Asım Gözükara
Yusuf Tekin Deyip Geçmeyin…
Genellikle bakanlıkların idaresini müsteşarların düşünceleri şekillendirir.
Nabi Avcı Döneminde de Milli Eğitim Bakanlığında Müsteşarın ağırlığı gün ışığı gibi ortada.
Emin Zararsız’ın devlete, hükümete ve millete verdiği zararın ardından iletişime açık; düzenlemeleri gizli saklı yapmayan, önerileri değerlendiren ve en nihayetinde de bildiğini okuyan bir müsteşarla karşı karşıyayız.
Yusuf Tekin herkesi dinliyor ama bildiğini yapıyor.
Zaten herkesi dinleyip de her söyleneni yapması mümkün olmadığına göre doğru yolda olduğunu söylemek mümkün.
Uygulamalarından anladığımız kadarıyla yeni yeni oluşturulmaya çalışılan Milli Eğitim bürokrasisinin arka planında oldukça akıllı, kararlı ve dirayetli bir ekip var.
Bu karara nereden vardığımı soracaksınız.
Bunu anlayabilmek için Yusuf Tekin’in müsteşarlığından sonraki uygulamalara bakmamız yeterli.
Örneğin öğrenci, öğretmen ve velilerin artık değişikliklere tahammül etmedikleri Ortaöğretime geçiş sistemi ile ilgili uzun soluklu ve kabul etmek gerekir ki geniş katılımlı bir çalışmanın ardından radikal bir değişiklik yapıldı.
Şu ana kadar uygulanandan çok farklı bir sitem geldiği halde ciddi bir eleştiri ve dirençle karşılaşılmadı.
Bu düşüncemin sebebi Ömer Dinçer’den farklı olarak “her şeyi biliyorum” iddiası ve edasıyla hareket edilmiyor olmasıdır.
Belli ki Yusuf Tekin’in problemleri çözmeye niyetli bir ekibi var. Bu ekip MEB bürokrasisine de yavaş yavaş şekil vermeye başladı. Örneğin İnsan Kaynakları Genel Müdürü’nün görevden alınması bunun önemli bir ayağıydı. Bakalım gerisi gelecek mi?
Tekin’in dikkatimi çeken bir özelliği de sesini yükseltmeden, inatlaşmadan, cedelleşmeden doğru olduğuna inandığından vazgeçmemesidir.
Örneğin kronik bir sorun haline gelen Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hazırladı ve yayınlandı. Özellikle mülakat için koparılan kıyamete rağmen bu karardan geri dönülmedi. Mahkemeye başvuranların buradan alacakları sonuç da hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Başka bir yol bulunur ama bu yoldan dönülmez.
Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik yayınlandı. Bu yönetmelikte de mülakat var.
Bununla ilgili de çok değerlendirme yapıldı.
Haksızlık denildi.
Mahkemeden döner denildi.
Ama hiçbir şey değişmedi.
Bütün bunların bir anlamı yok mu sizce.
Yusuf Tekin, hükümetin en stratejik atamalarından biriydi.
O önemli bir misyon üstlendi.
O misyonun ne olduğunu merak edenleri, yukarıda verdiğim örnekleri düşünmeye davet ediyorum.
Mülakat deyince aklınıza ne geliyor.
Peki, her türlü tepkiye ve baskıya rağmen geri adım atılmamasının anlamı ne olabilir.
Bence Yusuf Tekin’e büyük bir misyon yüklenmiş.
Ölmez, sağ kalırsak yanılmadığımı göreceksiniz.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.