GÜNDEM
Vekillerin 'danışmanla' imtihanı
Hikayenin geçmişini bilmeyenlere Parlamento Büro Şefimiz Nuray Babacan'ın anlatımıyla aktaralım: Geçen dönem yapılan bir yasal düzenlemeyle milletvekillerine iki danışman ve bir yardımcı personel alma hakkı verildi. Bu kişilerin giderleri de devlet tarafından karşılanıyor. Sözleşmeli statüde olan bu personelin devlete aylık maliyeti 10 bin lirayı aşıyor. Bu maaşın 8 bin lirası iki danışmana, 2 bin lirası ise yardımcı personele yani şoföre veriliyor. TBMM yönetimi, Avrupa ülkelerindeki örnekleri inceleyerek, 'Türk tipi bir hizmet sektörü' yarattı. Çıkış noktası oldukça mantıklı olan bu sistemde amaç, milletvekillerinin hizmet ve denetim görevlerini hakkıyla yapmalarını sağlamaktı. Seçmenin taleplerinin karşılanması, bölgesel sorunların Meclis gündemine taşınması, kürsü konuşmalarının içerik açıdan zengin bir formatta gerçekleşmesi, ülke sorunlarının gecikmeden gündeme getirilmesi gibi konularda milletvekillerine katkı sağlamak için düşünülen bu kadroların, nasıl kullanıldığı yıllardan beri en çok tartışılan konuyu oluşturuyor. Haksızlık etmek istemeyiz. Çok sayıda milletvekili, danışmanlarından tam da amaçlandığı gibi yararlanıyor ve ortaya son derece başarılı örnekler çıkıyor. Vekilinin gözü kulağı olan, gündemi yakından takip eden, zehir gibi çalışan çok sayıda danışman ve bu danışmanlara hak ettiği gibi davranan milletvekili örneği var.
KAİDEYİ BOZAN UYGULAMALAR
Bizim burada konumuz, istisna olmalarına karşın 'kaideyi bozan' bazı uygulamalar. Öyle iddialar ve öyle hikayeler anlatılıyor ki! Şaşkınlık verici... Yeni dönemin başında, yeni milletvekillerini uyarmak gerektiğinden yazma ihtiyacı duyduk. Geçen dönem, kimi zaman basına yansıyan örnekler de olduğu gibi, danışmanlarına hak ettiği maaşın sadece yarısını verip 10 bin TL'lik bütçeden geri kalan parayla evinin ve arabasının taksitini ödeyen milletvekilleri oldu.
Hatta, Meclis'e hiç uğramayan bir ismi danışman olarak gösterip, sadece onun sigortalılığının sürmesini sağlayıp, ayrılan paranın tamamını kendisi alan milletvekili olduğu iddia edildi. Bu kadar da değil... Geçimsizliğinden, bir dönemde 63 danışman değiştiren, danışmanını asansörde herkesin gözü önünde tartaklayan, sabaha karşı danışmanını havaalanına yollayıp 'Ahmet beyi karşıla' diyen ya da 'Yanında kimlik dahi olmayan seçmeni TBMM'ye sok' diye görevler veren, itiraz gelince de atarlanan milletvekillerinin olduğuna da tanıklık ettik.
Hepsinin isimleri mevcut. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, parti grubunu bu konuda bir suiistimal olmasın diye açık bir şekilde uyarmış. Diğer parti liderlerinin de duyduklarında bu tür olaylara göz yummayacakları biliniyor. Milletvekillerinin danışmanlarını çalıştırma koşulları ve bu iş için ayrılan bütçeyi nasıl kullanacakları önümüzdeki günlerde medyanın da yakın takibinde olacak.
Ortak Söylem Komisyonu
SEÇİM öncesindeki dağınık görüntünün, seçim sonuçlarını olumsuz etkilediğini düşünen AK Parti yönetimi, kimi zaman parti içi demokrasi sorunu olarak eleştirilen 'tek tip söylem, izinli ekran' mekanizmasına yeniden döndü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçimlerin hemen ardından talimat vererek, 'Ortak Söylem Komisyonu' kurdurdu. Komisyonun detaylarını arkadaşımız Nuray Babacan araştırdı. Hüseyin Çelik, Mahir Ünal, Ömer Çelik, Beşir Atalay'dan oluşan Ortak Söylem Komisyonu, partinin hangi olayda, nasıl duruş sergileyeceğine ilişkin başlıkları belirliyor.
Belirlenen bu politik duruş, belirli aralıklarla milletvekillerine 'Ortak Söylem Notları' başlığında mesaj olarak gönderiliyor.
NOTLAR ÇERÇEVESİNDE
Zaten çıkacakları TV programları için parti yönetiminden izin almak zorunda olan milletvekilleri, politik görüşlerini de kendilerine gönderilen 'notlar' çerçevesinde dile getiriyorlar.
Yani, ekonomi, erken seçim, koalisyon seçenekleri, İran anlaşması, Kürt sorunu, çözüm süreci gibi konularda önlerine soru gelen AK Partililer, "Aman dikkat" notlarını esas alarak değerlendirme yapıyorlar. Tabii, bu kuralın dışına çıkıp, sık sık Twitter'dan tartışma başlatanları saymazsak... hürriyet