EĞİTİM
Şefler Ne İstiyor?
Mağduriyetlerini ilgili makamlara iletmek için 2011 yılında
Sosyal Güvenlik Şefleri Derneği adıyla dernek kurduklarını ifade eden Yönetim
Kurulu Başkanı Feyzullah AKTAŞ, Kamu kurum ve kuruluşlarında çok önemli bir
misyon üstlenmelerine rağmen, mali ve özlük haklarında sürekli kayıplar
yaşanması sebebiyle şefliğin cazibesini yitirdiğini ifade etti.
ŞEFLER KURUMLARIN OMURGASIDIR
Kurumlarda en az 15 yıllık memuriyetten sonra birçok
mevzuattan sorumlu tutularak görevde yükselme sınavına girdiklerini ve sınavı
kazananlar arasından atandıklarını belirten AKTAŞ, birçok şefimizin ailelerinden
ayrılmayı göze alarak bulunduğu il dışını tercih ettiğini ve 2 yılık süreyle
başka birimlerde görev yaptıklarını, şeflerin işlerinin en iyisi olmak zorunda
olduklarını, aksi halde vatandaşların, işlerini çözecek muhatap
bulamayacaklarını ifade etti. Vatandaşın kırgınlığı ve kızgınlığını
göğüslediklerini, kanun, tebliğ, yönetmelik, genelge v.s. analiz ederek
memurlara ve paydaşlara eğitimlerle anlattıklarını, uygulamada yaşanan
sorunları üst makamlara iletmenin de görevleri arasında olduğunu belirtti. Çoğu
zaman inisiyatif alarak vatandaşın işini çözmeye çalıştıklarını, astlarımıza
eğitim vererek Kurum politikalarını, amaç ve hedeflerini anlattıklarının altını
çizdi. Bunların yanında güncel ve teknolojik gelişmeleri de takip ederek
kendimizi sürekli geliştiriyoruz diyerek kamu’da çalışan şeflerin üstlendikleri
misyon gereği kurumların
omurgasıolduğunu vurguladı.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında iş ve işlemlerin öncelikle
şeflerin sevk ve idaresinde yürüdüğünü belirten AKTAŞ, çoğunluğu 4 yıllık
yüksek öğrenim mezunu olan şeflerin hiyerarşik sıralamada şube müdürüyle memur
arasında en alt yönetici olarak işlem gördüğünü, müdür veya müdür yardımcısı
gibi kadrolara şefler arasından atama yapıldığını belirterek şeflik
müessesesinin teknik bilgisinin yanında kamuya yönetici yetiştirdiğine de
dikkat çekti.
Mağduriyetlerinin çözümü için Sayın Başbakana mektup
yazdıklarını, ayrıca ilgili kurumlara yazı ve raporlar ilettiklerini ifade eden
AKTAŞ, kurumların olmazsa olmazı şeflerin sorunlarının çözülmesini
beklediklerini söyledi.
Derneklerince düzenlenen mektup, rapor ve yazılarda şu
ifadelere yer verildi.
EKSTRA MAAŞ ARTIRIMI DEĞİL ADİL BİR ÜCRET SİSTEMİ İSTİYORUZ
Sorumluluklarına ve kurumlardaki misyonlarına rağmen,
yıllardır şeflerin maaşları yerinde saymıştır. Eşit işe eşit ücret parolasıyla
çıkarılan 666 sayılı KHK ile de yine müdür ve üstü kadrolarda bulunanların
maaşlarının iyileştirilmesine rağmen SGK Şeflerinin maaşları düşürülmüş, şu an
kamuda çalışan tüm şefler memurlarla aynı maaşı almaktadırlar.
1 inci derecenin 4 üncü kademesinden maaş alan bir şefle
memur/vhki arasında 40.00 TL (%2) maaş farkı bulunduğunu, şube müdürü, ilçe
müdürü, il müdür yardımcısı v.b. kadrolarıyla yaklaşık 1.200.00 TL (%50), A
Düzeyi Sosyal Güvenlik Uzmanlarıyla yaklaşık 2.200.00 TL (%100), Daire
Başkanlarıyla ise yaklaşık 3.500.00 TL (%120) maaş farkı oluştuğuna dikkat çekildi.
Bunun sebebinin ise son yıllarda müdür ve üstü kadroların maaşlarının üst üste
artırılmasından, şeflerin ise göz ardı edilmesinden kaynaklandığını, hatta
derece bazında bazı memurların şefinden daha fazla maaş aldığının altı çizildi.
