EĞİTİM
Yeni YÖK taslağına tepkiler
Mütevelli heyeti üyelerini seçme yetkisinin bileYÖK’e tanınmasıyla vakıf üniversitelerinin bir anlamda ‘devletleştirileceği’ belirtiliyor. Vakıf Üniversiteleri Birliği, tasarının yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi’ni başvuracaklarını açıkladı.
Yıllardır ‘12 Eylül ürünü’ olduğu ve fazla yetkileri sebebiyle eleştirilen Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Meclis’e sunulan 47 maddelik yasa tasarısı ile ‘vesayetçi’ bir yapıya dönüştürülüyor. Tasarıyla halen vakıf üniversitesi rektörlerini onaylayan YÖK, bu kurumların mütevelli heyetlerini de belirleyecek. Böylece üniversitelerin bağlı bulunduğu vakfın başkanını da kurul seçmiş olacak. Artık devlet üniversitelerinin öğretim üyeleri vakıf üniversitelerinde ders veremeyecek. Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Vahdet Özkoçak, mütevelli heyetinin belirlenmesinin siyasî perspektif taşıdığını söyleyerek tasarıya tepki gösterdi: “YÖK, başrolünü oynadığı oyunun yazarlığını da yapmak istiyor.”
Hükümet, Meclis’e ‘Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması’ amacıyla bir kanun tasarısı sundu. 47 maddelik tasarıda vakıf üniversitelerinin faaliyetlerini, eğitimini, idari ve mali özerkliğini önemli ölçüde etkileyecek düzenlemeler yer alıyor. Mevcut kanuna göre vakıflarca kurulan üniversitelerin en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunuyor. Üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından seçiliyor. Kendi aralarından da bir başkan seçiyorlar. Hükümetin Meclis’e sunduğu kanun tasarısında ise vakıf üniversitelerinin mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından önerilecek ve YÖK tarafından üye tam sayısının en az üçte iki çoğunluğunun oyu ile seçilecek. Yeni tasarı, vakıf üniversitelerinin mali borçlarını kapatma sebebi haline getiriliyor ve YÖK’e mali denetim hakkı tanınıyor. Devlet üniversitelerinden vakıf üniversitelerine öğretim elemanı görevlendirilmesi de yasaklanıyor. Bu yolla vakıf üniversitelerinin öğretim elemanı kaynağı kesilmiş olacak. Doçentlik sınavları da Üniversitelerarası Kurul’dan alınarak YÖK’e veriliyor.
Yıllardır YÖK’ün yetkilerinin fazla olduğundan şikâyet edilirken, Meclis’e sunulan tasarı kuruma çok daha geniş yetkiler tanıyor. YÖK’ün vakıflar tarafından kurulan üniversitelerin tüm kontrolünü ele almasını içeren yasa taslağı, eğitim camiasında şok etkisi oluşturdu. Vakıf üniversitelerinin mütevelli heyetlerinin YÖK tarafından atanması özerkliğe aykırı olarak değerlendirilirken, özel girişimcilerin kendi sermayeleri ile kurdukları üniversitelere YÖK’ün başkan atayacak olması tepki çekti. Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu da, söz konusu taslağın Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Eğitim camiasından gelen tepkiler özetle şöyle:
Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Vahdet Özkoçak: YÖK mevcut kanunla akademik kurumların başıdır. Vakıf üniversitelerinde rektörlerin atanmasında da büyük rol oynamaktadır. Ancak son düzenleme ile mütevelli heyeti üyelerinin kendi tarafından belirlenmesi isteği, zaten başrolünü oynadığı oyunun yazarlığını da yapma hırsından başka bir şey değil. Bu anlayış siyasi bir perspektif taşımaktadır. Doçentlik sınavını YÖK’ün yapması konusunda da endişelerimiz var. Biz kavram olarak sınava karşıyız. Mevcut sistem içinde sınav kavramının değişmemiş şekli ile YÖK’ün yapacağı bir değerlendirmenin ne tür kriterler taşıyacağını ve jürilerin nasıl olacağını merakla beklemekteyiz. Devlet üniversitesinden vakıf üniversitelerine görevlendirme akademisyenlerin hem bilimsel çalışmalarına hem de maddiyatlarına katkı sağlamaktadır. Derneğimizin de defaatle söylediği akademik zammın 14 yıldır gelmemesi bizleri elbette başka kurumlara yönlendirmektedir.
Eski Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahir Hatipoğlu: Rahmetli Sakıp Sabancı şöyle demişti: “Ben 250 trilyon para yatırıyorum, rektörümü ben atayamıyorum.” Aynı durum şimdi mütevelli heyeti üyelikleri için de yapılmaya çalışılıyor. Özellikle mütevelli heyeti başkanının YÖK tarafından atanması son derece tehlikeli ve yanlış. Özerkliğe de aykırı. O zaman vakıf üniversitesi olmanın bir anlamı kalmıyor. Ayrıca öğretim üyelerinin vakıf üniversitelerinde görevlendirilmeyle gidememesi de anlamsız. Yetişmiş akademik personel de az ülkemizde. Yasaya göre Üniversitelerarası Kurul yasaya göre üniversitelerin en üst kuruluşudur. Doçentlik sınavı akademik işlevdir. Dolayısıyla bir akademik işlevi kuruldan alıp YÖK’e veremezsiniz. Akademik organın işi YÖK’e devredilemez.
ÜNİVERSİTEYİ ALIP KENDİLERİ YÖNETSİNLER
Arel Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Kemal Gözükara: Mütevelli üyelerini YÖK nasıl atayacak? Özel girişimci parayı verip kurumu kuracak diğer taraftan YÖK gelip başka bir başkan atayacak, böyle bir mantık olamaz. Bu şekilde bir uygulama yapılamaz. Vatandaş şahsi sermayesiyle kurduğu kurumu başkasına nasıl yönettirir? Mütevelli heyeti başkanını da YÖK belirleyecekse o zaman üniversiteyi komple alıp kendileri yönetsinler. Burada mantığa uygun bir şey yok, olacak iş değil.
Fatih Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Fuat Özbekli: Mevcut durumda YÖK’ün mütevelli heyeti ile ilgili zaten birtakım kriterleri var. Bu kriterlere uygun olarak tespit ediliyor ve atanıyor üyeler. Dolayısıyla şu anki sistemde şartlara uymayanlar mütevelli heyeti üyesi olamıyor. Bir diğer konu ise hoca temini. Devlet üniversitesindeki hocaların vakıf üniversitelerinde görev yapamaması yeni açılan vakıf üniversitelerini büyük sıkıntıya sokar. Köklü vakıf üniversiteleri akademisyenlerini yetiştirir haldeler. Ancak yeni kurulanlar çok sıkıntı çeker ve öğrenciler, iyi akademisyenlerden yararlanamaz.
Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu: Böyle bir düzenlemeyi vakıf üniversiteleri olarak Anayasa Mahkemesi’ne götürürüz, çünkü anayasaya aykırı. Üniversitede bilimsel düşünceye daha fazla özgürlük derken iyice kısıtlamaya başladık. Bu yapılan akıl alır gibi değil. O zaman biz tamamen her şeyi devletleştiriyoruz. Vakıflar statüsü kaldırılsın, özel üniversite statüsüne geçilsin. Bir de burada üniversiteyi kapatma konusu var. Şu an zaten piyasada üniversite finansal olarak devam edemiyorsa her üniversitenin hami üniversitesi var. Ona devretme hakkı bulunuyor. Kapatma zaten niyetin kötü olduğunu belli ediyor. Kapatarak siz üniversiteyi değil, öğrenciyi cezalandırıyorsunuz.
2 YIL ÖNCE FARKLI BİR ÇERÇEVE ÇİZMİŞTİ
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, 2012 yılında üniversite mütevelli heyet başkanları ve rektörlerinin katılımıyla bir ‘Ortak Akıl Toplantısı’ düzenlemişti. Toplantıda, önceki gün Meclis’e sunulan vakıf üniversiteleri ile ilgili yasa taslağının aksine tam akademik özgürlüğe yönelik görüşler ifade edilmişti. Çıkarılması planlanan yeni yasanın sadece çerçeve çizmesi gerektiği ve üniversitelerin özgürce yönetilmesinin önünün açılması vurgulanmıştı. Üniversitelerin evrensel bakış açısına göre şekillendirilmesi ve her türlü vesayetten bağımsız olması gerektiği dile getirilmişti. Toplantılarda ayrıca üniversitelerin nasıl yönetilecekleri konusunun üniversitelere bırakılmasının önemi akademik açıdan da 657 sayılı Devlet Memurluğu Yasası’nın YÖK yasasından ayrılmasının önemi vurgulanmıştı. Toplantıya katılan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya da, “Öneri ve eleştirileri dikkate alıyoruz. Eksikleri gidereceğiz.” demişti.
(Zaman)