Yaşar Taşkın Koç, Yeni Şafak’taki bugünkü yazısında Gülen grubu ve CHP’nin HSYK’nın yapısının değiştirilmesiyle ilgili son taktiklerini ele aldı.

Koç, Gülen grubunun şimdi umudunu Cumhurbaşkanı ve AYM’ye bağladığını belirtti:

Dün gerçekleşen HSYK'da, son tartışmalı soruşturmalarla ilgili adı geçen hemen bütün savcıların yerlerinin değişmesinin bunun göstergesi olduğunu belirten Koç, “Asıl köklü hazırlıklardan biri AK Parti teklifi olarak Meclis'te Komisyon'da tartışılan ve Salı günü Genel Kurul'a inmesi beklenen HSYK'nın yapısıyla ilgili değişiklik” diye yazdı.

Önce Köşk sonra AYM

Gülen grubu ve CHP’nin umutlarını teklif yasalaşırsa, sonraki aşamalara bıraktığına işaret eden Koç, bundan sonraki gelişmelerin şu şekilde olacağı öngörüsünde bulundu:

“Önce Cumhurbaşkanı'nından kısmi veya tümden bir veto... Olmadı Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yoluyla oradan iptal kararının dedikodusu kaynatılıyor Ankara'da. İlk ihtimal bence en düşük ihtimal. Köşk'ün hukuki bir kurum hakkında parti liderleriyle görüşmesinin anlamı meselenin hukuk değil siyasal olduğunun ispatıdır. Dolayısıyla yarın önüne gelecek değişiklik içeren kanunla ilgili verilecek karar da o kanunun önüne gelmesinin gerekçesinden bağımsız olmayacak.

Sonraki aşamada, yani Anayasa Mahkemesi'nden de Komisyon'daki değişikliklerden sonra iptal beklemek zorlama olur. Çünkü teklifte özellikle eleştirilen ve Anayasa'ya aykırılık içerdiği düşünülen Bakan yetkilerinde önemli bir budama yapıldı Komisyon'da. AK Partili hukukçular muhtemel iptal gerekçeleri üzerinde dikkat çekilen noktaların değiştirilmesi meselesini atlamadılar; parti de gereğini yaptı.

Buna rağmen, Anayasa Mahkemesi kararları bizzat Başkanı Haşim Kılıç'ın söylediği gibi 'sonuç olarak siyasal kararlar' olduğuna göre bir 'sürpriz' çıkarsa bile ne olur? Türk hukuk sistemine göre, ister beğenin ister beğenmeyin, yürütme açısından şu olur: 'Atı alan Üsküdar'ı geçmiş olur...'

Çünkü Anayasa Mahkemesi kararları geriye işlemiyor.

Mahkeme iptal edene kadar yapılan icraatlar, atamalar, değişiklikler yapılmışsa, ki belli ki kanunlaştığı anda yapılacak, bunlar bir daha geriye kolay kolay alınamıyor.

O yüzden CHP'yi Anayasa değişikliğinden kaçınması, girmemesi, 'bırakın birbirlerini yesinler' anlamına gelecek şekilde motive eden ünlü Anayasa profesörleri buna da 'çare' öneriyor.

Diyorlar ki, bizim hukuk sistemimizde yok ama, ABD'de uygulanan 'kanunun yürütmesini durdurma kararı versin Anayasa Mahkemesi...' Tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçiminde icad ettikleri 367 gibi yeni bir cinlik. Çok beklerler. Savunmadan hücuma geçen bir devlet/hükümetin gücü hakkında fikirleri yok, anladım, ama maalesef 'aynı suda iki kere yıkanılmıyor'...

'Eski çamlar bardak oldu.'

'Onun altından çok sular aktı...'

Daha yazayım mı atasözü, deyim... gerek var mı?