Aylığı (1/4) |
Memur/ VHKİ |
Şef |
Şube müdürü/ İl Müdür Yrd. |
A Düzeyi Kariyer Uzman |
Daire başkanı/ İl Müdürü |
666 SKHK sonrası (Temmuz-2013) |
2.100.00.- |
2.140.00.- |
3.350.00.- |
4.500.00.- |
5.500.00 TL |
Unvan bazında ödenen maaşlar (Not
: aile ve çocuk yardımları hesaplamalara dahil edilmemiştir.)
Teknik bilgi ve donanımları, ağır sorumluluk, iş yükü ve
riski karşısında memurla aynı maaşı alan şefliğin hiçbir cazibesi kalmadığını,
ekstra iyileştirmeler değil, hiyerarşik yapıdaki yerlerine uygun, unvanlar
arasında dengeli ve adil bir ücret sistemi istediklerini belirttiler.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTİYORUZ
666 sayılı KHK, eşit işe eşit ücret parolasıyla çıkarıldığı
halde bazı Kurumlardaki istisnalar bu eşitliği bozmaktadır.
Örneğin, Adalet Bakanlığına bağlı adliyelerde çalışan
birçok unvan gibi şeflerin özel hizmet tazminatları da diğer kurumlardan
farklıdır. Adalet hizmetleri tazminatı adı altında adliyede çalışan bir şef 110
puan özel hizmet tazminatı alırken, diğer kurumlarda çalışan şefler 60 puan
almaktadırlar. Bu da yaklaşık 350 TL’lik bir fark demektir. Adalet hizmetleri
tazminatındaki farklı uygulama, eşit işe eşit ücret politikasına aykırılık
teşkil etmektedir.
Unvan |
ADALET BAKANLIĞI |
SGK VE DİĞER BAZI KURUMLAR |
||
Özel Hizmet Tazminat oranı |
Özel Hizmet Tazminat miktarı |
Özel Hizmet Tazminat Oranı |
Özel Hizmet Tazminat Miktarı |
|
Şef 1-4 |
110 |
772 TL |
60 |
421 TL |
Memur |
100 |
701,50 TL |
55 |
385,83 TL |
Ayrıca 666 sayılı KHK’nın iş bazında değil unvansal bir eşitlik sağlamıştır. SGK gibi bazı
Kurumların iş yoğunluğu, mevzuatsal ağırlığı ve iş riski dikkate alındığında,
diğer çoğu kurumlarla eşit iş statüsünde değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun
olmadığı çok açıktır. Her bir SGK çalışanına günlük ortalama 20-30 evrak
gelirken, başka birçok kurum çalışanına haftada bir evrak gelmektedir. Nüfusun
tamamına hizmet götüren SGK çalışanları, iş yoğunluğu sebebiyle mesaiye
kalmakta, eve iş götürüp, hafta sonları da çalışmaktadırlar. Üstelik bu
çalışmalarından dolayı herhangi bir ücret de almamaktadırlar. Daha önce
ikramiye, mesai, performans, ek ödeme v.b. farklı başlıklarla verilen birçok
hakları 666 sayılı KHK ile ellerinden alınan SGK çalışanları başka kurumlara
geçmenin yollarını arar hale gelmişlerdir.
Özetle, ‘eşit işe eşit ücret’ parolasıyla çıkarılan 666
sayılı KHK’nın gözden geçirilerek ‘eşit iş’in unvansal olarak değil, iş bazında
ölçülebildiği başka kriterlerle yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Aksi halde,
kurumsal bir takım iyileştirmelerin yolu açılmalıdır.
A DÜZEYİ KARİYER KADROLARA KURUM İÇİNDEN GEÇİŞ YAPILAMIYOR
Türk kamu yönetiminde, hantallığa ve iş ve işlemlerin
süreçlerinin uzamasına yol açtığı gerekçesiyle eleştirilen dikey örgütlenme
modelinin yerine, yeni kamu yönetimi anlayışı gereği hiyerarşik kademelerin en
aza indiği, iş ve işlemlerin yapılma sürecinin kısaldığı yatay hiyerarşik model
benimsenmektedir. Yatay hiyerarşik model gereği Kurumlarda A düzeyi kariyer
uzman kadroları ihdas edilmekte ise de, şeflerimiz arasından kurum içi
potansiyel değerlendirilmemektedir. Aramızda
yüksek lisans ve doktora mezunu, yabancı dil bilenler olduğu halde 35 yaş
sınırı ve alımların açıktan yapılması nedeniyle eşit şartlarda bile sınavlara
girilememektedir.
Yeni kamu yönetimi anlayışındaki bu dönüşüm, kurum içindeki
potansiyeli ve kurumsal hafızayı gözetmeden veya onlara da bu imkandan
yararlanma fırsatı vermeden açıktan atama ile yapıldığından, birçok açıdan
sorunlu bulunmaktadır.
