma görevlileri ülkemizin yarınki beyinleri ve üniversitelerimizin bel kemikleridir. Bunlar olmadan üniversitelerin geleceğinden söz edilemez. Bu nedenle bu genç bilim adamlarını sağlıklı ve en iyi şekilde yetiştirmekle yükümlüyüz.
20 Ocak 2014, Pazartesi
Araştırma görevlileri alternatif fikirler ileri süre bilen, sorgulayan, eleştiren, kişiliği gelişmiş, sağlıklı düşünen genç beyinler olarak algılanır. Gerçekten olması gereken de budur. Ancak, geçim sıkıntısı içinde kıvranan, her gün üniversiteden atılma korkusuyla yaşayan ve hatta üniversitedeki kadrolarından atılan kişilerden nasıl şahsiyetli duruş ve ileri düzeyde fikir ve bilimsel araştırma beklenebilir? Her gün mobinge maruz kalan, köle gibi muamele gören kişiler nasıl sağlıklı yetişebilir?
Üniversitelerle ilgili akıldan çıkarmamamız ve unutmamamız gereken en önemli husus şudur: İlmi araştırmalar; rahat, güvenli ve yarınlardan endişenin olmadığı, maddi kaygıların bulunmadığı ortamlarda yapılabilir. Hala bunu anlamamakta ısrar etmenin ve görmezlikten gelmenin anlamı nedir? Bunlar yetmiyormuş gibi araştırma görevlileri başta olmak üzere bütün üniversite hocalarını sefalet maaşına mahkum etmenin manası ne olabilir? On iki yıldan beri akademisyenlere ek ödeme yapmayan bir hükümet, üniversite kaynaklarını alabildiğine kısarak yandaşlara ek kaynak oluşturmaktan başka bir şey düşünmediği anlaşılıyor. Üniversitelerin kıymetli arazilerini ellerinden almak için akla hayale gelmeyecek her fırıldağı çeviriyor. Maalesef bazı üniversite rektörleri de bu peşkeşe çanak tutuyor. Hükümet üniversitelerin ikinci öğretim ücretlerine bile müdahale eder konuma geldi.
Nitekim 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 666 Sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerin ikinci öğretim programında görevlendirilen idari personele ve araştırma görevlilerine ödenmekte olan fazla mesai ücretleri kesilmiştir. Ancak daha sonra Anayasa Mahkemesi 2011/139 E., 2012/205 K. Sayılı ve 27.12.2012 tarihli kararı ile söz konusu düzenlemeyi iptal etmiştir.
30.11.2013 tarih ve 28837 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2013/5556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile üniversitelerin ikinci öğretim programında görevlendirilen personele fazla mesai ödenmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmiş; ancak idari personel için ödenecek olan fazla mesai ücretlerine hem saat ve hem de personel sayısı açısından sınırlandırma getirilmiştir. Daha doğrusu fazla mesai ücretleri kuşa çevrilmiştir. Yine mesaiye kalacak idari personel için %30 sınırlaması getirilmesi ciddi huzursuzluklara ve keyfi uygulamalara neden olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklar yanında herhangi bir ücret ödemeden araştırma görevlilerinin ikinci öğretim vize ve final sınavları ile laboratuarlarda görevlendirilmeleri büyük bir haksızlıktır. Bu durum araştırma görevlilerini angaryaya zorlamak demektir. Hâlbuki Anayasamıza göre yasal dayanağı bulunmayan ve ücretlendirilmeyen bir hizmet angaryadır. Anayasamıza göre de angarya yasaktır ve suçtur. Anayasamızın bu hükmüne rağmen araştırma görevlileri mesai bitiminden sonra geceleyin, Cumartesi ve Pazar günleri zorla çalıştırılmaktadır. Ancak Anayasamızda “hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı” açıkça ifade edilmektedir.
Yine, 3843 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumlarında İkili Öğretim Yapılması, 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanunun 11. ve 12. maddelerinde öğretim elemanları ve idari personelin ikinci öğretimde “isteğe bağlı olarak” görevlendirilebilecekleri belirtilmektedir. Bütün bu hükümlere rağmen İkinci Öğretim yapılan birimlerde araştırma görevlileri istekleri dışında ve hiçbir ücret ödenmeden sınavlarda ve laboratuarlarda görevlendirilmektedir. Açıkça suç olan bu fiilleri üniversite rektörleri ve dekanları işlemeye devam etmektedir.
Bütün sorunlarda olduğu gibi bu duruma da YÖK seyirci kalmaktadır.
İlgili kanunda değişiklik yapılmadan önce isteğe bağlı olarak ikinci öğretimde görev alan araştırma görevlilerine ücret ödenmekteydi. Yeni değişiklikle bu hak ortadan kaldırıldı. Kimin umurunda… Ayakkabı kutularını doldurmak, on binlerce memuru kıyıma tabi tutmak, hukuku siyasallaştırmak, Parti Devletine doğru gitmek, hırsızları aklamak varken, araştırma görevlilerine angarya yüklemek ve onlara köle muamelesi yapmak çok mu?..
