EĞİTİM
Okul müdürleri nasılsınız?
Tam da soruyu soracak zamanı bulduk! Kamuoyunu uzun zamandır meşgul eden “Dershanelerin dönüştürülmesi” meselesi meclis gündemine geldiğinde asıl mesele unutulmuş gibi milli eğitimdeki merkez ve taşra yöneticilerinin durumu daha çok konuşulur oldu. Olayın ciddiyeti gün geçtikçe daha da iyi anlaşılmaya başladı. Çünkü komisyondan ufak tefek değişikliklerle geçen “Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, hafta içerisinde TBMM genel kulunda görüşülerek kanunlaşacak gibi görünüyor.
Yasalaşması muhtemel tasarının “22. Maddesi” okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarını ilgilendirmekte idi. Tasarı komisyonda iken bu madde içine İlçe Milli eğitim Müdürleri ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcıları da dahil edildi. Saydığımız tüm bu yöneticilerin görevi kanun yasalaştığında görev süresi 4 yılını tamamlayanlar için sona ermiş kabul ediliyor. Geriye dönük bir hak kazanımı da söz konusu değil. Görevi sona eren okul müdürü veya kurum müdürleri yerine yeni atanacak müdürü il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine; yine yöneticilikte 4 yılını tamamladığı için görevi sona eren müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısını ise okul müdürünün inhası (Resmî bir göreve atama veya bir üst aşama için yazılan yazı) ve il milli eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir deniliyor.
MEB’in Temel Eğitim Kanun Tasarısı’nda okul yöneticilerini ilgilendiren kısmın özeti bundan ibaret. Okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olarak 4 yıllık görev süresini tamamlayanların görevleri, kanun yasalaştığı andan itibaren sona eriyor. Okulların tatil olduğu yaz tatili döneminde de yönetmelikle belirleneceği şekliyle ve olasılıkla yukarıda açıklamaya çalıştığımız yasa maddesine göre il milli eğitim müdürünün teklifi ve valinin ataması ile yeni okul yöneticileri belirlenecek.
Yazımızın başlığındaki soru bu açıdan önem kazanıyor. Sınavlar çıktı çıkalı talibi çok olsa da son yıllarda rahat yüzü göremeyen okul yöneticilerini bu yasa ile çok daha ciddi bir atama problemi bekliyor demektir. Tabi bu okul yöneticiliği atamaları, bir göle atılan taşın çıkardığı dalgalar gibi hale hale sırası ile önce öğretmenleri, sonra öğrencileri ve velileri de bir şekilde olayın içerisine dahil edecektir. Sonuç olarak bu atamalar çok büyük bir kitleyi etkisi altına alacaktır.
Kanun tasarısı kamuoyunun gündemine geldiğinde bu konunun seçim sonrasına bırakılacağı ve zaman içerisinde özellikle tüm okul yöneticilerini kapsamayacak şekilde refüze edileceği konuşuluyordu. Fakat sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının karşı olduklarını söylemelerine rağmen tasarı komisyondan çok da değişikliğe uğramadan geçmiş ve çok kısa bir süre sonra da kanunlaşacaktır. Bu şekliyle kanunlaşması sonucunda da bu eğitim öğretim yılının sonunda yeniden aynı göreve atanacak okul yöneticilerinin olması yanında, okullarda büyük bir yönetici değişikliğinin olacağını söylersek yanılmış olmayız.
ÖSYM’nin ve MEB’in sınavlarının (Üniversite ve TEOG sınavları) yapılacağı, seçimlerin (Mahalli belediye başkanı, meclis üyeleri ve muhtarlıklar ile, Cumhurbaşkanlığı seçimleri) gerçekleştirileceği yoğun bir dönemde okul yöneticilerinin işlerinin başlarından aşkın olduğu bir zaman diliminde bir de bu atama yasasının gündeme girmesi işlerin düzenli işleyişi açısından da iyi olmamıştır.
Genç bir nüfusa sahip ülkemizde eğitim son yıllarda sık sık gündemin başköşesine gelip oturmaktadır. Görünen o ki eğitim gündemin başköşesindeki yerini daha uzunca bir süre korumaya devam edecektir. Bizler de eğitim çalışanlarının sorunlarını bu köşede sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Sorumuzun cevabına kanun tasarısı gündeme geldiğinde espriyle karışık “Odalarımızdaki özel eşyalarımızı topluyoruz.” cevabını veren okul müdürleri şimdilerde eylemlerine devam ediyor görünüyorlar.
Değerli okul yöneticileri, yüreklerinizi ferah tutun. Görelim mevlâm neyler, neylerse güzel eyler. (24.02.2014) Ekrem Aytar- memurhaber