EĞİTİM
Okullarda rehber öğretmen sıkıntısı
Okullarda 8 milyon öğrenci rehberlik hizmeti alamıyor. Rehber öğretmeni olan şanslı okullarda ise 1200 öğrenciye ancak bir öğretmen düşüyor. Öğrenciler arası şiddetin de yaygınlaştığı okullar için 17 bin rehber öğretmene ihtiyaç var.
23 Kasım 2013, Cumartesi
Eskiden yabancı dizilerde karşılaştığımız okullardaki şiddet içerikli olaylar artık Türkiye’deki eğitim kurumlarında da görülüyor. Konuyla ilgili haberler medyadan eksik olmuyor. Üzücü hadiseler, ne yazık ki ilkokullara kadar inmiş durumda. Birkaç hafta önce İstanbul Sultangazi’de yaşanan hadise ‘Okullarda neler oluyor?’ sorusunu gündeme getirdi.
İlçedeki bir ilköğretim okulunda görevli İngilizce öğretmeni Tuğba Zambak, gürültü yapmaması ve kendi sınıfına gitmesi konusunda uyardığı 12 yaşındaki öğrencinin saldırısına uğradı. Yüzüne aldığı yumruk darbesiyle gözünden yaralanan genç öğretmen hastanelik oldu. Gazete sayfalarına yansıyan olay, buz dağının görünen kısmı. Rehber öğretmen eksikliği öğrencilerin zararlı alışkanlıklar edinmesi veya suça karışmasında en büyük etkenlerden biri. Bu sebeple okulla ilişkisi kesilen öğrenci sayısı 100 binlerle ifade ediliyor. Okullarda uyuşturucu madde kullanan, cinsel istismara uğrayan binlerce öğrenci, sorunlarından kurtulmak için şiddete başvuruyor.
İstanbul’da 32 bin lise öğrencisiyle yapılan ankette hiç iç acıcı sonuçlar çıkmadı. Amerika Rowan Üniversitesi Cooper Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andres Pumariega başkanlığında yürütülen çalışmaya göre; çoğunluğu lise birde okuyan her 100 öğrenciden 45’i sigara, 32’si alkol, 9’u uyuşturucu kullanıyor. Bu veriler bile öğrenci rehberliği konusuna acilen kafa yorulması gerektiğini gösteriyor. Rehberlik hizmetinin sonuçları yalnızca ortaöğretim öncesiyle sınırlı değil. Öğrencinin en fazla rehber öğretmene ihtiyaç duyduğu anlardan biri lise sonrası tercih dönemi. 10 binlerce öğrenci uzman rehber öğretmen desteği almadan meslek tercihi yapıyor. Üniversite sınavından yüksek puan aldığı hâlde yerleştiği bölüm hakkında en ufak bir malumatı olmayan öğrenci sayısı az değil. Bu öğrencilerin çoğu okuduğu bölümde mutlu olamıyor ve tekrar sınava giriyor; dolayısıyla, sistemin tıkanmasına yol açıyor. Üstelik onca zaman boşuna harcanmış oluyor. Bazıları ise sevmediği bir mesleği hayatı boyunca yapmak zorunda kalıyor. Bir kısmı da iş imkânının sınırlı olmasından dolayı mesleğini yapamıyor.
Tuğba Özdemir, onlardan biri. Lisede sayısal ağırlıklı eğitim alan Tuğba, tercihini bilgi sahibi olmadığı sosyoloji bölümden yana kullandı. İstanbul’da okuduğu lisede kendisine yardımcı olacak rehber öğretmen olmadığı için biraz da puanının etkisiyle böyle bir tercih yapmıştı. 2005’te kazandığı Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü 4 senede bitirdi. Öğretmen olmak için hayli gayret gösterdi. 3 sene Kamu Personeli Seçeme Sınavı’na (KPSS) hazırlandı. Bütün çabasına rağmen bir türlü öğretmen ataması yapılmadı. Kontenjan engeli onu epey yıprattı. Özdemir, “ Zamanında bir rehber öğretmenim olsaydı ve meslek seçimi ile ilgili fikir verseydi, belki okuldan sonraki iş imkânları anlatılsaydı, bu sıkıntıları yaşıyor olmazdım.” diyor. Özdemir’in yaşadığı sıkıntıları bu yıl sınava girecek ve kendisine bir rehber öğretmen düşmeyen 8 milyon öğrencinin de yaşaması muhtemel.
