EĞİTİM
Tekin'den Okul Müdürleri Açıklaması
GENEL BAŞKAN: “MÜSTEŞAR TEKİN, OKUL MÜDÜRLERİNİN YAZILI VE SÖZLÜ SINAV SONUÇLARINA GÖRE ATANACAĞINI AÇIKLADI”
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Eğitim-Sen Konya 1 No’lu Şube’nin istişare toplantısına katıldı. Toplantıya Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türkiye Kamu-Sen Mali Sekreteri Nuri Ünal, Türk Eğitim-Sen Genel Mevzuat ve Toplu Sözleşme Sekreteri M. Yaşar Şahindoğan, Türk Eğitim-Sen Genel Dış İlişkiler ve Basın Sekreteri Sami Özdemir, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların Konya şube başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe temsilcileri ve üyelerimiz katıldı.
Vatanı sevmeyi öğrendik, memleket için canımızı vermeyi öğrendik, millet davasına bedel ödemeyi öğrendik ama para nasıl kazanılır, bunu öğrenemedik. Allaha şükürler olsun; alnımız ak, başımız dik.
Toplantıda bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk şunları söyledi: “Vatanı sevmeyi öğrendik, memleket için canımızı vermeyi öğrendik, millet davasına bedel ödemeyi öğrendik ama para nasıl kazanılır, bunu öğrenemedik. Bu yaştan sonra da bunları beceremeyiz diye düşünüyorum. Allaha şükürler olsun; alnımız ak, başımız dik. Her ortamda kendi doğrularımızı ifade ederek yolumuza devam ediyoruz. Herkes bilmelidir ki; Türkiye sevdalıları hiç tükenmeyecek ama hırsızlar yok olmaya mahkûmdur.”
Günü yaşayanlar, bütün olayları sadece konjonktürel olarak değerlendirenler midelerinin kendilerine emrettiğini yapacaklar. Tarihimizde bu millete ihanet edenler hep olmuştur ama bu milletin fedaisi de hep olmuştur. Milletimiz, fedailerin omuzlarında geleceğe taşınacaktır.
Milletimizin yolsuzluk ve hırsızlık yapanları hiç affetmediğini söyleyen Koncuk, “Günü yaşayanlar, bütün olayları sadece konjonktürel olarak değerlendirenler midelerinin kendilerine emrettiğini yapacaklar. Bu insanlar her devirde olmuştur; dolayısıyla yaşananlar sizi umutsuzluğa sevk etmesin. Tarihimizde bu millete ihanet edenler hep olmuştur ama bu milletin fedaisi de hep olmuştur. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Milletimiz, fedailerin omuzlarında geleceğe taşınacaktır” dedi.
Bedel ödemek gerekiyorsa, bunun bedelini her zaman ödemeye hazır olan bir milletin mensupları olduğumuzu ifade eden Koncuk, “Maliyeti çok pahalı olabilir. O maliyeti Çanakkale’de 253 bin vatan evladı ödedi. Öte yandan terör olaylarında on bin Mehmetçiğimizi, yüzlerce polisimizi, öğretmenimizi, sağlık çalışanını, din görevlisini şehit verdik” dedi.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, boybeylerini topluyor ve onlara ‘Emir ve talimatlarıma uyacaksınız, verginizi zamanında ödeyeceksiniz, benim düşmanlarımla dost olmayacaksınız’ diyor. Boybeyleri de Tuğrul Bey’e, ‘Emir ve talimatlarınıza uyacağız, devlete olan vergimizi ödeyeceğiz, dostlarınıza dost, düşmanlarınıza düşman olacağız ama biz de sizden bir şey istiyoruz: Milletimizin düşmanlarına dost olmayacaksınız’ diyorlar. Bugün bu milletin düşmanlarına dost olanlar var ama biz bu milletin düşmanlarına dost olanlara dost gözüyle bakmadık. Bu milletin düşmanlarının çalışmalarına siyasi ikbalimizi bağlamadık.”
Türkiye Kamu-Sen’in ‘İlkemiz önce ülkemiz’ diyen insanlardan oluştuğunu kaydeden Koncuk, Türkiye’nin demokrasiden, insan haklarından, hukukun üstünlüğünden, yargı bağımsızlığından her geçen gün uzaklaştığını bildirdi. Koncuk şunları kaydetti: “Türkiye’de bu değerleri var edebilmek için 90 yıl mücadele ettik. Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları, ecdadımız, bu devletin adını Türkiye Cumhuriyeti Devleti koydu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde halk iradesine dayanan bir yönetim vardır. Ama 17 Aralık tarihinden bu yana Türkiye’de insan haklarına çok uzak uygulamalar yapıldı” dedi.
