SENDİKA
Akademik Personele Zam Çalışması YÖK'e İletildi
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, “Sendikayı ve sendikacıyı değersizleştirmek için elinden geleni yapanların niyeti ülkede kaos çıkarmaktır ama biz o oyunları bozarız” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Kayseri Şubesi, üniversite çalışanı üyelerle istişare toplantısında buluştu. Şube Başkanı Aydın Kalkan ve Yönetim Kurulu üyeleri, Erciyes Üniversitesi Temsilcisi Mehmet Akgün, ilçe temsilcileri, Erciyes Üniversitesi ve Abdullah Gül Üniversitesi çalışanı üyelerin katıldığı toplantıda konuşan Teyfik Yağcı, üniversitede çalıştığı yıllarda bazı haksızlıklara maruz kaldığını belirterek, “Mesai saatinde üniversitenin kütüphanesinden aldığım bir kitabı okuduğum için hakkımda soruşturma açıldı ve 1/30 oranında maaş kesimi cezası ile tecziye edildim. Bu hadiseyi yaşadığım zamanlar sendikacılık bizim için yabancı bir kavram ve alandı. Biz bu alanı hep başkalarına ait bir alan olarak görürdük. Fakat uğradığımız haksızlıklar ve şahit olduğumuz hukuksuzluklardan sonra sendikacılık alanına biz de girdik” şeklinde konuştu.
Sendikacılığın el ele ve kol kola verilerek mücadele edilmesi gereken bir alan olduğunu vurgulayan Yağcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sendikacılık tek başına ya da birkaç kişinin yürütebileceği bir alan değildir. Dertleri, sıkıntıları ve problemleri çalışanların sorunlarını çözmek değil de memlekette kaos çıkarmak olanlar, 1 Mayıs’ta yine ortalığı karıştırmaya çalışmaktadırlar. Onlar da artık bu alanda yalnız olmadıklarını anlamalıdırlar. Artık alanda bizim de olduğumuzu kabul etmek zorundadırlar. Bizim derdimiz çalışanların sorunlarını çözmek olduğu için, 1 Mayıs’ta herhangi bir alan şartı ileri sürmüyoruz. Geçen yıl Çanakkale’de 1 Mayıs’ı gerçekleştirmiştik, bu sene ise çözüm sürecine katkımız olsun istedik ve Diyarbakır’ı tercih ettik.”
Güçlü ve Etkili Bir Sendika Olduğumuzu İspatladık
Eğitim alanında önemli değişikliklerin gerçekleşmesini sağladıklarını kaydeden Teyfik Yağcı, “Büyük başarıların altına imza attık. Mesela, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasının kaldırılması için var gücümüzle çalıştık. Bunun için önerilerimizi sunduk ve meseleyi çözdük. Bir şeye itiraz ediyorsanız, alternatifini de sunmalısınız. Kamuda serbest kıyafet talebinde bulunduk ve düzenlediğimiz ‘Özgürlük İçin 10 Milyon İmza’ kampanyasında 12 milyon 300 bin imza topladık. Bunun sonucunda kamuda kılık kıyafet serbest oldu. Güçlü ve etkili bir sendika olduğumuzu ispatladık. Yine sizlerin de bildiği gibi, okullarda Milli Güvenlik Dersi diye bir ders vardı. Bu ders, okul çalışanlarının ve öğrencilerin fişlenmesi maksadıyla kullanılan bir dersti. Çalışmalarımız sonucunda askeri vesayetin ürünü olan bu ders de kaldırılarak, ülkemizin hür düşünceli ve özgür iradeli bireyler yetiştirmesinin önündeki engellerden biri daha tarih oldu. İşte örgütlü ve teşkilatlı olmanın önemi burada karşımıza çıkmaktadır. Ancak üniversiteler, örgütlenme konusunda en çok zorlandığımız alanlardır. Çünkü üniversiteler hâlâ vesayetin ve bürokrasinin kontrolünde olan yerlerdir. Maalesef bu yüzden sendikalar olarak üniversitelerde örgütlenme konusunda sıkıntı çekiyoruz” ifadelerini kullandı.
