KAMU
8 kurumun bütcesi Genel Kurul'da kabul edildi
TBMM Genel Kurulu'nda bugünkü bütçe görüşmelerinde ikinci tura geçildi.
12 Aralık 2013, Perşembe
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, AFAD, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, BDDK ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun 2014 Yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, CHP'li Özkes'in söz talebini kabul etmeyerek, Genel Kurul'un oyuna sundu
TBMM (AA) - TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes'in, TBMM Genel Kurulu'nda Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın konuşmasında kendisine sataştığı gerekçesiyle söz talebini kabul etmeyerek, kararını Genel Kurul'un oyuna sundu.
TBMM Genel Kurulu'nda Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, AFAD, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, BDDK ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun 2014 Yılı bütçelerinin görüşülmesi sırasında, Özkes söz istedi.
Bahçekapılı, Özkes'e söz vermeyeceğini, herhangi bir sataşmanın söz konusu olmadığını ifade etti. Özkes'in ısrarı üzerine Bahçekapılı, "Beni Tüzük'ten doğan haklarımı kullanmaya mecbur bırakmayın lütfen. Yoksa 69'uncu maddenin son fıkrasını uygulamak zorunda kalacağım" dedi.
Bahçekapılı'nın, Genel Kurul'un oyuna başvuracağını belirtmesi üzerine, bazı CHP'li milletvekilleri karar yeter sayısı istedi. Elektronik şekilde oylama yapılmasının ardından Bahçekapılı, birleşime ara verdi.
Aranın ardından Bahçekapılı, "Biraz önce Sayın Özkes ısrarlı bir şekilde söz talebinde bulundu. Genel Kurul'un oyuna başvurdum ve aynen tutanaktan okuyorum: 'Özkes'e söz vermiyorum. Tavrımı kabul edenler' dedim. Bu cümleden sonra 199 kişinin bu tavrımı, yani Özkes'e söz vermeme tavrımı kabul ettiğini tutanaklardan gördük. Bu arada karar yeter sayısı istendi, onu da bulduk" diye konuştu.
Tavrını kabul eden milletvekillerine teşekkür ederek, tartışmayı uzatmamak adına Özkes'e söz vereceğini belirten Bahçekapılı, "Büyüklük bende kalsın diyorum" dedi.
Daha sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Bahçekapılı'ya, "Ben tavrımı oylamaya sundum" diyebilme hakkı bulunmadığını ifade ederek, "69'un son fıkrası çok açık. 'Başkanlıkça kendisine söz verilmeyen kimse direnirse, Genel Kurul, bu konuda görüşmesiz ve işaret oyuyla karar verir' diyor. Yani tavır değil, söz verip vermemeyi oyluyorsunuz, 69 çok açık. Tavır, usulle ilgili bir durumdur" diye konuştu.
Bahçekapılı'nın "Büyüklük bende kalsın, ben tavrımı oyladım" diyerek usulsüz bir yönetim tarzı sergilediğini ifade eden İnce, usul tartışması açmak istediğini söyledi.
İnce, şöyle devam etti:
"AKP milletvekillerinin oy kullanmasını iki türlü değerlendirebiliriz. Bir, demokrasi aşkı. 'İhsan Özkes'e haksızlık yapıldı, biz Genel Kurul iradesiyle ona söz vermek istiyoruz, sonuna kadar onun arkasındayız.' Böyle yorumlanabilir, bu çok saygıdeğer bir davranıştır. Diğeri ise şöyle yorumlanır: Biz ne söylenirse söylensin kabul iktidarın hakkıdır, dışarıdaydık geldik kabul oyumuzu kullandık. Yani, kullandığınız oyun içeriğini, mahiyetini bilmeden mi kullanıyorsunuz, yoksa demokrasi aşkıyla İhsan Özkes arkadaşımıza, Sayın Özkes'e söz verilmesini mi oyluyorsunuz?"
İnce, Bahçekapılı'nın, oylamanın sonucunu vermeden birleşime ara vermesini de eleştirdi. İnce, "Yani, yanlışlar zinciri. En baştan üyelere danışmıyorsunuz, ender kullanılan eylemi gerçekleştiriyorsunuz, işlemi bitirmeden ara veriyorsunuz. Yanlış da yanlış da yanlış da yanlış. Bu tutumunuzu kınıyorum, düzeltmenizi talep ediyorum" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Bahçekapılı'nın kararını ararken "Benim tavrım budur. Sayın konuşmacıya konuşma hakkını vermek istemiyorum. Benim tavrımı kabul edenler" dediğini belirterek, "Kimin ne yanlış anladığı, İçtüzük'teki anlamın ne olduğu, nereye geldiğiyle ilgili açık bir hüküm yok. Eğer Sayın Başkan 'bu ısrarı oylarınıza sunuyorum' deseydi olabilirdi" şeklinde konuştu.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçelerinin görüşülmesine başlandı
TBMM (AA) - Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2014 yılı bütçelerinin görüşülmesine TBMM Genel Kurulu'nda başlandı.
TBMM Genel Kurulu'nda bugünkü bütçe görüşmelerinde ikinci tura geçildi.
Bütçe görüşmelerinin ikinci turunda Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü ile Devlet Personel Başkanlığı'nın 2014 bütçeleri ve 2012 yılına ait kesin hesapları ele alınacak.
- Başbakan Yardımcısı Babacan:
- "Türkiye'nin ekonomik başarısı artık dünya tarihinde tescil edilmiş. Artık bunu dünya toplumunun hafızalarından silemezsiniz, bunlar artık kayda geçmiş. Türkiye bir başarı örneği olarak, bir yıldız olarak, ta Afrika'nın bir ucundan tutun, Latin Amerika'nın öbür ucuna kadar insanlar tarafından hem bilinmekte hem de ifade edilmekte"
- "Ekonomik konularda muhalefet partilerimizin eleştirilerini mutlaka dikkatli, hesaplı, ölçülü yapmaları lazım. Çünkü, gerçekten, çok geniş bir alanda çok önemli bir başarı söz konusu"
TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik başarısının artık dünya tarihinde tescil edildiğini belirterek, "Artık bunu dünya toplumunun hafızalarından silemezsiniz, bunlar artık kayda geçmiş. Türkiye bir başarı örneği olarak, bir yıldız olarak, ta Afrika'nın bir ucundan tutun, Latin Amerika'nın öbür ucuna kadar insanlar tarafından hem bilinmekte hem de ifade edilmekte" dedi.
Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nın 2014 Yılı bütçesinin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisiyle ilgili konuları değerlendirirken mutlaka içinde bulunulan küresel ve bölgesel konjonktürün dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Babacan, Türkiye ekonomisinin, serbest ticareti, serbest sermaye hareketleri, artan ihracat hacmi ve finansman hareketleriyle dünyaya son derece entegre bir ekonomi olduğunu kaydetti.
"Küresel ekonomi geçen yıl ne görünüyordu, bugün nasıl görünüyor?" diye soran Babacan, yaklaşık 1 puanlık aşağı doğru bir revizyon olduğunu söyledi.
Gelişmekte olan ülkelerin geçmiş 10 yıla göre bundan sonraki 10 yıl boyunca daha düşük bir büyüme performansı sergileyeceğini belirten Babacan, "Her ne kadar gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ekonomilere göre daha yüksek büyüme oranlarını sergileyecekse de yine de geçmiş 10 yıl ile gelecek 10 yılın farklı dönemler olduğunu da mutlaka dikkate almamız gerekiyor" diye konuştu.
Başta Suriye olmak üzere Irak, Mısır, Tunus, Libya gibi pek çok ülkede yaşanan istikrarsızlığın da bölgesel ekonomi üzerine olumsuz etki yapan, AB'de yıllardır arka arkaya görülen sıfıra yakın büyüme oranları, avro bölgesini oluşturan 18 ülkenin ekonomisinin yıllardır arka arkaya daralıyor olmasının da mutlaka dikkate alınması gereken bir unsur olduğunu kaydeden Babacan, böyle bir ortamda Türkiye ekonominde neler olduğu, nasıl bir performans sergilendiği konularının dış konjonktür çerçevesinde ele alınması gerektiğine işaret etti.
Türkiye'deki güven ve istikrar ortamının Türkiye'yi diğer birçok ülkeden farklılaştıran bir unsur olduğuna dikkati çeken Babacan, güven ve istikrarın olması halinde pek çok işin kolaylaştığını ama bunların olmadığı ülkelerde ekonomik istikrarın sağlanmasının da son derece güç olduğunu söyledi.
-"Cumhuriyet tarihinin üstünde büyüme"
Bütçenin açılışının yapıldığı gün "1946'dan 2002'ye kadar Türkiye ekonomisi şu kadar büyüdü, son 10-11 yılda AK Parti döneminde şu kadar büyüdü" şeklinde bir karşılaştırma yapıldığını anımsatan Babacan, "Eğer mukayese yapacak olursak, 1946-2002'ye değil, 1939-2002 dönemine bakmamız lazım. Yani Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra Türkiye nasıl bir büyüme sergilemiş ve son 11 bir yılda neler olmuş. 1939'dan 2002'ye kadar ki dönemde Türkiye'nin ortalama büyüme hızı, geometrik ortalama yüzde 3,89. 2003-2013 arasında yüzde 4,87 yani neredeyse Cumhuriyet tarihinin ortalamasından tam 1 puan her yıl üst üste Türkiye daha yüksek büyümüş" ifadelerini kullandı.
Babacan, bu dönemin dünya ekonomisinin tarihinde gördüğü en büyük krizin de yaşandığı bir dönem olduğunu dile getirerek, 2008-2009 krizinin gelişmiş ekonomiler üzerine getirdiği yükün, yani bu ekonomilerindeki toplam borç stoku artışı ve gelinen noktanın İkinci Dünya Savaşı'nın getirdiği yüke eşit olduğunu vurguladı.
Babacan, Türkiye ekonomisine değinerek, performansın sadece büyüme alanında değil, istihdamda da kendini gösterdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Mevsimsel düzeltilmiş olarak 2009 Nisanı'ndan 2013 yılına kadar, son verilere kadar Türkiye'de toplam istihdam sayısı 4 milyon 739 bin kişi artmış. Aynı dönemde, AB'ye bakıyoruz, 28 ülkenin toplamında 4 milyon 4 bin istihdam düşüşü var. Bunlar OECD'nin web sitesinden, rakamlarından alınmış, resmi rakamlardır. Türkiye'de 4 milyon 739 bin artış. Kimi neyle, nasıl mukayese edeceğimizi mutlaka iyi değerlendirmemiz gerekiyor ve gerçekçi olmak gerekiyor. Kaldı ki Türkiye'nin ekonomik başarısı artık dünya tarihinde tescil edilmiş, dünyanın dört bir yanından Türkiye bir başarı örneği olarak anılıyor. Artık bunu dünya toplumunun hafızalarından silemezsiniz, bunlar artık kayda geçmiş. Türkiye bir başarı örneği olarak, bir yıldız olarak, ta Afrika'nın bir ucundan tutun, Latin Amerika'nın öbür ucuna kadar insanlar tarafından hem bilinmekte hem de ifade edilmekte. Dolayısıyla, ekonomik konularda bizim hep zaten söylediğimiz şu: Yani, muhalefet partilerimizin eleştirilerini mutlaka dikkatli, hesaplı, ölçülü yapmaları lazım. Çünkü, gerçekten, çok geniş bir alanda çok önemli bir başarı söz konusu.
Bakın Türkiye sadece büyümüyor, sadece istihdam artmıyor. Aynı zamanda, Türkiye'de gelir dağılımı düzeliyor. Yine, OECD rakamlarından söylüyorum, OECD raporlarından söylüyorum: Tüm OECD ülkeleri içerisinde Türkiye, gelir dağılımının düzeldiği 5 ülkeden 1 tanesi ama sadece o 5 ülkeden 1'i değil, o 5 ülke içerisinde de gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke. Tüm OECD içerisinde gini katsayısının en hızlı düştüğü ülke, Türkiye. Yine, yoksullukla mücadele konusundaki başarılarımız, bütün yoksulluk göstergelerinde geldiğimiz nokta da bütün dünya tarafından takip ediliyor ve takdir ediliyor. "
-"Merkez Bankası tarihi rekor rezerve ulaşmış"
Bankacılık alanında çok önemli yasalar çıkardıklarını, kendi dönemlerinde daha önceki dönemlerin bankacılık yükünün fiili ödemesini yaptıklarını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Siz, bankaların bilançosunu kağıt üzerinde düzeltebilirsiniz. Ne yapmışlar o dönemde? Kamu bankalarının ve batık bankaların bilançosuna özel tertip hazine kağıdı tertiplemişler, bilançosuna koymuşlar. 'Bankanın bilançosunu düzelttik.' İyi de, özel tertip hazine kağıdı ne demek? 'Bir gün gelecek, bu devlet onu ödeyecek' demek ve biz bunların ödemesini yaptık.
Bakın, mali disiplinin tanımını yapmaya çalıştı bazı konuşmacılar. Ben soruyorum, yıl 2002, bütçe açığı milli gelirin yüzde 12'si, yıl 2013 bütçe açığı milli gelirin yüzde 1,2'si. 2002'de mi mali disiplin var, yoksa 2013'te mi mali disiplin var? Rakamlar bu kadar açık ortadayken... Ekonomiyle, finansla ilgili konularda eleştirilerimizi çok çok dikkatli yapmalıyız. Kaldı ki biz de her alanda son derece pembe bir tablo da çizmiyoruz, sorunlarımızdan da, problemlerimizden de bahsediyoruz ama problemlerimizi nasıl çözeceğimizi de ortaya koyuyoruz. Bakın, Türkiye'nin net kamu borcu, milli gelire oranla yüzde 62'den yüzde 15'e düşmüş durumda. Merkez Bankası -bugün açıklanan rakamlar- tarihi rekor rezerve ulaşmış durumda, 135 milyar 638 milyon dolar. Dünyada, şu anda, faiz dışı fazla veren ülke hemen hemen kalmadı bütçesinde. Faiz dışı dengemizde biz fazla veriyoruz. 2014'te 1 puanı hedeflemiş durumdayız, 2016'da 1,3'ü hedeflemiş durumdayız."
Babacan, TOKİ'nin hükümetleri döneminde bütçeden tek bir kuruş kaynak kullanmadığını belirterek, "Gördüğünüz bütün bu TOKİ yatırımları devletin yine gayrimenkullerinin değerlendirilmesi usulüyle yapılmıştır. 600 bin konut için bizim bütçemizden tek bir kuruş ödeme TOKİ'ye yapılmamıştır. Böylesine sıfırdan değer oluşturan bir kurumumuzla ilgili eleştiri yaparken yine, aman, çok dikkatli olalım" dedi.
-"Türkiye'nin büyümesinde yatırım, üretim, ihracat olacaktır"
Büyüme modelinin önemli bir konu olduğuna işaret eden Babacan, Türkiye'nin büyümesinde yatırım, üretim ve ihracat olacağını, tüketim konusunda da dikkatli olunması gerektiğini söylediklerini ifade etti.
Tüketimin mutlaka gelirlerle orantılı olması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Borçlanarak, kredi çekerek yapılan tüketimin risklerinden de hem hane halkı bazında hem de makroekonomik dengelerimiz açından hep bahsediyoruz ama ne yapıyoruz, bununla ilgili de tedbirlerimizi alıyoruz. Pek çok düzenleme yaptık, önümüzdeki haftalarda yeni gelecek düzenlemelerle beraber de bunun mutlaka kontrollü bir şekilde seyretmesini sağlamış olacağız" diye konuştu.
Türkiye'nin dış dengesi ve cari dengesiyle ilgili konuların önemine dikkati çeken Babacan, Türkiye'nin özellikle petrol ve doğal gaz konusunda dışarı bağımlılığının bunun en önemli sebebi olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı azaldıkça cari dengeyle ilgili konunun da gittikçe iyileşeceğini ve orta, uzun vadede bir sorun alanı olmaktan mutlaka çıkacağını kaydetti.
Türkiye'nin daha çok katma değer üretmesi, AR-GE, inovasyon, markalaşma konusunda çok daha önemli adımlar atması gerektiğini dile getiren Babacan, Türkiye'nin ihracat rakamlarına değindi. Babacan, Türkiye'nin artık, AB kadar Afrika'ya ve Ortadoğu'ya ihracat yapar hale geldiğini söyledi.
-Cari açık
2011'de cari açığın milli gelirin yüzde 10'u olduğunu, bunu 2012'de yüzde 6'ya düşürdüklerini anlatan Babacan, "Demek ki, elimizde, cari açığı bir yılda 4 puan birden düşürecek enstrümanlar var, gerekirse uygulayacağımız politikalar var. Altın ticaretini dışarıda bırakıp da bakacak olursak, 2012 yılında 6,9 olan cari açığın, 2013 yılında 6,1'e düşeceğini görüyoruz milli gelire oranla. Orta Vadeli Programımıza göre de 2016 yılında toplam cari açığın yüzde 5,5'a inmesini öngörüyoruz" şeklinde konuştu.
Babacan, bireysel emeklilik sistemindeki değişikliğin 1 Ocak'ta başlamış olmasına rağmen sistemdeki toplam kişi sayısının 4 milyonu aştığını, sadece 1 Ocak'tan bu yana 850 binin üzerinde vatandaşın sisteme katıldığını ve burada toplanan fonların, tasarruflar 26 milyar lirayı geçtiğini söyledi.
İstanbul tahkim merkeziyle ilgili yeni bir yasal düzenlemeyi TBMM'ye gönderdiklerini bildiren Babacan, Türkiye'deki yatırım ortamını iyileştirebilmek için özel sektörün kendi arasındaki ihtilafı, yine özel sektörün ağırlıklı olduğu bir yönetim yapısıyla hızlı bir şekilde çözmek için, mahkemelerden önce çözebilmek için yeni bir yapı kurduklarını sözlerine ekledi.
-Başbakan Yardımcısı Bozdağ: "Diyanet'te etnik ve mezhep temelli yapılanma ve kadrolaşma yok. Bu, anayasanın eşitlik ilkesine ve hukuk devletine de aykırıdır"
-"Dini araştırma anketinde Türkiye'de tarım, gıdayı soramayız, elbette dini konular soracağız"
-Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, AFAD, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, BDDK, SPK, Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun 2014 bütçesi kabul edildi
TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet'te etnik ve mezhep temelli yapılanma ve kadrolaşma olmadığını belirterek, "Bu, anayasanın eşitlik ilkesine ve hukuk devletine de aykırıdır. İşe alımlar, Devlet Memurları Kanunu, Diyanet'in Teşkilat Kanunu çerçevesinde liyakat esaslarına göre yapılıyor" dedi.
Bozdağ, kendisine bağlı kuruluşların 2014 yılı bütçeleri üzerinde TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Diyanet'te 118 bin 763 personel bulunduğunu bildiren Bozdağ, "Bin tane molla, melle olarak da bilinen kadro ilanı yapıldı. 992 kişi yerleştirildi. Gözlemlerimize göre verimli, hedeflediğimiz gibi, yararlı çalışma yürütülüyor. Müftülükler tarafından da takip ediliyor" diye konuştu.
Bozdağ, vekil imamlarla ilgili kadro çalışmalarının bulunmadığını ifade etti.
Diyanet'te etnik ve mezhep temelli yapılanma ve kadrolaşma olmadığını belirten Bozdağ, bunun, anayasanın eşitlik ilkesine ve hukuk devletine de aykırı olduğunu kaydetti. Bozdağ, işe alımların, Devlet Memurları Kanunu, Diyanet'in Teşkilat Kanunu çerçevesinde liyakat esaslarına göre yapıldığını vurguladı.
Bozdağ, "Dini Hayat Araştırma Anketi" ne ilişkin sorular üzerine, "Soruların tamamı, insanları fişlemek değil Türkiye'nin dini hayatına dair kim nasıl bakıyor buna dair Diyanet, kendine yol, rota çizmek için sorduğu sorudur. Yoksa Alevilik, Sünnilik yok, mezhep sorusu var. Kendisini hangi mezhebe ait hissediyorsunuz sorusunu sorduk. Herkesi soruyor" şeklinde konuştu.
CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir'in tepki göstermesi üzerine Bozdağ, bundan neden rahatsızlık duyulduğunu sordu.
Bozdağ, dini hayatı öğrenmek için yapılan çalışmada soruların da dini olacağını ifade ederek, "Dini araştırma anketinde Türkiye'de tarım, gıdayı soramayız, elbette dini konular soracağız" dedi.
Özdemir'in itirazlarını sürdürmesi üzerine Bozdağ, "İstismarı siz yapıyorsunuz. Madımak'ta, Sivas'ta, Çorum'da siz vardınız, siz ne yaptınız, boyuna istismar yapıyorsunuz. Alevi, Sünni diye bir soru var mı orada?" ifadelerini kullandı.
Genel Kurul'da daha sonra Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, AFAD, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, BDDK ve SPK'nın 2014 bütçeleri ve 2012 yılına ait kesin hesaplarıyla Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun 2014 bütçesi kabul edildi.
Başbakan Yardımcısı Atalay: "Türkiye, işkence ile mücalede çok büyük mesafe aldı"
TBMM (AA) - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türkiye'nin, işkence ile mücadelede çok büyük mesafe aldığını ifade etti.
Atalay, kendisine bağlı kuruluşların 2014 yılı bütçeleri üzerinde TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Atalay, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nda yabancı uzman çalışmadığını bildirdi.
AFAD için yeni binanın projesinin bittiğini, TOKİ aracılığıyla ihalesinin yapılacağını belirten Atalay, yeni binanın afet merkezi olma özelliği taşıyacağını söyledi.
Atalay, işkenceye karşı BM Sözleşmesiyle ilgili üzerinde çalıştıklarını, İnsan Hakları Kurumu'nun çalıştığını belirterek, yakın bir zamanda sivil toplum kuruluşlarıyla da bir toplantı yapılacağını kaydetti.
İşkenceyle mücadele konusunda Türkiye'nin yasal düzenlemer yaptığına işaret eden Atalay, AİHM'e en fazla şikayetin işkence suçuyla ilgiliyken, şu anda bunun olmadığını bildirdi.
Atalay, Ceza Kanunu'nu değiştirdiklerini, cezaları artırdıklarını, cezaların paraya çevrilemediğini, zamanaşımına uğramadığını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Atalay, Türkiye'nin, işkence ile mücadelede çok büyük mesafe aldığını ifade etti.