17 Aralık’tan bu yana yaşananları üst üte koyduğumuzda, bu uygulamaları yapanlar 12 Eylül zihniyetine de, 28 Şubat darbeci anlayışa da vallahi de billahi de rahmet okutuyorlar.
İnsan haklarına uzak uygulamalardan birisinin MEB Yasası olduğunu söyleyen Genel Başkan Koncuk, “MEB Yasası, 73 bin okul yöneticisinin yöneticilik görevini elinden alan bir kanundur. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiç kimsenin unvanı kanunla elinden alınmaz. Kaç milletvekili ile iktidar olursanız olun, buna hakkınız yoktur. Eğer demokratik bir anlayışa sahipseniz, böyle bir kanun çıkaramazsınız. Eliniz titrer. Ama bu kanunu çıkaranların eli titremedi. Bu hakkı size kim veriyor? Bu millet size ülkemizi demokrasi ve insan hakları doğrultusunda yönetmeniz için oy verdi; her kafanıza eseni yapın diye oy vermedi” diye konuştu.
Siyasi erkin darbelerle mücadele edeceğini söylediğini hatırlatan Koncuk, “17 Aralık’tan bu yana yaşananları üst üte koyduğumuzda, bu uygulamaları yapanlar 12 Eylül zihniyetine de, 28 Şubat darbeci anlayışa da vallahi de billahi de rahmet okutuyorlar” dedi.
Bu yapılanlar açıkça sivil bir darbedir.
Koncuk vesayetin bir zihniyet meselesi olduğunu belirterek, “Askeri vesayet de olur, siyasi vesayet de olur. Bu yapılanlar açıkça sivil bir darbedir” dedi. MEB Yasasıyla demokrasinin, hak ve hukukun çiğnendiğini ifade eden Genel Başkan Koncuk, “Potansiyel tehlike olarak gördükleri insanların hakları anti demokratik yöntemlerle çıkarılan bu kanunla ellerinden alınmak istenmektedir. Konuyla ilgili hukuki mücadele yapacağız” diye konuştu.
Sendikacılığın bir ahlakı olmalı ama bazıları bir yandan bu kanuna karşı olduklarını söylüyorlar, diğer yandan da ‘Sendikamıza üye olmayanlar okul yöneticisi olamayacak’ diyorlar. Yandaşlar, bu yasayı kullanıyor ve ne yazık ki bu tuzağa düşenler de oluyor.
Genel Başkan Koncuk sendikacılığın bir ahlakı olması gerektiğini kaydederek, bazı ilkesizlerin MEB Yasasını kullanarak, sendikalarına üye kaydettirmeye çalıştıklarını bildirdi. Koncuk, “Sendikacılığın bir ahlakı olmalı ama bazıları bir yandan bu kanuna karşı olduklarını söylüyor, diğer yandan da ‘Sendikamıza üye olmayanlar okul yöneticisi olamayacak’ diyor” diye konuştu.
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, okul müdürlerini yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına göre atayacaklarını; okul müdür yardımcılarının da sınavı kazananlar arasından okul müdürleri tarafından seçilip, teklif edileceğini açıkladı.
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’i 5 Mart 2014 tarihinde ziyaret ettiğini belirten Koncuk, Tekin ile görüşmelerinin ayrıntılarını anlattı. Yusuf Tekin’e “Okul yöneticileri keyfi olarak görevden alınacak, buna kim karar verecek? Yoksa okul yöneticilerinin görevden alınması için birtakım kriterler mi gelecek? Memlekete başarılı hizmetleri olan bir okul yöneticisi neden görevden alınacak?” diye sorduğunu kaydeden Koncuk, Müsteşar Yusuf Tekin’in, “Doğru söylüyorsunuz. Birtakım kriterler getirelim. Bu konuda siz de çalışın, biz de çalışalım. Beraberce değerlendirelim” dediğini bildirdi.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Müsteşar Sayın Yusuf Tekin’e ‘Okul müdürleri görevden alınınca, yeni müdürleri nasıl atayacaksınız?’ diye de sordum. Müsteşar Sayın Tekin, okul müdürlerini yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına göre atayacaklarını, sınavlarda başarı sağlayamamış kişileri okul müdürü olarak atamayacaklarını ifade ederek, mevcut yönetmeliğin devam edeceğini söyledi. Yani Vali kafasına göre istediğini müdür yapmayacak. Mevcut yönetmelik aynen geçerlidir. Tabi bu yönetmelik eksik kalacaktır, birtakım düzenlemelerin de yapılması gerekmektedir. Müsteşar Sayın Yusuf Tekin, okul müdür yardımcılarının da sınavı kazananlar arasından okul müdürleri tarafından seçilip, teklif edileceğini açıkladı. Kimse kafasına göre ‘seni müdür yardımcısı yaptım’ diyemeyecek. Bu açıklamalar Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’e ait açıklamalardır. Tekin, ‘Bunlar bizim sözümüzdür, sözümüzün arkasındayız’ demiştir. Türk Eğitim-Sen olarak bu işi çok yakından takip edeceğiz. Demek ki okul yöneticiliğinde keyfi bir atama değil, yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına göre atamaları söz konusu olacaktır. Bunun olması dahi bu kanunu doğru kılmaz. Çünkü insanların elinden yöneticilik vasfını alıyorsunuz. Bu kanun sakattır.”
