EĞİTİM
Velilerden İlk Dershane Tepkisi
İstanbul’da yaptığı konuşmasında dershanelerin boykot edilmesi imasıyla çağrıda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sözleri Bingöl’de de karşılık buldu. Faruk Başaran isimli bir baba, çocuğunu dershaneden alarak çağrıya ilk kulak veren isim oldu.
Çocuklarını Cemaat okul, dershane ve etütlerine göndermelerinin gerekçesini “Orada vatanına, milletine, ailesine, kısacası insanlığa yararlı bireyler yetiştirildiği inancını taşıyorduk. Fakat görülüyor ki, bu hareket, her geçen gün müreffeh bir yapıya kavuşan, gelişen ve güçlenen Türkiye’nin maddi ve manevi çöküntü yaşamasında rol alıyor. Yarın çocuklarımızın da bu rol içerisinde yer almayacağı garantisini kim verebilir?” sözleriyle özetleyen baba Faruk Başaran, 17 Aralık operasyonu için de şunları söyledi:
“Hükümete yönelik bir operasyon olduğu aşikârdır. Ekonomiye milyon dolarlık zararı olan bu operasyon aslında Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılmış olup, perde arkasında kimlerin olduğu da gün gibi ortadadır. Lakin olayın vahameti bu güçlerin olmasından değil, sözüm ona kendilerini ‘Hizmet Hareketi’ diye tanımlayan, Dünya’da Türkiye’yi tanıtmaya çalıştığını iddia eden Cemaatin de bunun bir parçası olduğu algısıdır. Bu harekete mensup kişiler devlet içinde devlet oluşturdukları gibi stratejik kurumları ele geçirdikleri de görülmektedir. 17 Aralık operasyonu açık ve net bir şekilde darbe girişimidir. Ülkenin askeri vesayetle yönetilmesini sağlamaya çalışanlardan biri olan Mustafa Balbay, Mehmet Haberal gibi isimlerin yanında 28 Şubat sanıkları Tansu Çiler, Mehmet Ağar, Doğan Güreş gibi darbe yanlılarının beraat ettirilmesi, bununla birlikte bazı milletvekillerinin ısrarla içerde tutulmaları da Hizmet Hareketinin maharetlerinden olduğu kanısındayım. Bahsettiğim bu hususlardan ötürü çocuğumu dershaneden aldım. Gelecekte, onun da böyle bir yapı içerisinde yer almayacağı, vatanına karşı bir ihanetin parçası olmayacağı garantisi olmadığı için kaydını sildirdim. Ben, bireysel olarak, bir baba olarak tepkimi bu şekilde ortaya koydum” dedi.
Cemaatin tüm bireylerinin bu yönde töhmet altında kalmasına da üzüldüğünü söyleyen Başaran: “Hepsinin gaflet içerisinde olduğunu söylemek de haksızlık olur ama görünen tablo tümüyle değerlendirildiğinde üzücü durumlarla karşılaşıyoruz. Bu hareketin içine sızan ve gerek yargıda, gerekse kolluk kuvvetlerinde önemli konumlara gelen insanların bugün yaşananların bir parçası olması da kabul edilemez” diye de ekledi.