EĞİTİM
Sınıf öğretmenlerine Müjde
Öğretmenlik mesleğinde çalışılan okul türünün ve branşın bizim için önemi olmasa da birileri için var. Özellikle sınıf öğretmenleri adeta bir alt sınıf görev yapıyorlarmış gibi itilip duruyorlar. Daha bugün bir inşaat bekçisinden duyduklarım şöyle: “Oğlum teknik okul mezunu idi, formasyon da aldı ama atanamayınca aç kalmasın diye sınıf öğretmenliği yaptı. Şu anda branşına geçti artık lisede çalışacak.” Maalesef vatandaşın bakış açısı bu. Çocuğu ilkokula başlayacakken yana döne iyi bir sınıf öğretmeni araştıran insanlar, çocukları ortaokula veya liseye başlayınca sınıf öğretmenlerini ikinci sınıf öğretmen olarak görmeye başlıyorlar.
Sadece vatandaşın değil devletin nazarında da sınıf öğretmenleri ikinci sınıf. Maaş karşılığında branş öğretmenleri 15 saat çalışırken sınıf öğretmenleri 18 saat çalışmak zorundalar. Aynı eğitim fakültesinin iki ayrı bölümünden mezun olan öğretmenlerden birisi 15 saat çalışmak zorundayken diğeri neden 18 saat çalışmak zorundadır? Sınıf öğretmenlerinin emeği daha mı ucuzdur ki 3 saat daha fazla çalışmak zorundadırlar anlamak mümkün değil!
Kariyerde de benzer sorunlar yaşanır. Branş öğretmenleri bakanlık müfettişi olabilir ama sınıf öğretmenleri sınava bile alınmazlar. Sınıf öğretmenliği mezunu iseniz boynunuza bir yafta olur diplomanız. Üzerine aldığınız lisans üstü eğitimler de hiçbir fayda sağlamaz. Yüksek lisansınızı, doktoranızı bitirirsiniz ama sınıf öğretmeni olduğunuz için yine sınava girme hakkınız yoktur. Hatta Eğitim Yönetimi Teftişi ve Planlaması bölümlerinde 4 yıl müfettişlik eğitimi alsanız üstüne bu alanda yüksek lisansınızı bile yapsanız sınava girmeye hak verilmez. Kamu yönetimi veya hukuk bitirmeniz hatta 10 fakülte mezunu da olmanız bir şeyi değiştirmez çünkü siz hala sınıf öğretmeni kökenlisinizdir.
Sınıf öğretmenleri, haberlerde yer alan ifadeyle ancak “ilköğretim müfettişi” olabilirler. Bu kez de ikinci sınıf müfettiş olmaktan kurtulamazlar. Çünkü bir ön eğitim almaksızın sadece sınava girip bakanlık müfettişi oluverenler birinci sınıf müfettiş olarak görülürken sınıf öğretmenleri üniversite sınavıyla EYD bölümlerini kazanıp 4 yıl müfettişlik eğitimi almalarına rağmen ikinci sınıf müfettiş olmaktan kurtulamazlar. Üstelik bakanlığa bağlı ilkokul, ortaokul, lise, halk eğitim merkezi, öğretmenevi, ilçe milli eğitim müdürlüğü, sürücü kursu, rehabilitasyon merkezi,... vs. ne varsa hepsini teftiş eder ama “ilkokul müfettişi” olarak görülmekten de kendinizi kurtaramazsınız.
Kökeninde sınıf öğretmeni olup daha sonra kamu yönetimi bölümünü bitiren ve bu alanda yüksek lisans da yapan, öğretmenlikten sonra eğitim müfettişliği ve bakanlıkta grup başkanlığı yapan bir eğitimcinin Rehberlik ve Denetim Başkanı olarak görevlendirilmesine itiraz eden birileri var. Bunu siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışıyorlar.
Neymiş?
Sayın Atıf Ala’yı başkan yapabilmek için teftiş sistemi birleştirilecekmiş.
Oysa teftiş sisteminin birleştirilmesine yönelik çalışmalar 20 yıldır devam ediyor. Bu çalışmalar başladığında, Milli Eğitim Şura kararları alındığında sayın Ala müfettiş bile değildi. Artık Milli Eğitim Bakanlığında teftiş sisteminin birleştirilmesiyle sınıf öğretmenlerine ve il eğitim denetmenlerine yapılan haksızlık sona erecektir. Sınıf öğretmenleri de diğer öğretmenler gibi bakanlık müfettişliği sınavlarına girebilecek, hak yerini bulacaktır. Sayın Ala’nın görevlendirilmesi bu güne kadar uygulanan bir adaletsizliğin sona ermesidir. Özellikle sınıf öğretmenleri için bir milattır. Sayın Ala’yı yıpratmak maksadıyla teftiş sisteminin birleşmesi için yıllardır yürütülen çabayı sabote edenleri kınıyorum.
Doğan CEYLAN
Yönetim Bilimi Uzmanı