Rehber öğretmen sıkıntısı yalnızca kırsal kesimlere özgü bir sorun değil. Büyük şehirler de eksikliği derinden hissediyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi yerlerde bile çoğu okulun rehber öğretmeni yok. Olanlarda ise yoğunluk standartların üzerinde. Ülke genelinde bir rehber öğretmene, ortalama, ilköğretimde 1200, ortaöğretimde 500 öğrenci düşüyor. Birçok yerde de bir rehber öğretmen iki okulda görevlendiriliyor. Haliyle öğretmenler öğrencilerle yeteri kadar ilgilenemiyor. Onları tam anlamıyla tanıyamıyorlar. Bu, öğretmenlerin motivasyonunu etkiliyor. İstanbul’da bir Anadolu Lisesi’nde rehber öğretmen olarak çalışan A.Y’nin söyledikleri bu tezi destekliyor: “Bulunduğum okul 900 kişilik. Birebir rehberlik yapamıyorum. Daha çok grup rehberliğine yoğunlaşıyorum. Aslında okulum rehber öğretmen yönüyle şanslı bile sayılabilir. Çünkü ilçede 90 okul var; fakat yalnızca 25’inde rehber öğretmen istihdam edilmiş. İki rehberi olan okullardaki öğretmenler haftanın 1 veya 2 günü başka okullara gönderiliyor. Bu ister istemez verimi düşürüyor, öğrenci kaliteli rehberlik hizmeti alamıyor.
Batman’da 300 kişilik bir ilköğretim okulunda rehber öğretmenlik yapan Y.T. öğrencinin rehber öğretmene olan ihtiyacını şu sözlerle özetliyor: “Buraya iki sene önce atandım. Kendimi öğrencilere kabullendirmem 1,5 sene sürdü. Sınav sistemi değişti. Fakat yeni sınav sistemi hakkında öğrencilerin çoğunun bilgisi yok. Çevremdeki pek çok okulda da rehber öğretmen yok. Gönüllü olarak köy okullarına gidiyor ve oradaki öğrencilere rehberlik hizmeti veriyorum.”
Felsefe grubu göreve hazır
Rehber öğretmen sıkıntısı birkaç senenin mevzuu değil. Mesele pansuman çözümlerle bugüne kadar geldi. 2003, 2004 ve 2011 yıllarında rehber öğretmen açığı kamu yararı düşünülerek felsefe grubu öğretmenleriyle kapatılmaya çalışıldı. Fakat sonraki senelerde bu uygulama yapılmadı. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) bölümü mezunları ihtiyaca cevap veremeyince rehber öğretmen ihtiyacı tekrar arttı. Sorunun çözümü için acilen 17 bin rehber öğretmene ihtiyaç var. Fakat eldeki PDR mezunları yeterli değil. Dolayısıyla ihtiyaç sıralamasında ilk sırada yer almasına rağmen açık bir türlü kapatılamıyor.
Geçen eylül ayında yapılan son atamalarla bu alan mezunlarının tamamına yakını atandı. 2 bin 838 PDR mezunundan 2 bin 598’i rehber öğretmen olarak mesaiye başladı. Atanamayan 240 kişi ise devlet kurumlarının açtığı kadrolara yerleşiyor yahut özel sektörde cazip imkânlarda iş bulabiliyorlar. Bu bölüm mezunları için boşta kalma durumu söz konusu değil. Dolayısıyla şartları sağlayan atama bekleyen rehber öğretmen yok denecek kadar az.
Felsefe grubu öğretmenleri, daha önce olduğu gibi açığın kendileri ile kapatılmasını istiyor. Bu görüşte olanlardan biri de Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’den 2010’da mezun olan Dilek Gümüş. Formasyon eğitimi de alan Gümüş, üç kez KPSS’ye girdi. Hayli yüksek puan almış olmasına rağmen kontenjan engeline takıldı. Gümüş duygularını şöyle ifade ediyor: “15 bin felsefe mezunu öğretmen var. Verilen kontenjan ise yalnızca 150. KPSS günü geldiğinde heyecandan uyuyamıyorum. 2 saatlik uykuyla sınava girdim. 84 puan almama rağmen yeterli olmadı. Kendi branşımdan atanmam imkânsız gibi. Çünkü felsefe grubu dersleri zorunlu olmaktan çıkarıldı. Dolayısıyla kontenjanın artmasını beklemek hayal olur. Bence felsefe grubu öğretmenlerine tekrar atama şansı verilmeli. Çoğumuzda ‘rehberlik sertifikası’ var.”
2001’de Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olan Nadire Akbaş meseleye farklı bir bakış açısı getiriyor. Felsefe grubu öğretmenleri olarak zaten özel okullar ve rehabilitasyon merkezlerinde MEB’den daha ağır şartlarda ve daha düşük ücretlerle PDR mezunlarıyla aynı hizmeti verdiklerini söylüyor. Yıllarca dershanelerde rehber öğretmen olarak çalıştığını ifade eden Akbaş, “Dolayısıyla, bu konuda tecrübem var. Bakanlık, bizi özel sektörde rehber öğretmen olarak tanıyor. Fakat devlet okullarında aynı imkânı vermiyor. Aslında geçtiğimiz dönemde bize 4 kez bu hak verildi. Atanan arkadaşlarımız, doğu ve güneydoğuda görevlerini en iyi şekilde yapıyor. Madem ihtiyaç var, şartları sağlayan felsefe grubu mezunlarına bu hak verilmeli.” diyor.
