Fethullah Hocaefendi’yi, ben samimi bir Müslüman olarak biliyorum.
Bazı konularda itiraz ediyorum.
Mavi Marmara gemisi ile ilgili açıklamalarına gerçekten çok üzülmüştüm.
Daha önceki yıllarda, biraz da kendi akınlarının çarpıttığı “başörtü” konusundaki açıklamalarına da üzülmüştüm..
Başka konular da olmuştur, Hocaefendi’nin açıklamasına katılmadığım..
Ama dershaneler konusunda..
Ben Hocaefendi’nin, gösterilmeye çalışıldığı gibi, “dershaneleri dönüştürmeyi külliyen reddettiği” kanaatinde de değilim..
Evet, Hocaefendi’ye yakın bir grup, bu kanaatte..
Ama Hocaefendi’nin kanaati bu denli sert değil..
Aslında bu tartışmayı fırsat bilip..
Şivan Perver’in bile ülkeye döndüğü bugünlerde..
Hocaefendi’nin de Türkiye’ye gelmesini istemek hakkımız olsa gerek.
Gözden uzak olan, gönülden de ırak olurmuş..
Gözden uzak olunca..
Herkes bir şey söylüyor..
5-6 ay öncesinin nasihatleri, atılan sert bir manşetin ardından, yeni gibi takdim ediliyor..
Hava sertleştiriliyor..
Verilen algının sonrasında..
Buradakiler alıyor, sazı eline..
Hocaefendi üzerinden, kendi mesajlarını veriyor, tehditlerini yapıyor..
Mesela, Mesut Yılmaz örneği veriyorlar..
Sanki Hocaefendi bu örneği vermiş gibi..
Mesut Yılmaz üzerinden, Tayyip Erdoğan’a mesaj yolluyorlar..
Mesaj şu:
Mesut Yılmaz da, 28 Şubat sürecinde İHL’leri kapatmak istemişti..
“Siyasi hayatıma da mal olsa, kesintisiz eğitimi geçireceğim” dedi..
Sonra da siyasi hayatı bitti!
Tayyip Erdoğan da, dershaneleri dönüştürmekte ısrar ederse (onlara göre kapatırsa)..
Siyasi hayatı sona erer..
Verilen istenen mesaj bu da..
Bu mesajı verirken, mesaj sahiplerinin kendilerinin, 28 Şubat’ta nerede durduklarına bir bakmaları gerekmez miydi önce..
Bu mesajı verenlere biri sorarsa: “Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal olan o kesintisiz eğitim kabul edilirken, siz nerede duruyordunuz?”
Ne cevap verebilirler acaba?
Devam edilip sorulsa:
“Hocaefendi, hangi noktada duruyordu?”
Devam edilip sorulsa, Yılmaz’ın siyasi hayatına mal olan dayatma kanunu geçiren o darbeci hükümet kurulduğu gün, siz hangi manşeti atmıştınız?
Ne cevaplar alacağız acaba?
Hayır, kimseyi suçlamak için bunları söylemiyorum..
Yakın tarihimiz hakkında verilen yanlış bilgiyi düzeltmek istiyorum..
Doğru bilgiler nedir?
Önce Hocaefendi’den bir çıkış gelmişti..
Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal olacak İHL’lerin kapanması kanununu geçirmeyen Refah-Yol’a, “gitsinler artık” denilmişti..
Mesut Yılmaz başbakan olduğunda, şimdi “Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal oldu, hatırlatalım” tehdidi içeren yazının çıktığı gazete, “Hayırlı olsun” manşeti atmıştı..
Dahası var..
Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal olduğu söylenen kesintisiz yasası, aynı zamanda Bülent Ecevit’in de siyasi hayatına mal olmuştu!
Bu da çok önemli..
Niçin önemli?
Şimdi “İHL’lerin kapatılması, Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal olmuştu, n’aber” diyen arkadaşın çevresi, Bülent Ecevit’le o yıllarda, çok iyi ilişkiler içinde idi de onun için..
Bugünlerde “AK Parti’ye oy vermeye mahkûm muyuz?” çıkışını yaymaya çalışan bu arkadaşın çevresi o tarihlerde de, “Refah’a oy vermeye mecbur muyuz?” söyleminin sahibiydiler..
Bu söylem ile, Bülent Ecevit’e oy verdikleri bile iddia edilmişti..
Ne oldu, Ecevit sonraki seçimlerde, % 21.5’ten, % 1.5’e inmedi mi?
İHL’leri kapatmak, Ecevit’in de siyasi hayatına mal olmamış mıydı?
Niye Ecevit’i gizliyorsunuz da, Mesut Yılmaz’ı öne sürüyorsunuz?
“Okul kapatmak, bak Mesut Yılmaz’ın siyasi hayatına mal oldu” derken..
Önce bir özeleştiri yapmanız gerekmez miydi?
“O tarihte biz de, İHL’leri kapatanlara zımni destek vermiştik” demeniz gerekmez miydi?
Ama samimi kanaatimi tekrarlayayım..
Ben tehdit söylemlerinin, Hocaefendi’ye rağmen dillendirildiğini iddia ediyorum..
Hocaefendi uzakta olduğu için.. Yanına girmek için bazı duvarlar aşılması gerektiği için..
Soramıyoruz kendisine..
Biz soramayınca, sazı alanlar da, onun adına çalmaya devam ediyorlar..
Benim nacizane çağrım Hocaefendi’ye..
Dönün artık hocam..
Adınız üzerinden, dindar insanlara tehditler savuranlara fırsat vermeyin..
Sizi, kendinizle çelişir bir kimliğe büründürenlere sessiz kalmayın..
Hoşgörünüzü, istismar edenlere zemin hazırlamayın.
Dönün artık!
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit