O toplantıyı bugünmüş gibi hatırlıyorum: Konu: ‘Edebiyat Liseleri’ kurulması ile ilgiliydi. Bakan, o sırada YÖK’le başı dertte olduğu için gelememiş, yerine Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Necat Birinci’yi göndermişti.

Toplantıya kimler katılmıştı, onu da hatırlıyorum: Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Taha Akyol, Beşir Ayvazoğlu, ben ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri... Hepimiz ‘Edebiyat Liseleri’ kurulması konusunda müttefiktik;- ama sanırım bizzat Müsteşar’ın kendisi, İlber Hoca’nın itirazına rağmen, kapsamın sosyal bilimleri de içine alacak biçimde genişletilmesini önerdi idi! Nitekim, öyle de oldu!

Bence AK Parti iktidarının milli eğitim alanında gerçekleştirdiği en önemli ve en olumlu işlerden biri, Sosyal Bilimler Liseleri’nin kurulmasıdır. Daha önceki iktidarların Fen Liseleri’nin kurulmasına öncelik vermesine karşılık, sosyal bilimler ağırlıklı liselerin açılması, çok gecikmiş bir erken uzmanlaşma projesinin hayata geçirilmesi anlamına geliyordu. Yıllarca, benim lise yıllarım da dahil, ‘Edebiyat’ ve ‘Fen’ bölümlerine, sadece son sınıfta ayrılınmasının, erken uzmanlaşma bağlamında yetersiz kaldığının farkına varılmamış, dolayısıyla da, ihtisas liseleri kurulmasına lüzum görülmemişti. Fen Liseleri ile birlikte Sosyal Bilimler Liseleri’nin açılması, bu açıdan, çok bir büyük ihmalin telafisi demekti…

Şimdi, ortalıkta dolaşan rivayetlere bakılırsa, Sosyal Bilimler Liseleri’nin toptan kaldırılması düşünülüyormuş! Bunu düşünen kimdir ya da kimlerdir, bilemiyorum, ama yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı’nın, böylesine vahîm bir entelektüel yıkıma müsaade etmeyeceğini düşünüyorum. Geçenlerde İlber Ortaylı da, ‘[Sosyal Bilimler Liseleri’nin] kapatılması veya entegrasyonu gibi söylentiler dolaş[tığını]’ ve ‘kapatılmaları veya başka programlarla sözde bütünleştirilerek eritilmeleri[nin], MEB’in kalabalık başarısız hanelerinden birine’ mutlaka yazılacağını belirtti. Son derece haklıydı!

Geçtiğimiz şubat ayında, İstanbul Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde, ‘Sosyal Bilimler Liselerinin Dünü, Bugünü ve Geleceği’ konulu bir panel düzenlendi. Panele, Abbas Güçlü’nün deyişiyle, ‘Sosyal Bilimler Liselilerinin endişeli bekleyişi’nin hâkim olduğu anlaşılıyor. Öğrencilerin ve velilerin ‘bu liselerin kapatılacağı iddiaları nedeniyle yaşadıkları endişelerin dile geti[rildiği]’ panelde, yine Güçlü’nün belirttiğine göre, paneli yöneten Doç. Dr. Erdoğan Keskinkılıç ‘Türkiye’nin yerel değerlere sahip zihniyetinin oluşması için Sosyal Bilimler Liseleri’ne ihtiyaç olduğunu’ bildirmiş, hatta, liselerin yetmediğini, Sosyal Bilimler üniversitelerinin kurulması gerektiğini söylemiş…

Aslında bilmem farkında mıyız, yoksa ben mi yanılıyorum: Üniversitelerimiz arasında da örtük bir ihtisaslaşma eğilimi görülüyor. Bu durum, özellikle Ankara’daki, biri yeni kurulmakta olan dört üniversitede özellikle belirgin: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, ağırlıklı olarak bir Teknik ya da Mühendislik Bilimleri üniversitesi; Hacettepe Üniversitesi, ağırlıklı olarak bir Tıp Bilimleri Üniversitesi; Ortadoğu Teknik Üniversitesi de, ağırlıklı olarak bir Sosyal Bilimler Üniversitesi olarak öne çıkıyor. Yeni kurulmakta olan İpek Üniversitesi ise bir Güzel Sanatlar Üniversitesi olma yolunda… Ankara’daki bu dört üniversite, kendiliğinden öne çıkan statüleri dolayısıyla, sanki ihtisaslaşma alanlarına göre, örtük bir işbölümünü gerçekleştirmiş konumdalar.

Durum böyleyken, Sosyal Bilimler Liseleri’ni kapatmak hangi akla hizmettir, bilinmez. Ama millete hizmet olmadığı âşikâr!

Hilmi Yavuz-Zaman