EĞİTİM
Türkiye’nin ilk Kürtçe ilkokulları eğitime başlıyor!
Diyarbakır’ın Bağlar, Şırnak’ın Cizre ve Hakkâri’nin Yüksekova ilçelerindeki okulların müfredatı Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde olacak.
Okulların kuruluşu Diyarbakır’da bugün yapılan basın toplantısıyla duyuruldu. Bölgede anadilde eğitime dikkat çekme amacıyla da tüm okulların bir hafta boykot edilmesi çağrısında bulunuldu. Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesindeki Demokratik Toplum Kongresi önünde yapılan ortak basın açıklamasına çok sayıda sivil toplum kuruluşu başkan ve üyeleri destek verdi. Eğitim-Sen, DTK, Eğitim Destek Evleri yöneticilerinin de hazır olduğu basın açıklamasını, Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (Kürdi-Der) Başkanı Sabahattin Gültekin yaptı.
Türkiye’de 100 yıla yakın süredir asimilasyon politikalarının uygulandığı öne süren Gültekin, “Birçok halkın dili, kültürü yok edildi. Bunların içinde Kürt halkı hem nüfus olarak fazla ve kendi coğrafyasında oluşu nedeniyle buna rağmen dilini koruyabildi. Ortaya çıkan Kürt isyanları kanla işkenceyle bastırıldı. Ancak son 40 yılda savaşlı mücadelede gelinen noktada artık Kürt halkının savaşla, sürgünle, asimilasyonla yok edilemeyeceğini gösterdi. Öyle bir aşamaya gelindi ki artık Kürt halkı yok sayılmıyor ancak Kürt sorununun temeli olan anadilde eğitim hakkı konusunda Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi hala devam etmektedir.” ifadelerini kullandı.
“ANADİLDE EĞİTİM BAŞLARSA ÜLKE PARÇALANMAZ KARDEŞLİK DAHA DA GELİŞİR”
Kürt çocuklarının hala asimilasyona tabi tutulduğunu iddia eden Gültekin, “Şu an yine bu asimilasyon süreci yani okulların başlangıcı aşamasındayız. Kürt halkı artık bu politikayı kabul etmiyor. Sorunun geldiği aşamayı da göz önüne alarak anadilde eğitim adımları atılması gerekiyor. Düşünün, anadilde eğitim yoksa Kürt sorunu nedir ve nasıl adlandıracağız.” dedi.
Müzakereler sürecinde bu sorunun gündeme gelmesi ve asimilasyona karşı 15 Eylül itibariyle bir hafta okulları boykot edeceklerini anlatan Gültekin, “Halkımız çocuklarını okula göndermeyecektir. Hem anadilde eğitime temel olsun hem de devlete bir uyarı niteliğinde pilot olarak üç yerde Diyarbakır, Yüksekova ve Cizre’de Kürtçe eğitim verecek okullar açılacak. Bunlar sürece sekte değil sürecin daha da geliştirilmesi içindir. Yıllardır Kürtler vardır diyenler ya da Kürt varlığı kabul edilirse bu ülke parçalanacak ajitasyonuyla bu halk uyutuldu. Gelinen aşamada Kürt sorunu kabul ediliyor ve bu konuda küçük adımlar atan hükümetler giderek oylarını yükseltiyor, iktidarlarını sürdürebiliyorlar. Şu an da şöyle bir ajitasyon geliştiriliyor; ‘Eğer ana dilde eğitim olursa bu ülke parçalanacak’ hayır bu da önceki gibi yalana bir kılıftır. Kürt diliyle anadilde eğitim başlarsa bu ülke parçalanmaz, kardeşlik daha da gelişecek. Birlikte yaşam ve demokratik bir ülke olacak. Bu okullar sürece sekte değil sürecin selameti ve tarafların karşılıklı güven ve kamuoyuna Kürtçe anadilde eğitim yapılması bu ülkeyi bölmeyeceğini göstermek.” ifadelerini kullandı.
“MÜFREDATI KURMANCİ OLACAK”
Gültekin, kurulan ilkokulların bildiğimiz ilkokul gibi olduğunu belirterek, “Bildiğimiz ilkokul. Müfredatı Kurmanci olacak. Tabi Türkçe de olacak. Bu, Türkçe’nin reddedilmesi değil. Dersler Kürtçe olacak.” dedi. Milli Eğitim'le bağlantısı olacak mı şeklindeki soruya Gültekin, “Milli Eğitim'le herhangi bir bağlantısı yok. Bu, halkın defakto bir girişimidir. Zaten şimdiye kadar hiçbir şey önce başvurularak bu ülkede olmadı. Keşke bunun yasaları hazırlanmış olsaydı ve böyle olsaydı. Ancak bu süreçte devletin de herhangi bir çekincesinin olmayacağı, herhangi bir engelleme girişiminin olmayacağını düşünüyoruz. Bu ülkeyi Kürtçe anadilinde bir okulun açılması ülkeyi bölmeyecek, aksine birleştirecek ve aksine demokratikleştirecek.” şeklinde yanıt verdi.
“MİLLİ EĞİTİM PEDAGOJİK DEĞİL İDEOLOJİK DÜŞÜNÜYOR”
Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin, ‘Zorunlu eğitim çağındaki çocukların Milli Eğitim okullarına göndermeyen velilelere ceza kesilecek’ şeklindeki beyanın hatırlatılması üzerine Gültekin, şunları söyledi: “Kürt sorununun temeli zaten bu kanunlardır. Bizim istediğimiz şey de bu yasaların değişmesidir. Zaten bu yasaya göre konuşacaksak böyle bir şey yapmamıza gerek kalmaz. Milli Eğitim, bu konuda pedagojik değil ideolojik düşünüyor. Eğer pedagojik düşünürse Milli Eğitim, bir çocuğun ruhsal bedensel ve zihinsel gelişiminin temel ölçütü kendi anadiliyle eğitim ve öğretime başlamasıdır. Milli Eğitim, burada büyük bir yanılgı içerisindedir. Kendisi bu konuda düzeltme yapmalıdır.”