KAMU
1 Derece ve Disiplin Affı Tekrar Gündemde
Yüz binleri rahatlatacak bir derece ve disiplin affı tekrar gündeme oturdu.
30 Kasım 2013, Cumartesi
28.11.2013 tarihinde yapılan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısında yıllardır memurların tutkusu haline gelen iki konu gündeme geldi ve ümitler yeniden yeşerdi. Toplantıda 2005'ten sonra göreve başlayanlara derece verilmesi, disiplin affı, emekli ikramiyesinde 30 yıl sınırlamasının kaldırılması ve emeklilere banka promosyonu konusu gündeme geldi.
Daha önce bu köşeden ısrarla gündemde tutmaya çalıştığımız iki konunun sendika başkanlarınca tekrar gündeme taşınması memurlar adına sevindirici bir gelişmedir ve istenirse çözülebileceğinin önemli bir göstergesidir. Çünkü, memur sendikalarının bu iki konudaki kadar rahat ısrar edebileceği başka bir konunun olmadığını düşünüyoruz. Bu konuların anlatılması ve anlaşılması oldukça kolaydır. Sendikalar ısrarcı olursa her attığı adımdan sonra geri çekilmek zorunda kalan sayın Bakanın artık bu konuları çözeceğinden emin olabilirsiniz.
Disiplin affının zamanı gelmiş de geçiyor
28/8/1999 tarihinde 4455 sayılı Memurlar İle Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından 22.6.2006 tarihinde 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanunun yürürlüğe girmiş olması ve her iki kanun arasında da 7 yıllık bir zaman aralığının bulunması yakında yeni bir disiplin affının gündeme getirileceğini göstermektedir.
Memurların gündemiyle Bakanlığın gündemi paralel olmalıdır
Memur sendikalarının yukarıda belirtmiş olduğumuz konularda yeterince gündem oluşturmak istememesi Bakanlığın adım atmasını yavaşlatıyor. Bu ifademizden sendikalar alınmamalıdır. Zira bu konularda eylem yapıldığını maalesef görmedik. Sayın Bakanın uzlaşı arayaşında olan ve sendikaları dinleyen yapısının yeterince değerlendirilemediğini düşünüyoruz. Sorun yaşanmayan konularda gündem oluşturup asıl sorun kaynağı olan aday memurların basit bir disiplin cezasından dolayı görevlerinin sona erdirilmesinin sorun olarak görülmemesi ya da görevlerinden normal yollarla alınamayanlara disiplin cezası vererek görevden alma yolunun tercih edilmesi ve bu uslulün de tetikçi müfettişler vasıtasıyla yol haline getirilmesi vakayı adiyeden olmuştur. Sendikalar bu konuda konuşmayacak ve ağırlığını koymayacaklarsa hangi konuda konuşacaklar?
Ancak, belirtmek isteriz ki her torba kanun çalışmasında 2005 yılından sonra memur olanlardan ilave bir dereceden faydalanamayanların acaba bize de bir derece verilir mi ya da basit disiplin celarından dolayı gelecekleri kararanların acaba bizim sorunumuz gündeme gelir mi beklentisi maalesef karşılık bulmadı. Bu durum sabırları çatlatacak seviyeye gelmiştir.
Bu konulardaki mağduriyetler ile mağdur ve mazlumlar çığ gibi büyümekte olduğundan sayın Başbakanın mağdurların ve mazlumların gök kubbeye yükselen feryatlarını duyacağını ve ilgililere çözüm için talimat vereceğini düşünüyorum. Hele hele bir hiç uğruna basit bir uyarı cezasından dolayı memuriyetleri sona eren aday memurların elektronik postalardaki feryatları ilgililer tarafından duyulmalıdır. Sevindirici olan husus ise azda olsa mağdurların sesinin duyulmaya başlanmasıdır. Aksi takdirde konu 'Kamu Personeli Danışma Kurulu' toplantısında gündeme getirilmezdi.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi aday memurların mağduriyetini ilgi kanun maddesini iptal ederek bir nebze de olsa gidermiş olsa da daha önce yaşanan mağduriyetler devam etmektedir. Ancak, ilgili kanun hükmü nedeniyle görevleri sona erenlerden dava açmayanların ya da davayı kaybedenlerin hak mahrumiyetinin önlenmesi için kanuni düzenleme gerekmektedir. Davaları devam edenlerin de mutlaka gerekçeli kararı devam eden dava dosyalarına koymaları gerekmektedir.
Yapılacak düzenlemelerin lütuf olmadığının bilinmesi gerekiyor
Daha önce bu köşeden aday memurların basit bir disiplin cezası alması nedeniyle görevlerinin nasıl sona erdirildiğini gündeme taşımıştık. Yine bir derece verilmesinin zaruri olduğunu anlatmaktan yorulduk. 2012 yılı toplu sözleşme görüşmelerinde ayrıntılı olarak ele alınan; 1- Sözleşmelilere kadro 2- Disiplin affı 3- İlave bir derece verilmesi gibi 3 ana düzenlemeden sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi çözüldü. Ancak, diğer iki konu hala çözülemedi ve hala istenilen düzeyde gündem oluşturamadı.
Bu zamana kadar herkesin ve her kesimin üzerinde mutabakat sağladığı bir konuda ilgililer tarafından harekete geçilmemesini ve torba kanun tasarılarında yer almamasını bu konuların memur sendikalarınca yeterli düzeyde gündeme getirilememesine bağlıyoruz.
Özellikle bu konularda Kamu Personeli Danışma Kurulu'nda daha önce mutabakata varılması beklentiyi daha da haklı hale getirmişti. Yeniden memur sendikaları bu iki konuyu ısrarlı bir şekilde gündeme getirirse ilk çıkarılacak torba kanunla sorun çözülecektir ve çözülmelidir de. Yeter ki memur sendikaları bu iki konuyu gündemlerinden çıkarmasın.
Bu bağlamda yüzbinlerce memurun haklı beklentisi karşısında sayın Bakan'ın bu konudaki derin sessizliğini bir an önce bozması ve harekete geçmesi gerekmektedir. Nitekim ilave bir derece konusunda muhalefet harekete geçerek kanun teklifi vermiştir.
Bir derece çok mu önemli?
Evet bir derece memurlar açısından çok önemlidir. Çünkü, 666 sayılı KHK ile ilave bir derece oldukça önemli hale gelmiştir ve maaşla birlikte dereceye bağlı birçok ödemeyi de etkilemektedir. Bu köşede bu konu detaylarıyla açıklanmış olduğundan tekrar açıklama gereği duymuyoruz.
Mağdurlar çözüm için ne yapmalıdır?
Yukarıda belirtmiş olduğumuz konularda mağdurlar kendi aralarından seçecekleri temsilcilerle sayın Bakandan, AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından ve Ak Parti Grup Başkan vekillerinden randevu talep ederek kamuoyu oluşturmalıdırlar. Yine muhalefet partileriyle de irtibata geçilerek gündem oluşturulmasında fayda vardır. Ayrıca, sendika başkanlarıyla irtibata geçerek ya da elektronik postalar atarak gündem oluşturulmalıdır. İnsanların kendi sorunlarını kendilerinden daha güzel kimse ifade edemez. Yine mağduriyetlerini ifade eden elektronik postaların yanında diğer mektupların da farkındalık oluşturmada etkili olacağını düşünüyoruz. Her iki konudaki mağdurların sayısının yüzbinleri bulduğunu düşünürsek ilgililere gönderilecek mağdur sayısı kadar mektubun nasıl bir farkındalık oluşturacağını varın siz düşünün. Eğer gelen tepkilerle sadece sendika başkanlarının dahi ellerini ağızlarına tutarak bağırmaları önlensin bilin ki bu sorunlar çözülür. (Ahmet Ünlü/Yeni Şafak)