GÜNDEM
STK'lardan Reyhanlı bildirisi: Gün kardeşlik günüdür!
Sivil toplum kuruluşları (SKT) Reyhanlı'da yapılan saldırılara ve Suriyeli mültecilere yapılan linç girişimlerine karşı bir araya geldiler. Reyhanlı'da yaşanan olayları ve siyasilerin tavrını eleştiren STK'lar bu zalim ve mazlumun savaşıdır dediler.
Ali Emiri Kültür Merkezi'nde, bir araya gelen STK'lar geçen hafta Reyhanlı'da meydana gelen bombalı saldırı sonrası Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırılara tepki gösterdi
Akabe Vakfı, AKDAV, AKV, Anadolu Platformu, Hikmet Vakfı, İHH, İDBS, Medeniyet Vakfı, Özgür-Der ve Sadakataşı Derneği'nin bir araya geldiği toplantıda Suriyeli sığınmacıların yaşadığı mağduriyetin giderilmesi istendi. Temsilcilerin bir araya gelerek basın bildirisinin okuduğu toplantı kurum temsilcileri birer konuşma yaptılar.
Konuşmalardan sonra dağıtılan basın bildirisinde şöyle denildi:
"SURİYELİ MÜLTECİ KARDEŞLERİMİZİ HEDEF GÖSTERENLER REYHANLI KATLİAMININ SUÇ ORTAKLARIDIR!
Reyhanlı'da 11 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilen bombalı saldırılardan bu yana utanç verici manzaralara şahit olmaktayız. Ülke tarihinin en kanlı "terör" eylemi olarak kayda geçen saldırılara yönelik olarak başta ana muhalefet partisinin lideri olmak üzere kimi siyasilerden, gazeteciler, aydınlar, akademisyenler ve çeşitli siyasi-ideolojik gruplardan sadır olan sözler ve tavırlar insanlık adına, hukuk ve adalet adına müthiş bir kirlilik, açık bir zulüm teşkil etmiştir. Bu zevat ve çevreler Reyhanlı katliamı sonrasında ortaya koydukları tavırlarla Suriye'de hüküm sürmekte olan Baas diktatörlüğüne kol kanat gererken, Suriyeli mazlum kardeşlerimize düşmanlıklarını ise zirveye çıkarmışlardır.
50'den fazla masum insanımızı hunharca katleden güçler ortadadır; eylemde taşeronluk yaptırılan failler tespit edilmiş ve bir kısmı da yakalanmışlardır. İlk andan itibaren bu alçakça eylemin Suriye muhalefetine desteğinden ötürü Türkiye hükümetine yönelik bir cezalandırma, bir misilleme-gözdağı eylemi olduğu bilinmektedir.
Tüm bu manzaraya rağmen Baas diktatörlüğünün yerli şebbihası gibi davranan kesimler patlamayla birlikte harekete geçmiş ve adeta Esed katilinden başka herkesi; Türkiye hükümetini, Suriyeli muhalif grupları, mültecileri suçlama yarışına girişmişlerdir. Zalimlerin suçunun faturasını mazlumlara kesmeye kalkışmışlardır. Bu noktada ellerinde sopalarla, bıçaklarla Reyhanlı sokaklarında buldukları Suriyelileri linç etmeye kalkışan serseri güruhla; linç faaliyetini daha rafine yöntemler ve söylemlerle sokaklarda, kampüslerde, televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde ve siyasi arenada sürdüren kesimler arasında sadece şekil farkı mevcut olup, mahiyet farkı bulunmamaktadır.
Bu nasıl bir vicdansızlıktır ki, tam iki yılı aşkın süredir halkını vahşice katleden, uçaklarla, tanklarla şehirleri, kasabaları bombalayan bir dikta rejiminin icraatları "kendini savunma" kapsamında değerlendirilmekte; tüm dünyadan da bu rejimin işlediği insanlık suçlarına göz yumulması istenmektedir!
Bu nasıl bir zalimliktir ki, sistematik katliamlar karşısında evlerini, yurtlarını terk edip ülkemize sığınan mazlum insanlar akıl almaz karalamalara muhatap kılınmakta, suçlanmaktadırlar! Çaresizlik içindeki mültecileri hedef gösteren söylemlerin kılıfı da unutulmamaktadır: Bu insanlık dışı tutum sahipleri iğrenç zihinlerini ve yüzlerini, kendilerinin sığınmacılara değil; 'cihadçı', 'terörist' vb. unsurlara karşı oldukları yalanlarıyla maskelemeye çalışmaktadırlar. Oysa bunun düpedüz yalan olduğu, ikiyüzlülük yapıldığı gayet barizdir. Onlar hak ve özgürlük talebiyle ayağa kalkan Suriye halkının rejime isyan etmekle her türlü zulmü hak ettiğine inanmaktadırlar.
Mezhepçi ve laik diktatörlüğün yerli sempatizanları tam bir mezhepçi fanatizmle yanı başımızda yaşanan vahşeti, kardeşlerimizin sistematik biçimde katledilmesini onaylamakta; bu barbarlığa karşı çıkanlara ise yavuz hırsız misali 'mezhepçi' yaftası yapıştırmaktadırlar.
Baas rejiminin iktidarını korumak için işlediği katliamları anlayışla karşılayan bu kesimler AK Parti hükümetinden sınırları mültecilere kapatmasını, muhalifleri ülkeden kovmasını, on binlerce Suriyelinin katledilmesini Suriye'nin içişleri olarak değerlendirip, görmezden gelmesini talep etmektedirler. Halkımızdan da kardeşlerine sırt çevirmesini, onları kaderleriyle baş başa bırakmasını istemektedirler.
Bizler İslami kuruluşlar olarak bu zulme, kirlenmişliğe, suç ortaklığına dikkat çekiyoruz! Halkımızı bu çirkin kampanyalara prim vermemeye, malum kesimlerin Baas diktasını örtük biçimlerde koruma-kollama faaliyetlerine karşı uyanık olmaya ve Suriyeli mazlum kardeşleriyle dayanışma çabalarını artırmaya çağırıyoruz. Kardeşlik basit, soyut bir söz değildir. Bedel ister! Gün kardeşliğimizi ispatlama günüdür!
AKABE - AKDAV ANADOLU PLATFORMU ARAŞTIRMA ve KÜLTÜR VAKFI - HİKMET VAKFI İHH İDSB ÖZGÜR-DER - SADAKATAŞI DERNEĞİ"