(Aksyon)
İlçedeki bir ilköğretim okulunda görevli İngilizce öğretmeni Tuğba Zambak, gürültü yapmaması ve kendi sınıfına gitmesi konusunda uyardığı 12 yaşındaki öğrencinin saldırısına uğradı. Yüzüne aldığı yumruk darbesiyle gözünden yaralanan genç öğretmen hastanelik oldu. Gazete sayfalarına yansıyan olay, buz dağının görünen kısmı. Rehber öğretmen eksikliği öğrencilerin zararlı alışkanlıklar edinmesi veya suça karışmasında en büyük etkenlerden biri. Bu sebeple okulla ilişkisi kesilen öğrenci sayısı 100 binlerle ifade ediliyor. Okullarda uyuşturucu madde kullanan, cinsel istismara uğrayan binlerce öğrenci, sorunlarından kurtulmak için şiddete başvuruyor.
İstanbul’da 32 bin lise öğrencisiyle yapılan ankette hiç iç acıcı sonuçlar çıkmadı. Amerika Rowan Üniversitesi Cooper Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andres Pumariega başkanlığında yürütülen çalışmaya göre; çoğunluğu lise birde okuyan her 100 öğrenciden 45’i sigara, 32’si alkol, 9’u uyuşturucu kullanıyor. Bu veriler bile öğrenci rehberliği konusuna acilen kafa yorulması gerektiğini gösteriyor. Rehberlik hizmetinin sonuçları yalnızca ortaöğretim öncesiyle sınırlı değil. Öğrencinin en fazla rehber öğretmene ihtiyaç duyduğu anlardan biri lise sonrası tercih dönemi. 10 binlerce öğrenci uzman rehber öğretmen desteği almadan meslek tercihi yapıyor. Üniversite sınavından yüksek puan aldığı hâlde yerleştiği bölüm hakkında en ufak bir malumatı olmayan öğrenci sayısı az değil. Bu öğrencilerin çoğu okuduğu bölümde mutlu olamıyor ve tekrar sınava giriyor; dolayısıyla, sistemin tıkanmasına yol açıyor. Üstelik onca zaman boşuna harcanmış oluyor. Bazıları ise sevmediği bir mesleği hayatı boyunca yapmak zorunda kalıyor. Bir kısmı da iş imkânının sınırlı olmasından dolayı mesleğini yapamıyor.
Tuğba Özdemir, onlardan biri. Lisede sayısal ağırlıklı eğitim alan Tuğba, tercihini bilgi sahibi olmadığı sosyoloji bölümden yana kullandı. İstanbul’da okuduğu lisede kendisine yardımcı olacak rehber öğretmen olmadığı için biraz da puanının etkisiyle böyle bir tercih yapmıştı. 2005’te kazandığı Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü 4 senede bitirdi. Öğretmen olmak için hayli gayret gösterdi. 3 sene Kamu Personeli Seçeme Sınavı’na (KPSS) hazırlandı. Bütün çabasına rağmen bir türlü öğretmen ataması yapılmadı. Kontenjan engeli onu epey yıprattı. Özdemir, “ Zamanında bir rehber öğretmenim olsaydı ve meslek seçimi ile ilgili fikir verseydi, belki okuldan sonraki iş imkânları anlatılsaydı, bu sıkıntıları yaşıyor olmazdım.” diyor. Özdemir’in yaşadığı sıkıntıları bu yıl sınava girecek ve kendisine bir rehber öğretmen düşmeyen 8 milyon öğrencinin de yaşaması muhtemel.
Rehber öğretmen sıkıntısı yalnızca kırsal kesimlere özgü bir sorun değil. Büyük şehirler de eksikliği derinden hissediyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi yerlerde bile çoğu okulun rehber öğretmeni yok. Olanlarda ise yoğunluk standartların üzerinde. Ülke genelinde bir rehber öğretmene, ortalama, ilköğretimde 1200, ortaöğretimde 500 öğrenci düşüyor. Birçok yerde de bir rehber öğretmen iki okulda görevlendiriliyor. Haliyle öğretmenler öğrencilerle yeteri kadar ilgilenemiyor. Onları tam anlamıyla tanıyamıyorlar. Bu, öğretmenlerin motivasyonunu etkiliyor. İstanbul’da bir Anadolu Lisesi’nde rehber öğretmen olarak çalışan A.Y’nin söyledikleri bu tezi destekliyor: “Bulunduğum okul 900 kişilik. Birebir rehberlik yapamıyorum. Daha çok grup rehberliğine yoğunlaşıyorum. Aslında okulum rehber öğretmen yönüyle şanslı bile sayılabilir. Çünkü ilçede 90 okul var; fakat yalnızca 25’inde rehber öğretmen istihdam edilmiş. İki rehberi olan okullardaki öğretmenler haftanın 1 veya 2 günü başka okullara gönderiliyor. Bu ister istemez verimi düşürüyor, öğrenci kaliteli rehberlik hizmeti alamıyor.
Batman’da 300 kişilik bir ilköğretim okulunda rehber öğretmenlik yapan Y.T. öğrencinin rehber öğretmene olan ihtiyacını şu sözlerle özetliyor: “Buraya iki sene önce atandım. Kendimi öğrencilere kabullendirmem 1,5 sene sürdü. Sınav sistemi değişti. Fakat yeni sınav sistemi hakkında öğrencilerin çoğunun bilgisi yok. Çevremdeki pek çok okulda da rehber öğretmen yok. Gönüllü olarak köy okullarına gidiyor ve oradaki öğrencilere rehberlik hizmeti veriyorum.”
Felsefe grubu göreve hazır
Rehber öğretmen sıkıntısı birkaç senenin mevzuu değil. Mesele pansuman çözümlerle bugüne kadar geldi. 2003, 2004 ve 2011 yıllarında rehber öğretmen açığı kamu yararı düşünülerek felsefe grubu öğretmenleriyle kapatılmaya çalışıldı. Fakat sonraki senelerde bu uygulama yapılmadı. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) bölümü mezunları ihtiyaca cevap veremeyince rehber öğretmen ihtiyacı tekrar arttı. Sorunun çözümü için acilen 17 bin rehber öğretmene ihtiyaç var. Fakat eldeki PDR mezunları yeterli değil. Dolayısıyla ihtiyaç sıralamasında ilk sırada yer almasına rağmen açık bir türlü kapatılamıyor.
Geçen eylül ayında yapılan son atamalarla bu alan mezunlarının tamamına yakını atandı. 2 bin 838 PDR mezunundan 2 bin 598’i rehber öğretmen olarak mesaiye başladı. Atanamayan 240 kişi ise devlet kurumlarının açtığı kadrolara yerleşiyor yahut özel sektörde cazip imkânlarda iş bulabiliyorlar. Bu bölüm mezunları için boşta kalma durumu söz konusu değil. Dolayısıyla şartları sağlayan atama bekleyen rehber öğretmen yok denecek kadar az.
Felsefe grubu öğretmenleri, daha önce olduğu gibi açığın kendileri ile kapatılmasını istiyor. Bu görüşte olanlardan biri de Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’den 2010’da mezun olan Dilek Gümüş. Formasyon eğitimi de alan Gümüş, üç kez KPSS’ye girdi. Hayli yüksek puan almış olmasına rağmen kontenjan engeline takıldı. Gümüş duygularını şöyle ifade ediyor: “15 bin felsefe mezunu öğretmen var. Verilen kontenjan ise yalnızca 150. KPSS günü geldiğinde heyecandan uyuyamıyorum. 2 saatlik uykuyla sınava girdim. 84 puan almama rağmen yeterli olmadı. Kendi branşımdan atanmam imkânsız gibi. Çünkü felsefe grubu dersleri zorunlu olmaktan çıkarıldı. Dolayısıyla kontenjanın artmasını beklemek hayal olur. Bence felsefe grubu öğretmenlerine tekrar atama şansı verilmeli. Çoğumuzda ‘rehberlik sertifikası’ var.”
2001’de Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olan Nadire Akbaş meseleye farklı bir bakış açısı getiriyor. Felsefe grubu öğretmenleri olarak zaten özel okullar ve rehabilitasyon merkezlerinde MEB’den daha ağır şartlarda ve daha düşük ücretlerle PDR mezunlarıyla aynı hizmeti verdiklerini söylüyor. Yıllarca dershanelerde rehber öğretmen olarak çalıştığını ifade eden Akbaş, “Dolayısıyla, bu konuda tecrübem var. Bakanlık, bizi özel sektörde rehber öğretmen olarak tanıyor. Fakat devlet okullarında aynı imkânı vermiyor. Aslında geçtiğimiz dönemde bize 4 kez bu hak verildi. Atanan arkadaşlarımız, doğu ve güneydoğuda görevlerini en iyi şekilde yapıyor. Madem ihtiyaç var, şartları sağlayan felsefe grubu mezunlarına bu hak verilmeli.” diyor.
(Aksyon)