Hala etkin bir şekilde devam eden bürokratik yapıya hakim
olan ve gerekli niteliğe haiz şeflerimize A düzeyi kariyer kadrolara atanma
imkanı verilerek açıktan atanan uzmanlarla birlikte bu dönüşümün sorunsuz
sağlanacağı açık ve daha az maliyetli olacaktır.
MÜDÜR KADROLARI İÇİN SINAV AÇILMIYOR
Müdür ve üstü kadrolar için yıllardır görevde yükselme
sınavı açılmamaktadır. Yapılan atamalar ise tenzili rütbe (hülle) yoluyla
yapılmaktadır. Bugüne kadar önce il müdür yardımcılığı kadrosuna atama
yapılmış, bilahare de ancak sınavla atanılabilecek olan şube müdürü v.b.
kadrolara asaleten atamalar yapılmıştır. Fırsat eşitliğinin kaybolması
nedeniyle bu durum, çalışma barışının bozulmasına, iş veriminin olumsuz
etkilenmesine ve aidiyet duygusunun azalmasına sebebiyet vermiştir. Bir
kısmının referansının iyi olmasından başka bir niteliği olmadığı halde bu
şekilde ataması yapılanlar, bilgi birikimi ve hizmet puanı daha fazla olan
başka birinin disiplin amiri konumuna gelmişlerdir. Atamaların bu şekilde
yapılması, onları, “hak etmedikleri halde atandıkları” ithamlarına maruz
bırakmış ve personelin bu kişilere bakış açısını olumsuz yönde etkilemiştir.
Bu yöntem liyakat ve fırsat eşitliğine aykırı olup, bu tür
atamalar yüzünden kurumlarda çalışma barışı kalmamıştır. Ayrımcılık yapılarak
kul hakkına girildiği geniş kitlelerce dillendirilmiş ve birçok şef hakkını
helal etmediğini söyleyerek emekliye ayrılmıştır.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde yükselmenin fırsat
eşitliği temelinde objektif kriterlere bağlanması şart olup, bunun yolu da
sınavdan geçmektedir.
GÖREVDE YÜKSELME YÖNETMELİĞİ (GENEL) TASLAĞI ŞEF OLMA
ŞARTINI ORTADAN KALDIRIP MÜLAKATLI BİR SİSTEM GETİRMEKTEDİR
Devlet Personel Başkanlığınca Kurumlara gönderilen genel
yönetmelik taslağına göre müdür olabilmek için müdür yardımcısı, şef veya
eşdeğer unvanlarda bulunma şartı kaldırılıyor. Yeni düzenlemeye göre merkezi
sınav, kurumsal yazılı (isteğe bağlı) sınav ve liyakat görüşmesinin (mülakat)
olduğu yeni bir sistem getirilmektedir.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki hiyerarşik yapıda oldukça
etkin olarak görevlerini zorluklarla sürdürmeye çalışan şeflerin kazanılmış
haklarının yok sayılması, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, 657 sayılı Kanun’a
ve Genel Yönetmeliğin özüne aykırılık teşkil etmektedir.
Müdür olabilmek için gereken bilgi birikimi, tecrübe,
bürokratik hafıza, liderlik v.s. özellikleri için yöneticiliğin ilk basamağı
olan şeflik müessesesi, müdürlüğe hazırlık sürecinin ve hiyerarşik yapının en
önemli yapıtaşıdır. Şefliğin ortadan kaldırılması, yöneticilik tecrübesi
olmayanların müdür olacağı bir süreci başlatacaktır. Mülakat ise geçmişte
denenmiş ve kayırmacılık ve objektif kriterler olmadığı gerekçesiyle Danıştayca
iptal edilmiştir.
Taslak bu haliyle sağlıklı bir görevde yükselme sistemi
getirmemektedir. Tam aksine sürecin her aşamasında itirazların olacağı, idari
yargının sürekli meşgul edileceği, güvensizliğin ve suiistimallerin zirve
yapacağı bir süreç başlayacaktır.
Kazanılmış hakların güvence altına alındığı, kariyer planlamasının yapılabildiği,
fırsat eşitliğinin tereddüte yer verilmeyecek şekilde korunduğu taslağı
beklediğimizi ifade ediyor. Bu haliyle bu taslağın ortak kabul görmeyeceğini ve
her türlü yasal zeminde haklarımızın aranacağını buradan deklere ediyoruz.
