SENDİKA
Anarşizm, Mutlak Gücün Sevdalıları!
Anarşizm; kaos, kargaşa, kuralsızlık, terör, yıkıcılık, otorite karşıtlığı gibi çağrışımlar yapsa da tüm iktidar, güç, hükmetme, hakimiyet, hiyerarşik bölünmelerin sona erdirilmesini hedefleyen, bir anlamda devletsiz toplum özlemini de ifade edebilen bir politik hareket olarak tanımlanmaktadır.
Sendikal özgürlükler kapsamında yapılan bir eylemin anarşizm olarak kamuoyuna yansıması konunun muhatabı olan kesimlerde- burada sadece siyasi muhataplığı kastetmiyorum, tüm kamuoyunda- en hafifinden küskünlüğe, kızgınlığa dönüştü.
''İnsanları nefret ettiren kraliyet elbiseleri, taç ya da asaları değil, ihtiras ve zorbalıklarıdır.'' Yasallığa adanmış mutlak gücün sevdalısı akıllar vicdan tutulmasına uğrarsa 28 Şubat sürecinde de olduğu gibi kostümlerle uğraşırlar. Zor yoluyla adalet sağlanamaz ancak acı hissi ve nefret çoğaltılır. Zor kullanımı önce üzerinde zulüm uygulanan öznenin zekasını, onurunu hedef alır ama sonunda o zorbalığı uygulayanlara yönelir.
Anarşizm, ortak çıkarı savunanlar arasında ittifaklar kurulmasına sebebiyet verildiği zaman ortaya çıkar. Anarşiye zafer kazandırmanın en kesin yolu ise bir anarşist gibi davranmak, kitleleri ajite ederek anarşizme zemin hazırlamaktır.
Devletin ihtişam ve egemenliği memurunun ve vatandaşının onurundan geçer. Devlet, insanların önce zihinlerinde ve kalplerinde saygınlık kazanır. Kötü olan ise kurumlar değil, onların kötüye kullanılmasıdır. Kurumlar ve yetkiler yanlış kullanıldığında tepki; grizunun madene yayılması gibi yayılır. Kendi özgürlüğünü feda etmeye hazır halde ittifak eden kitleler, kendi dışında kalanların özgürlüğünü de kolaylıkla feda edebilecek noktaya gelirler.
Vekiller, müvekkillerinin önüne gelmeye hazırlanırken otoritenin kontrolü ve güçler dengesini iyi hesap edemeyenler, bireyleri Procrustes'in yatağında şehit olmaya mahkum ederlerse bilmelidirler ki; anarşiyi zorbalığa duyulan öfke yaratır.
Düşüncesinin zaferini bireysel, kitlesel şiddetten bekleyenler sürece hakim olmaya başladığında; zorbaların çiçekleri, sefaletin sırtından bıçakladığı mazlumların cenaze çelenklerini süslemeye başlar.
Bir yanlış gördüğümüzde, bunun kendimiz açısından sonuçlarının neler olacağını düşünmeden, haksızlığını maskesini düşürmeliyiz.
Çünkü; M.Akif İNAN bizlere ''Benim düşüncemin tam zıddı da olsa, ben onun da düşüncesini ifade etmesi için mücadele etmeliyim.'' öğüdünü bıraktı.
İnsanı hor görmenin bizzatihi kendisi anarşizm değil midir?
Celal DEMİRCİ
Eğitim-Bir-Sen
İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı