KAMU
11 milyon 400 bin işçi kıdem tazmınatı alamıyor
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye'de özel sektörde çalışan 11 milyon 400 bin işçinin kıdem tazminatı alamadığını savunarak, "Yargıtayın, yerel mahkemelerin, yetkili muhatap kurumların sorunlarının, dosyalarının yüzde 70'i kıdem tazminatıyla ilgilidir" dedi.
09 Şubat 2014, Pazar
Arslan, İzmit ilçesindeki otelde düzenlenen Hizmet-İş Sendikası Kocaeli Şubesi Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, kıdem tazminatının çalışanların ve emekçilerin çözüm bekleyen en önemli sorunlarından olduğunu söyledi.
İşletmeleri yanlış uygulamalarla zarara sokanların işletmecilik anlayışını modern anlayışa getiremeyenlerin en kolay yol olarak fabrikalarını kapattıklarını ve çalışanlarını işten çıkardıklarını, kıdem tazminatlarını vermediklerine dikkati çeken Arslan, "Bu işin sorumluları hayatlarını aynı standartlarda sürdürmeye devam ediyor. Olan, 10 yılını, 15 yılını, 20 ve 25 yılını bu işletmeye vermiş çalışanlara oluyor. Emekliliğine 10 gün, 20 gün kala fabrikayı kapatıyorlar, kıdem tazminatları alacaklarının hiçbirisi verilemiyor" şeklinde konuştu.
- "Kıdem tazminatı fonu" kurulursa sorun çözülür
Hak-İş'in 1976'daki ilk genel kurulunda "kıdem tazminatı fonu" oluşturulmasının talep edildiğini anımsatan Arslan, Türkiye'de sigortalı çalışan 11 milyon 600 bin işçinin belediyelerle yaklaşık 200 bininin kamuda çalıştığını, kıdem tazminatını zamanında sadece bu çalışanların alabildiğini vurguladı.
"Peki 11 milyon 400 bin kişi ne yapıyor" diyen Arslan, "İş yerine ömrünü adıyor ama bir gün 'sana kıdem tazminatı yok' diyorlar. İşveren giriş çıkış yapıyor ve bir sürü hileli yolla kıdem tazminatına el koyuyor. İşverenler, devlet kontrolünde fon istemiyor. Türkiye'de özel sektörde çalışan 11 milyon 400 bin işçi kıdem tazminatı alamıyor" ifadesini kullandı.
Arslan, 2012'de SGK'ya işverenler tarafından bildirilen işçi çıkış bildirgesinin 12 milyon 500 olduğunu, bir işçiye bir yılda 3-4 defa giriş çıkış yapıldığını, çıkış bildirgelerinin yüzde 90'ının bir yıldan az çalışan işçilerden oluştuğunu dile getirdi.
İşçilerin yüzde 90'ının bir yılı doldurmadığı için kıdem tazminatı alamadığını kaydeden Arslan, "Yargıtayın, yerel mahkemelerin, yetkili muhatap kurumların sorunlarının, dosyalarının yüzde 70'i kıdem tazminatıyla ilgilidir" dedi.
"Kamuda çalışanların kıdem tazminatı hakkı var da özel sektördekilerin yok mu" diyen Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kıdem tazminatı yasada var ama alamıyorlar. Bunu alsın istiyoruz, bu konuda çözüm öneriyoruz. İşçilerin hizmet akdi ile kıdem tazminatı ilişkisini ayırmamız gerekiyor. İşçinin haklı, haksız hizmet hakkı feshedildiğinde, kıdem tazminatına dokunulmaması gerekiyor. Daha iyi şartlarda iş buluyorlar ama 'kıdem tazminatı hakkım yanacak' diye işten ayrılamıyor.
Türkiye'de yüz kişiden 90'ı kıdem tazminatı alamıyor. Hak-İş olarak sorunu çözmek istiyoruz, kıdem tazminatı fonu önerimizi sunuyoruz ama ne yazık ki bizimle aynı kulvarda yürüyenler hiçbir gerekçe koymadan 'hayır' diyor. Sayın Başbakan da sayın bakan da 'taraflar uzlaşın, gelin, kıdem tazminatı konusunu çözelim' diyor. Nasıl uzlaşacağız? Bence hükümet, sayın bakan inisiyatif almalı. Bu ülkenin kıdem tazminatı meselesini çözmeleri gerekiyor."
- "Taşeronlaşma, Türkiye'nin 2023 hedefleriyle örtüşmüyor"
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, ülkenin çalışma hayatının diğer büyük sorunlarından birinin de taşeronlaşma olduğunu savundu.
Arslan, 1999'da belediyelerde yaklaşık 250 bin kadrolu işçi olduğunu, hizmet alımıyla çalışanların sayısının ise kayıtlara girecek kadar yüksek olmadığını ifade ederek, "Bugün belediyelerde çalışan kadrolu işçi sayısı 60-70 bin civarında. Taşeronda çalışan, alt işveren işçilerinin sayısı yaklaşık 400 bin civarında. Diğer kamu kurumlarını da içine alırsanız, yaklaşık 1 milyona yakın hizmet alımıyla çalışan taşeron işçileri var. Bu rakamlar aslında Türkiye'de bir şeylerin nasıl değiştiğini gösteriyor. Değişmiş ama çalışanlar aleyhine değişmiş durumda" diye konuştu.
Kamunun taşeron uygulamalarıyla daha fazla zarar ettiğini, daha fazla yükün altına girdiğini öne süren Arslan, şunları kaydetti:
"Yüzde 18 KDV ödüyor, ödenmeyen kıdem tazminatlarını, maaşları, sosyal hakları esas işveren ödüyor ama aynı zamanda taşeron firmalara kaynak aktarıyor. Böyle bir hesap olabilir mi? Hem taşeron firmalar para kazanacak hem de belediyelere fatura ödettireceksiniz. Bu nasıl bir alışveriştir ki her seferinde kamu, çalışanlar zarar ediyor. Bu, Türkiye'nin son 12 yılda yaşadığı her alandaki değişimiyle, dönüşümüyle ve 2023 hedefleriyle örtüşmeyen bir tablodur."
Arslan, 1980 darbesinde, 28 Şubat sürecinde ve benzer süreçlerde de sıkıntı yaşadıklarını ancak hiçbir zaman, şartlar ne olursa olsun istikametinden, duruşundan, misyonundan, değerlerinden taviz vermeden mücadelesini sürdürdürdüğünü ve karşılığında bedeller ödediğini dile getirerek, "Bize bir kısım siyasi hareketlere, partilere yakın, yandaş' diyenlere sesleniyorum. Biz bağımsız bir örgütüz. Hak-İş'in genel kurulları, yönetim kurulları ve sendika yönetimleri dahil bağımsız, özgür birer konfederasyon ve sendikadır. Bu bağımsızlığına bundan sonra da özen göstereceğiz" şeklinde konuştu.