Üniversitelerin sorunlarından ve üniversitelerin öneminden bihaber olanlar için çok değil.
Araştırma görevlilerinin haklı olarak ikinci öğretimdeki sınavlarda görev almaması, bazı üniversitelerdeki sınavların iptal edilmesine ya da memurlar tarafından yapılmasına yol açtı. Bu rezalet Hükümete ve YÖK’e yeter.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen
İstanbul İl Başkanı
Üniversitelerle ilgili akıldan çıkarmamamız ve unutmamamız gereken en önemli husus şudur: İlmi araştırmalar; rahat, güvenli ve yarınlardan endişenin olmadığı, maddi kaygıların bulunmadığı ortamlarda yapılabilir. Hala bunu anlamamakta ısrar etmenin ve görmezlikten gelmenin anlamı nedir? Bunlar yetmiyormuş gibi araştırma görevlileri başta olmak üzere bütün üniversite hocalarını sefalet maaşına mahkum etmenin manası ne olabilir? On iki yıldan beri akademisyenlere ek ödeme yapmayan bir hükümet, üniversite kaynaklarını alabildiğine kısarak yandaşlara ek kaynak oluşturmaktan başka bir şey düşünmediği anlaşılıyor. Üniversitelerin kıymetli arazilerini ellerinden almak için akla hayale gelmeyecek her fırıldağı çeviriyor. Maalesef bazı üniversite rektörleri de bu peşkeşe çanak tutuyor. Hükümet üniversitelerin ikinci öğretim ücretlerine bile müdahale eder konuma geldi.
Nitekim 2 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 666 Sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile üniversitelerin ikinci öğretim programında görevlendirilen idari personele ve araştırma görevlilerine ödenmekte olan fazla mesai ücretleri kesilmiştir. Ancak daha sonra Anayasa Mahkemesi 2011/139 E., 2012/205 K. Sayılı ve 27.12.2012 tarihli kararı ile söz konusu düzenlemeyi iptal etmiştir.
30.11.2013 tarih ve 28837 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2013/5556 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile üniversitelerin ikinci öğretim programında görevlendirilen personele fazla mesai ödenmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmiş; ancak idari personel için ödenecek olan fazla mesai ücretlerine hem saat ve hem de personel sayısı açısından sınırlandırma getirilmiştir. Daha doğrusu fazla mesai ücretleri kuşa çevrilmiştir. Yine mesaiye kalacak idari personel için %30 sınırlaması getirilmesi ciddi huzursuzluklara ve keyfi uygulamalara neden olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklar yanında herhangi bir ücret ödemeden araştırma görevlilerinin ikinci öğretim vize ve final sınavları ile laboratuarlarda görevlendirilmeleri büyük bir haksızlıktır. Bu durum araştırma görevlilerini angaryaya zorlamak demektir. Hâlbuki Anayasamıza göre yasal dayanağı bulunmayan ve ücretlendirilmeyen bir hizmet angaryadır. Anayasamıza göre de angarya yasaktır ve suçtur. Anayasamızın bu hükmüne rağmen araştırma görevlileri mesai bitiminden sonra geceleyin, Cumartesi ve Pazar günleri zorla çalıştırılmaktadır. Ancak Anayasamızda “hiç kimsenin zorla çalıştırılamayacağı” açıkça ifade edilmektedir.
Yine, 3843 Sayılı Yüksek Öğretim Kurumlarında İkili Öğretim Yapılması, 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanunun 11. ve 12. maddelerinde öğretim elemanları ve idari personelin ikinci öğretimde “isteğe bağlı olarak” görevlendirilebilecekleri belirtilmektedir. Bütün bu hükümlere rağmen İkinci Öğretim yapılan birimlerde araştırma görevlileri istekleri dışında ve hiçbir ücret ödenmeden sınavlarda ve laboratuarlarda görevlendirilmektedir. Açıkça suç olan bu fiilleri üniversite rektörleri ve dekanları işlemeye devam etmektedir.
Bütün sorunlarda olduğu gibi bu duruma da YÖK seyirci kalmaktadır.
İlgili kanunda değişiklik yapılmadan önce isteğe bağlı olarak ikinci öğretimde görev alan araştırma görevlilerine ücret ödenmekteydi. Yeni değişiklikle bu hak ortadan kaldırıldı. Kimin umurunda… Ayakkabı kutularını doldurmak, on binlerce memuru kıyıma tabi tutmak, hukuku siyasallaştırmak, Parti Devletine doğru gitmek, hırsızları aklamak varken, araştırma görevlilerine angarya yüklemek ve onlara köle muamelesi yapmak çok mu?..
Üniversitelerin sorunlarından ve üniversitelerin öneminden bihaber olanlar için çok değil.
Araştırma görevlilerinin haklı olarak ikinci öğretimdeki sınavlarda görev almaması, bazı üniversitelerdeki sınavların iptal edilmesine ya da memurlar tarafından yapılmasına yol açtı. Bu rezalet Hükümete ve YÖK’e yeter.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen
İstanbul İl Başkanı