SENDİKA
100 bin okul yöneticisinin görevi sona eriyor
100 bin okul yöneticisinin görevi sona eriyor
08 Şubat 2014, Cumartesi
Hükümet, dershaneleri kapatan kanun tasarısını önceki gece Meclis’e sundu. Eğitim personeli ve teşkilat yapısında radikal değişiklikler öngören tasarı yasalaştığında, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde büyük bir tasfiye operasyonunun önü açılmış olacak.
Bakanlıktaki grup başkanlıkları kaldırılacak, müsteşar hariç tüm üst düzey bürokrasi görevden alınacak. Bütün il milli eğitim müdürleri, görev süresi 4 yılı geçen okul müdürleri ve müdür yardımcılarının görevine son verilecek. Eğitimcilerin sıkça eleştirdiği ‘sözlü sınavlar’ her alana yayılacak. Sözlü sınav sonucunda bakanlık, KPSS’yi kazanmış adayı öğretmenliğe atayıp atamama hakkına sahip olacak. Büyük suistimallere ve keyfîliklere kapı aralayan tasarı, eğitim camiasını ayağa kaldırdı. Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, hükümetin mülakat şartını, yandaşlarını öğretmen yapmak için getirdiğini, kendinden olmayanlara ise yaşama hakkı tanımayacağını söyledi. Düzenlemenin ardından 100 bin okul yöneticisinin görevinin sona ereceğini vurgulayan Koncuk, öğretmenlerin kazanılmış haklarının alınmasına karşı gerekirse 800 bin öğretmen ile her türlü eylemi gerçekleştireceklerini ifade etti. Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Osman Bahçe de tasarıda içerik ve usul bakımından iyi niyetle telifi mümkün olmayan düzenlemeler yer aldığını belirtti. Bahçe, öğretmen atamalarında keyfî ve illegal uygulamaların legal hale getirildiğini, tüm yöneticiliklerin müktesep hak olmaktan çıkarılıp siyasî vesayete açık vekalet uygulamasına dönüştürüldüğünü dile getirdi.
Meclis’e gönderilen Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören tasarının temel konusu dershanelerin dönüştürülmesi olarak yansıtılsa da MEB’in yapısını kökten değiştirecek maddeler içeriyor. Tasarıyla birlikte bakanlıkta müsteşar hariç tüm üst düzey yönetimin kanunla değiştirilmek istenmesi eğitimciler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından çok büyük tepki çekti. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, tasarının eğitim sisteminde kapatılamaz yaralar açacağı uyarısında bulundu. Dershane öğretmenlerinin KPSS’siz sözlü sınavla MEB kadrolarına alınmasının yıllarca KPSS’ye girerek çalışan öğretmenlere haksızlık olduğunu vurgulayan Koncuk, “MEB’de var olan torpil ve adam kayırma furyası bugüne kadar tertemiz yapılan öğretmen atamalarına da sıçrayacaktır. 6 yılını dolduran dershane öğretmenlerinin KPSS’siz mülakatla MEB kadrosuna alınması, hükümetin, kendi adamlarını hiçbir kritere bağlı kalmadan, sırf yandaşı diye MEB’de istihdam etmesi anlamına gelecektir.” dedi.
Koncuk, öğretmen alımlarında getirilen mülakat şartının da yandaşları korumaya matuf olduğunu belirtti: “Hükümet, aday öğretmenlere getirilen bu kriterleri yine kendi yandaşlarını korumak, kollamak, onları öğretmen yapmak; kendinden olmayanlara ise yaşama hakkı tanımamak için getirmiştir. Bununla birlikte; ideolojik, siyasi anlayışlar ve ahbap-çavuş ilişkileri ön plana çıkacaktır. Siyasi iktidar istemediği öğretmenin stajyerliğini kaldırmayabilecektir.”
TBMM’ye sevk edilen yasa tasarısında dershanelerin kapatılmasının yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nın müsteşar hariç tüm üst düzey yönetiminin değişmesinin de yer aldığını dile getiren Koncuk, böylece hükümetin üst düzey görevlileri keyfi şekilde görevinden alabileceğine işaret etti. Bu durumda görevden alınan üst düzey yönetimin kazanılmış haklarının ne olacağı sorusunu soran Koncuk, okul müdürlerinin bundan sonra sınav sonucuna göre değil de 4 yıllığına vali tarafından görevlendirileceğine işaret etti. Koncuk, şunları kaydetti: “Burada da okul müdür ve müdür yardımcılarının kaderi il milli eğitim müdürlerinin ve valilerin yani hükümetin iki dudağı arasında olacaktır. Kendilerine biat edenler, yandaşlar, torpilliler okul müdür ve müdür yardımcısı olarak 4 yılın ardından bir dört yıl daha görev yapacak, ancak hükümetin emir kulu olmayanların görevlerine son verilecektir.”
İsmail Koncuk, yine Talim Terbiye Kurulu’nun görev ve yetkilerinin Milli Eğitim mevzuatı konusunda ‘karar vermekten’ ‘görüş bildirmeye’ çevrildiğini söyledi. Bunun, Milli Eğitim’in beyni olan Talim Terbiye Kurulu’nun tüm yetkilerinin budanacağı ve by-pass edileceği anlamına geldiğini vurguladı. Koncuk, “Anlaşılan o ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nda tek adamlık anlayışı yerleşecek, bakan ve müsteşar dışında hiç kimse tam bir yetkiye sahip olamayacaktır.” ifadelerini kullandı.