GÜNDEM
Yalçın; Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız!
14 Temmuz günü Mescid-i Aksa’nın avlusunda 3 Filistinli genç, işgalci İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit edildi. Bununla yetinmeyen Siyonistler yaralılara müdahale için gelen ambulansların Mescid’e girişine de engel oldu. Bugün ise illegal gözaltılar başladı.
Bu olayın ardından Mescid-i Aksa’yı ibadete kapatan işgalci rejim, bugün mescidi kısmen ibadete açmakla birlikte kapılara metal arama detektörleri yerleştirdi.
Siyonistler, yerleşimci politikasıyla Filistinlileri evlerinden, yurtlarından çıkararak Kudüs’ü Yahudileştirme ve arkeolojik kazı adı altında Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Siyon Tapınağı inşa etme planlarını adım adım uyguluyor. İsrail İç Güvenlik Bakanı Gilad Erdan’ın, “Mescid-i Aksa ve çevresini de kapsayan mekânın efendisinin İsrail olduğu” şeklindeki sözleri bu gerçeği ortaya koyuyor.
1967 yılından beri defalarca Mescid-i Aksa’da kan döken, namaz kılınmasını engelleyen, belli bir yaş aralığındaki Filistinlileri mescide sokmayan, kirli postallarıyla mescidi kirleten Siyonist rejim Mescid’i tamamen ibadete kapatmak için kirli planlar yürütüyor.
İslam dünyasının ve uluslararası toplumun sessiz bakışları, küresel güçlerin ise desteği eşliğinde Filistin halkı yok ediliyor. 2 Ekim 2015’te başlayan Kudüs İntifadasının başından bu yana şehit olan Filistinli sayısı 338. Öte yandan 2017'nin başından bu yana 59 Filistinli şehit düştü. Şehit olan Filistinlilerden 94'ü 18 yaşından küçük.
Son süreçte iyice gemi azıya alan Siyonist terör rejimi, Trump’ın da seçim vaatleri arasında yer alan Kudüs’ün başkent yapılması için zemin hazırlıyor.
Biliyoruz ki İsrail, bu son dönemde artırdığı saldırılarla Müslümanların tepkilerini ölçüyor. Sessiz kaldıkça saldırılarının şiddetini artıracaktır. Çünkü korsan devlet, gücünü İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden alıyor.
O halde Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız. 15 Temmuz’da ümmetle birlikte Filistinliler de o gece ayakta, dua halindeydi. Geceyi Türkiye halkıyla birlikte geçirdiler. Bugün de bize düşen Kudüs davasını sahiplenmek, Filistin halkının yanında yer almaktır.
Hükümetimize de bu konuda ciddi sorumluluklar düşmektedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa Filistinlilerin değil tüm ümmetin sorunudur ve bu sorun salt kınama açıklamalarıyla çözülemez. Türkiye bu konuda daha aktif olmalıdır. Türkiye’ye Mavi Marmara sonrasında verdiği sözleri yerine getirmeyen İsrail’le ilişkiler gözden geçirilmeli, Filistinlilerin sesine ses verilerek uluslararası platformlarda itirazlar yükseltilmelidir.
İsrail'in Mescid-i Aksa’ya saldırılarını, yasaklama ve kısıtlamalarını, Kudüslüler üzerindeki işkence ve zulüm operasyonlarını kınıyoruz. İslam`ın ilk kıblesi, harem mescidlerinin üçüncüsü, ümmetin izzet ve şerefi olan Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını sürdüren katil devlet İsrail’i lanetliyor, Filistinli şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Mescid-i Aksa ve Kudüs, bir ümmet ve aynı zamanda insanlık meselesidir. Terör devleti İsrail’in Mescid-i Aksa’yı hedef alan saldırıları ve faşizan uygulamaları karşısında tüm dünyayı, İnsan Hakları Örgütlerini, Türkiye ve İslam dünyasındaki STK’ları ve tüm Türkiye halkını Filistinle dayanışma içinde olmaya, bu mukaddes mekânı korumaya ve bu hususta işbirliğine çağırıyoruz.