EK GÖSTERGELER UNVAN BAZINDA MEMUR – ŞEF - MÜDÜR GİBİ UNVANLARDA FARKLI BELİRLENMELİ MAKAM
VE GÖREV TAZMİNATI VERİLMELİDİR.
Yönetici konumunda olmalarına rağmen şeflerin ve şube
müdürlerinin ek göstergeleri 2200 olarak belirlenmiş, makam ve görev tazminatı
da verilmemiştir. Buna karşın yönetici grubunda yer almayan müfettiş ve a
düzeyi uzman kadrolarına 3600 ek gösterge ile makam ve görev tazminatı
verilmektedir.
Bu da maaşlar arasında uçuruma neden olmuştur. Örneğin bir
şef uzmandan 2.200.00 TL daha az maaş almaktadır.Ayrıca, emekli olduklarında
maaşları düştüğünden, şef ve şube müdürleri 65 yaşına kadar emekli olmak
istememektedirler. Bu da genç dimağların yükselme imkanlarını kısıtlamaktadır.
Diğer taraftan; ek göstergelerde Teknik Hizmetler Sınıfında
2 yıl 4 yıllık yükseköğrenim ayrımı yapılmışken, Genel İdare Hizmetleri
sınıfında böyle bir ayrım yoktur. 2 yıllıklarla 4 yıllık yükseköğrenim
görenlerin ek göstergeleri aynı şekilde 2200 olarak belirlenmiştir. Bu da
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu nedenle ek gösterge tutarlarının unvan ve tahsil
düzeyinde yeniden değerlendirilerek şef ve amir düzeyindeki yöneticiler ve şube
müdürü ve ek göstergesi 3600 olmayan diğer yöneticilerin ek göstergelerinin; Ön
Lisans mezunu olanlarda 3000, Lisans mezunu olanlarda ise 3600 olarak yeniden
belirlenmesi,
Yönetici konumunda bulunmayan diğer memurların ek
göstergelerinin ise; Ön Lisans mezunu olanlarda 2400 Lisans mezunu olanlarda
ise 3000 olarak yeniden
belirlenmesi,
Ya da “Diğerlerinde % 40'ına, tekabül eden miktarı,
emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulur” ibaresinin;
Diğerlerinde % 70'ine tekabül eden miktarı emeklilik keseneğine ve kurum
karşılığına tabi tutulur.
“Ek göstergesi 2200 (dahil) – 3600 (hariç) arasında
olanlarda % 70'ine” ibaresinin ise; Ek göstergesi 2200 (dahil) - 3600(hariç)
arasında olanlarda % 110'una ibaresi ile değiştirilmesi sonucunda ek göstergesi
3600 altında olan tüm memurların maaşlarında ve emekli ikramiyelerinde artış
sağlanmış olacaktır.
ÖZEL HİZMET TAZMİNATINDA ŞEFLER İÇİN 1-4 İNCİ DERECE TARİFİ
YAPILMASINA RAĞMEN, ŞEFLERİN KADRO DERECELERİ 3 ÜNCÜ DERECENİN ALTINA
İLERLEYEMEMEKTEDİR.
Şeflerin hemen hemen tamamı üniversite mezunu olmasına
rağmen kadro dereceleri üçüncü derecenin altına ilerleyememektedir. Şefin
almakta olduğu aylık derecesi 1 inci derecenin 4 üncü kademesine ilerlese de,
kadro derecesi 3'te takılıp kalmaktadır. Her ne kadar özel hizmet tazminatında
1-4 arası derece tarifi yapılmış ise de, 1 ve 2 nci derece şef kadrosu ihdas
edilmediği için eksik bir düzenleme olarak görülmektedir.
Eğer 1 inci ve 2 nci derece şef kadrosu ihdas edilmiş ve
dereceye göre özel hizmet tazminatı belirlenmiş olsaydı, sözgelimi; 4 üncü
derece şefin özel hizmet tazminatı %68’e; 3 üncü derece şefin özel hizmet
tazminatı %80’e; 2 nci derece şefin özel hizmet tazminatı %100’e, 1 inci derece
şefin özel hizmet tazminatı ise %125'e yükselebilecekti. Tıpkı, 4 üncü derece
şube müdürleri için %68 olarak belirlenen özel hizmet tazminat oranının 3 üncü
derecede %80'e, 2 nci derecede %100'e, 1 inci derece şube müdürü için de %135'e
yükseltilmesi gibi.
SONUÇ
Yazıda belirtilen olgular çerçevesinde, çalışma barışının
bozulmasına sebep olan itibar ve özlük hakkı kayıplarının acilen giderilerek adaletin tesis edilmesi hususu hayati önem taşımaktadır.
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur…