GÜNDEM
Şubat Ayında Öğrenim Özrü Tayinleri De Yapılmalıdır
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada öğretmenlerin eş ve sağlık özrü tayinlerinin Şubat ayında yapılacağını açıkladı. Bu durum parçalanmış aileleri birleştirecek, çocukların anne, babalarına kavuşmasını sağlayacak, sağlık sorunları yaşayanların sıkıntılarını bir nebzede olsa azaltacaktır.
Konunun sürekli gündemde tutulması ve Ömer Dinçer'in görevden alınması bu sonucu doğurmuştur. Başbakan; öğretmenlerin tepkilerinin her geçen gün yoğunlaştığını görmüş ve bu nedenle onlara Şubat ayında özür grubu tayin hakkını yeniden vermiştir.MEB'in bu uygulamayı hangi şartlarda yapacağını ya da bir şart koyup koymayacağını yayınlayacağı yazıda göreceğiz.
Ancak Başbakan Erdoğanın, Şubat ayında sadece eş ve sağlık özrü tayinlerinin yapılacağını açıklaması, öğrenim özrünü bu kapsam içinde değerlendirmemesi, yönetmelikte olan bir hakkı görmezden gelmesi son derece üzüntü vericidir.
Sendikamızı arayan öğrenim özrü mağdurları, şu anda büyük bir infial içerisindedir. Zira öğretmenlerin istedikleri ilde yüksek lisans ya da doktora yapmasının önüne engeller konulması nasıl bir mantıkla izah edilebilir?
Kendisini geliştirmek isteyen bu insanlar günah mı işlemektedir?
Öğretmenlerin yüksek lisans ya da doktora yapması, eğitimlerini sürdürmek istemesi bu ülkede suç mu sayılmaktadır? Bu öğretmenler neden cezalandırılmaktadır? Öğretmenlere kendini geliştirme diyen bir Bakanlık anlayışı dünyanın başka hangi ülkesinde vardır?
Görev yaptığın ilde yüksek lisansını, doktoranı yapacaksın demek, onları buna zorlamak, haklarını gasp etmek tam bir ortaçağ zihniyetinin yansımasıdır.
Bilindiği gibi Ömer Dinçer, öğrenim özrünü özür grubu tayinleri arasından çıkarmıştı. Öğrenim özrü mağdurlarını yok sayan bir zihniyetin eğitime herhangi bir katkısı olamaz. Zira Ömer Dinçerin eğitime katkısı olmadığı anlaşılmıştır ki, Dinçer Bakanlık görevinden alınmıştır.
Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; öğrenim özrünün yeniden özür grubu tayinleri içerisinde değerlendirilmesi ve öğrenim özrü tayinlerinin -tıpkı eş ve sağlık durumu özründe olduğu gibi-Şubat ayında yapılmasıdır. Bu konuda ötekileştirici, ayrımcı bir tavır asla doğru değildir, devlet adamlarına da yakışmamaktadır.
Öte yandan önümüzdeki yıllarda benzer sorunlar yaşanmaması için Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, özür grubu tayinlerini eskiden olduğu gibi yılda iki kez yapmalı ve il/ilçe emrini geri getirmelidir.
Bir diğer önemli konu da atama bekleyen öğretmenler meselesidir. Başbakanın ataması yapılmayan öğretmenler ile ilgili bir açıklama yapmaması büyük bir eksiklik olmuştur. Başbakan bu konuyla ilgili bir sayı telaffuz etmese de, Şubat ayında öğretmen ataması yapılacağına dair bir bilgi vermeliydi.
MEBin 350 bin atama bekleyen gencin yakarışlarını duymasını istiyoruz. Atama bekleyen öğretmenlerimiz Şubat ayında öğretmen ataması yapılması konusunda müjdeli bir haber beklemektedir. Ne Başbakan, ne de Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ataması yapılmayan öğretmen sorununa gözlerini kapatamaz. Nabi Avcı'nın Milli Eğitim Bakanı olması genç öğretmenlerimizin beklentisini artırmıştır. Atama bekleyen öğretmenler, Şubat ayında öğretmen ataması yapılacağına inanmıştır. Bu gençleri hüsrana uğratmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu konuda da Sayın Başbakan'dan en kısa sürede açıklama bekliyoruz. Şayet atama olmazsa, tepkiler azalmayacak, tam tersine daha da yoğunlaşacaktır.
TÜRK EĞİTİM SEN