Sendikacılık yapmanın ‘gözü karalık’ yapmak olduğunu dile getiren Yağcı, “Eğer biz bu gözü karalığı yapmasaydık, üniversite çalışanlarının mağduriyeti daha fazla olacaktı. Çok şükür yaptığımız çalışmalar neticesinde üniversite çalışanlarına yapılan hak mağduriyetlerini önledik ve önlemeye devam ediyoruz” dedi.
Sorunları Tespit Etmekle Kalmıyor, Çözüm Yolları da Üretiyoruz
Üniversitelerdeki en büyük sorunların başında YÖK Kanunu’nun geldiğine dikkat çeken Yağcı, şunları söyledi: “Bu kanunun mutlaka değişmesi gerekmektedir. Çünkü şu andaki anlayışla modern ve muasır bir Türkiye oluşturmak, bilimsel çalışmalar yapmak, dünya ile rekabet ve yarış yapabilmek mümkün değildir. Biz, YÖK Kanunu ile alakalı görüşlerimizi hazırlayıp bizzat YÖK başkanı ile paylaştık. Bizim hazırladığımız bir çalışma vardır. Yani biz sürekli olarak sadece sorunları tespit etmekle kalmıyor, aynı zamanda çözüm yolları da üretiyoruz. Özellikle öğretim elemanlarının en büyük mağduriyeti olan ücretler konusunda çalışmalar yapıp YÖK ile görüştük. Biz öğretim elemanlarının ücret kayıplarının önlenmesi için 729 TL’lik bir artışın maaşlara yansıtılmasını istiyoruz. Bunu hükümete de ilettik. 17 Aralık darbe girişimi bu süreci kesintiye uğratsa da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen Türkiye Buluşması’nda Memur-Sen’in taleplerinin yerine getirilmesi için talimat verdi. İnşallah önümüzdeki günlerde bu konuda büyük bir müjdenin açıklanmasını bekliyoruz.”
Yağcı, sendika olarak, çalışanların hak ve hukuklarını korumanın yanında medeniyet değerlerimizi yeniden inşa etmek gibi başka çalışma alanlarının da bulunduğunu vurgulayarak, bu yüzden çalışmalarını çok geniş bir yelpazede sürdürdüklerini ifade etti.
Kalkan: Yoğun Çaba Sarf Ediyoruz
Eğitim-Bir-Sen Kayseri Şube Başkanı Aydın Kalkan, memur sendikacılığının ülkemizde henüz istenilen seviyeye ulaşmadığını belirterek, “Özellikle üniversite çalışanları arasında sendika üyesi oranı çok düşüktür. Bu alanda gelişmek için yoğun bir çaba sarf etmekteyiz. 15 Mayıs mutabakatına kadar üye sayımızı artırmak için çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz” diye konuştu.
Akgün: Şubeleşerek Daha Güçlü Bir Mücadele Ruhu Oluşturacağız
Eğitim-Bir-Sen Erciyes Üniversitesi Temsilcisi Mehmet Akgün, üniversitede yaptıkları çalışmalar sonucunda hızla güçlendiklerini, yakında şubeleşerek daha güçlü bir mücadele ruhu oluşturacaklarını kaydetti.
Çakır: Sendikal Faaliyetlere Daha Çok Katılmalıyız
Üniversite Kadınlar Komisyonu Başkanı Saadet Çakır ise, kadın çalışanların sayısının kamu kurumlarında hızla arttığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Kamuda çalışan kadınlara yönelik pozitif ayrımcılıkta ve serbest kıyafette sendikamızın büyük katkısı olmuştur. Kadın çalışanların sendikalara daha fazla üye olması ve faaliyetlere daha çok katılması gerekmektedir.”