Bunlara sesleniyorum: O listeleri yakın, suyunu da için. Size şifa verir.
Koncuk, “Anlaşılan o ki; bazı ilkesizlerin beklentileri gerçekleşmeyecek. Bu ilkesiz sendikacılar, bu açıklamalara çok üzülecek. Onlar ‘istediğimiz adamı müdür yapacağız’ diyorlardı. Belki listeleri bile hazırlamışlardı. Bunlara sesleniyorum: O listeleri yakın, suyunu da için. Size şifa verir. Şunu da net olarak ifade ediyorum: Benim sendikam böyle sendika olacaksa yerin dibine batsın. Aslında tüm eğitim çalışanlarının hatta tüm kamu çalışanlarının bu ahlaksız anlayışa karşı ayağa kalkması ve dik durması lazım” dedi.
73 bin okul yöneticisini ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı atadı. Bu insanlar, alın teriyle, sınav kazanarak bu makamlara geldi. Dolayısıyla 73 bin kişiyi keyfi olarak görevlerinden alma yetkiniz yoktur.
MEB Yasasıyla ilgili Cumhurbaşkanından randevu talep ettiğini söyleyen Genel Başkan Koncuk, “Cumhurbaşkanı Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı dinledi, bizi de dinlesin. Eğer Türkiye gerçekten demokrasiyle idare edilen bir ülke ise karşı tarafı da dinlemeniz gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı makamını, her şeyi imzalayan bir makam olmaktan kurtarmamız gerekmektedir. 73 bin okul yöneticisini ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı atadı. Bu insanlar, alın teriyle, sınav kazanarak bu makamlara geldi. Dolayısıyla 73 bin kişiyi keyfi olarak görevlerinden alma yetkiniz yoktur.
Her fırsatta millet idaresiyle iktidara geldiğinizi, millet iradesiyle iktidardan gideceğinizi söylüyorsunuz. Bu insanlar da bileğinin hakkıyla bu makamlara geldi. Bu da bir iradedir. Kendiniz için hak gördüğünüzü başkaları için hak görmemek gibi bir çifte standart anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir” diye konuştu.
Türkiye Kamu-Sen’in tüm hizmet kollarında yetkili olması gerekmektedir.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in yetkili olması gerektiğini ifade eden Genel Başkan İsmail Koncuk, “Çünkü imza yetkisi yetkili konfederasyona aittir. Toplu sözleşmeyi yetkili konfederasyon başkanı ve Bakan imzaladığı anda heyetteki tüm insanlar karşı bile çıksa, o toplu sözleşmeye iptal davası bile açamıyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen’in tüm hizmet kollarında yetkili olması gerekmektedir. Birlikte mücadele edeceğiz. Bu zillete daha ne kadar tahammül edeceğiz?” dedi.
Türk ekonomisinin kötüye gittiğini bildiren Koncuk, kamu çalışanlarının toplu sözleşme masasında 123 TL’ye pazarlandığını söyledi. 2014 yılında kamu çalışanlarına enflasyon farkı verilmeyeceğinin de altını çizen Koncuk, “Türkiye’nin cari açığı 65 milyar dolar olmuştur. Esasında 2010 yılından bu yana Türk ekonomisinde olumsuz bir gidiş vardır. Bunun bedelini memur, asgari ücretli, dar ve sabit gelirli, çiftçi, esnaf ödeyecektir. Cari açık, Türk ekonomisinin ne kadar olumsuz sinyaller verdiğini gösteren en önemli ipucudur. Bu nedenle 2014 yılı itibariyle enflasyonun çift haneli rakamlara çıkması sürpriz olmayacaktır. Tüm bunlar Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini yeniden ayarlamasına neden olmuştur. Yüzde 5.3 olarak ilan edilen enflasyon hedefinin orta noktası yüzde 6.6’ya çıkarılmıştır. Ancak sanal enflasyon hedeflerinin tutmadığını biliyoruz. Dolayısıyla bu doğru çıkmayacak, çift haneli enflasyon rakamları ile karşılaşacağız.
Ortalama devlet memurlarının maaşına yapılan zam yüzde 5.2’dir. 2014 yılının sonunda enflasyon yüzde 15 olursa, 10 puanlık kaybı nasıl karşılayacağız? 2015 yılında verilecek yüzde 3+3 zam da kaybımızı karşılamayacaktır. Dolayısıyla tüm kamu çalışanlarının pazarlamacı sendikal anlayışı cezalandırması mecburiyet haline gelmiştir. Kamu çalışanları, ‘Bunlar 2015 yılında da kamu çalışanlarını temsil etsin. Bir kere satıldık, satılmak ne tatlıymış. Bizi yine satsınlar’ mı diyecek? Kamu çalışanlarını tamamının şapkayı önüne koyup düşünmesi lazım” dedi.
Zaten başınızda ‘paralel yapı’ dediğiniz bela var. Bir de başınıza 2 milyon 600 bin kamu çalışanını bela etmeyin.
Kamu çalışanlarının iş güvencesinin de tehlikede olduğunu kaydeden Koncuk, şöyle konuştu: “17 Aralık operasyonunun ardından bir gazeteci Pakistan gezisinden dönerken Başbakana ‘Emniyet müdürlerini, polisleri neden meslekten atmanız?’ diye soruyor. Başbakan da, ‘657 sayılı DMK bu insanları koruyor. Eğer bu kişiler fabrikada çalışsaydı, ihbar ve kıdem tazminatını verirdik, kapının önüne koyardık. Ama aklımız başımıza geldi. En kısa sürede 657 sayılı DMK’yı değiştireceğiz’ diyor. Yani ‘Kamu çalışanlarını iş güvencesiz hale getireceğiz’ diyorlar. Başbakan 2 milyon 600 bin kamu çalışanına rest çekiyor. Başbakan şunu bilmelidirler ki; 2 milyon 600 bin kamu çalışanı bindiği dalı kesmez; dostunu da hasmını da çok iyi tespit edecek bilgi birikimine sahiptir. Macera aramayın. Zaten başınızda ‘paralel yapı’ dediğiniz bela var. Bir de başınıza 2 milyon 600 bin kamu çalışanını bela etmeyin. Çizmeyi aşmayın.”
Tüm kamu çalışanlarını Türkiye Kamu-Sen çatısı altında mücadeleye vermeye davet ediyorum.
Kamu çalışanlarının hep birlikte mücadele etmesi gerektiğini kaydeden Koncuk, tüm kamu çalışanlarını Türkiye Kamu-Sen çatısı altında mücadele vermeye çağırdı. Koncuk, “Bu mücadele sarı sendikalarla olabilecek mücadele değildir; yürekli sendikalarla yapılabilecek bir mücadeledir. Dolayısıyla tüm kamu çalışanlarını Türkiye Kamu-Sen çatısı altında mücadeleye vermeye davet ediyorum” dedi.
Yolsuzluk yapıldığına inanmayan olduğunu düşünmüyorum; menfaatleri ile çeliştiği için inanmak istemeyenler var.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Boynumuzu dik tutmalıyız. Doğruyu yapmalıyız. Türkiye’de yolsuzluklar aldı başını gidiyor. Yolsuzluk yapıldığına inanmayan olduğunu düşünmüyorum; menfaatleri ile çeliştiği için inanmak istemeyenler var. İnsanların izanı bu kadar kör olabilir mi? Bir vatandaş ayakkabı kutusu fırlattığı için gözaltına alınmış. Başbakan ‘Abdestiniz sağlamsa namazınızdan şüpheniz olmasın’ diyor. Hırsız değilsem, ayakkabı kutularına eyvallah etmem.
Yüce Allah, ‘Evlatlarınızı cehennem ataşenden koruyun’ diye emrediyor. Nasıl koruyacağız? Namaz kılmayı, oruç tutmayı öğrettik ama haksızlık karşısında susan bir çocuk ise ne yapacağız? Milletin malı götürülüyor, canına kastediliyor, milletimizin birliği, dirliği bozulmak isteniyor, çocukta tık yok. Bu son derece yanlıştır.”
Diktatör kafalı ve sadece kendileri için yaşayan adamlar sizin gibi fedailerden korksunlar, bizden korksunlar
İnsanların şuurlu olmasının bir milletin varlığı bakımından son derece önemli olduğunu söyleyen Koncuk, “Kimseden korkmayın, çakallardan hiç korkmayın, çekinmeyin. Hakkıyla makamlara gelmeyenler, hep kaybetme korkusu yaşar. Onlar hep korkacak. Ama hesabı olmayan adamın korkusu olmaz. Bizim hesabımız milletimizin geleceği adına var; nefsimizin geleceği adına yok. Unutmayınız ki; diktatör kafalı adamlar çok korkar, rüyalarında zıplar. Bu nedenle diktatör kafalı ve sadece kendileri için yaşayan adamlar sizin gibi fedailerden korksunlar, bizden korksunlar” diye konuştu.