EĞİTİM
YGS İle Tamam mı, Devam mı?
Bunun çeşitli sebepleri var; YGS’nin yüksek beklentilerinden dolayı kötü geçmesi, istedikleri puanları alamama endişesi, sınav tecrübesizliğinden kaynaklanan hatalar.
Ayrıca, YGS’nin çok kolay olduğu kanısının öğretmenleri ve toplum tarafından devamlı deklare edilmesi ama buna karşın sınavda aşırı zorlanmalarını da bu sebeplere ilave edilebiliriz.
YGS neden yapılmaktadır? Yapılması ile istenilen hedefler yakalanmışımıdır? Bunlar yoruma açık sorular.
Ben şahsen, YGS’nin çıkış gayesini, üniversiteye hazırlanan öğrenicilerin heyecanlarını azaltmak, bunu yaparken de onları fazla zorlamamak olarak düşünmüşümdür.
Bunun yanı sıra Meslek Lisesi öğrencilerinin Üniversite giriş sınavını Ortaokul, lise 9. sınıf müfredatı ile sınırlandırıp onların bir an önce ve kolayca Üniversiteye yerleşmelerini sağlamakta bu amaçlara ilave edilebilir.
Diğer Lise öğrencileri için ise YGS, Meslek liselerinden kalan 2 yıllıklar ile, Polislik ve Özel yetenek sınavları için birer sıçrama tahtası.
Ancak ilk başta bu kadar kolay olması gereken ve bu yönde tasarlanan bir sınavın bu ihtiyaçlara cevap veremez hale gelip, birde hazırlananlar için bir kâbusa ve ters motivasyona dönüşmüş olması, YGS ‘’nin sürdürülebirliğini sorgulamamıza neden olmaya başlamıştır.
Ayrıca devamlı en iyisini isteyen insanoğlu fikrinden yola çıkarak, Meslek Lisesi öğrencilerinin kendi alanlarındaki sınavsız 2 yıllık Meslek Yüksek okulları ile tatmin olmadıklarını, buna karşın kendi bölümlerindeki daha kariyerli bölüm ve üniversiteleri hedefledikleri için LYS potasına girmiş olmaları da bu fikrimiz güçlendiriyor.
Birde, alan ve katsayı farklılıklarının ortadan kaldırılması ile Üniversite adaylarının hareket alanlarının nerdeyse sınırsız hale getirilmesi ve en son YÖK’ün çıkardığı YATAY GEÇİŞLERDE kolaylık gösteren uygulamalarla da artık herkesi birer LYS adayı yapmaya zorluyor.
Sayısal olarakta, YGS ‘nin yerleştirme puanının hesaplanmasındaki %40 etkisi gerçeği bu sınavı onların gözünde daha önemli bir hale getirmiş oluyor.
Birde zamanlaması. Öğrenciler için bu kadar belirleyici hale gelen YGS’nin uygulama takvimi tam yıl ortasında ve asıl sınavdan 2,5 aylık bir süre önce .
Tüm bunlara bakıldığında YGS’nin ilk başlarda planlandığı gibi, öğrenicileri pek rahatlatmadığını ve işleri de kolaylaştırmadığını görüyoruz.
Madem sınav sayısını ve stressini azaltmayı hedefliyoruz, o zaman her sene tek sınav, ya da çok sınav ama en yüksek olan sınavın geçerliliği ya da bir şehir efsanesi olan sınavsız yerleştirme gibi değişik alternatifler üzerinde çalışmalıyız.
Gerçi YÖK ‘ün yol haritasında, aynı M.E. B’in yaptığı TEOG benzeri uygulamalar var ama daha henüz TEOG sonuçlarını görmeden bu tip bir sınav organizasyonlarını onaylamak biraz acelecilik olur.
Asıl amacımız, başarılı, yeteneklerine göre meslek isteyen ve bunu yapmış olduğu çalışmalarla kanıtlayan öğrencileri nasıl olurda bu amaçlarına uygun en adaletli seçme fırsatları ile hayallerindeki mesleklerle buluşturmak olmalı.
Hiçbir şekilde hakları yenmemeli. Sınav sistemleri ve puanlamalar hiçbir şekilde suiistimallere açık olmamalıdır.
Bu sınav iskeletinin oluşumundan yalnızca yetkili kurullar değil, eğitimimiz baş aktörü olan öğretmenlerimizde sorumlu ve yetkin olmalıdır.
Çünkü Hak ve adaleti ilk önce onlar sağlayacaklar ve öğrencilerine öğreteceklerdir.
Uzun lafın kısası; amacı dışına kayan bir YGS , o zaman sana güle, güle ..